Demo

Kategori: Bakanlık Duyurular

  • Avrupa Çevre Ajansı Beş Yıllık Raporunu Yayımladı

    AÇA, Türkiye’deki ağaçlandırma kampanyalarından övgüyle söz etti.

    Avrupa Çevre Ajansı (AÇA), “Avrupa’da Çevre: Durum ve Genel Görünüm 2015” raporunu 03 Mart 2015 tarihinde Brüksel’de açıkladı.
    Merkezi Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da bulunan Avrupa Çevre Ajansı’nın yayımladığı rapora göre sera gazı emisyonlarında yüzde 20’lik azalma, enerjinin yüzde 20’sinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi ve enerji verimliliğinde yüzde 20 artış öngörüldü.

    Avrupa’daki 39 ülkenin çevre bakanlıkları ve ajansları ile ulusal eylem planları temelinde ortak çalışmalar yürüten AÇA’nın raporunda söz konusu ülkelerle ilgili ayrıntılı bilgilere yer verildi.

    Raporda “Avrupa 2020 Çevre Stratejisi” olarak adlandırılan beş temel hedef “İstihdam: 20–64 yaş grubunun yüzde 7’inin istihdam edilmesi”, “Araştırma ve geliştirme (ARGE): AB’nin GSYH’sinin yüzde 3’ünün ARGE’ye yatırılması”, “İklim değişikliği ve enerjinin sürdürülebilirliği: Sera gazı emisyonlarının 1990’a göre yüzde 20 (şartlar elverişli ise yüzde 30) oranında azaltılması, enerjinin yüzde 20’sinin yenilenebilir enerjiden elde edilmesi ve enerji verimliliğinde yüzde 20 oranında artış”, “Eğitim: Okulu erken bırakma oranının yüzde 10’un altına düşürülmesi ve 30–34 yaş grubunun en az yüzde 40’ının yükseköğrenim mezunu olması” ve “Yoksulluk ve sosyal dışlanmayla mücadele: Yoksulluk ve sosyal dışlanma yaşayan veya yaşama tehlikesi olan kişilerin en az 20 milyon azaltılması” olarak sıralandı.

    AÇA raporunda Türkiye

    Raporda Türkiye’nin, 2007-2010 yılları arasında hava sahasındaki zararlı toz partiküllerinin yüzde 29 oranında azaldığı, asit yağmurlarına neden olan kükürt dioksitin (SO2) yüzde 43’ünün de yok edildiği belirtildi.

    Türkiye’nin su tüketimi konusundaki duyarlılığına işaret edilen raporda 2008’den bu yana su tüketiminin yüzde 4,4 oranında azaldığı ifade edildi.
    Türkiye’nin iklim değişikliği açısından en yüksek risk altında bulunan Doğu Akdeniz bölgesinde yer aldığı anımsatılan raporda iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı önlemlerin en kısa sürede hayata geçirmesinin büyük önem taşıdığı vurgulandı.

    Raporda Türkiye’de orman alanlarının artırılması ve çölleşmeyle mücadele çabalarına katkı sağlayacak kapsamlı ağaçlandırma kampanyalarından da övgüyle bahsedildi.

    Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin zenginliğine dikkat çekilen raporda bu çeşitliliğin korunması için ülkenin kısıtlı olan su kaynaklarının etkili bir şekilde projelendirilmesi önerisi yapıldı.

    Diğer önemli başlıklar

    Birleşmiş Milletler’in küresel nüfusun 2050 yılına kadar 9 milyarı geçmesini öngördüğü anımsatılan raporda 2030’a kadar dünya genelinde malzeme kullanımının 10 kat, enerji ve su talebinin de yüzde 30 ile yüzde 40 arasında artmasının beklendiği kaydedildi.
    Gıda, yem ve elyaf talebinin 2015-2050 arasında yaklaşık yüzde 60 oranında büyüyeceği tahmin edilen raporda esaslı bir politika değişikliği başlatılmaması durumunda kişi başı tarıma elverişli arazilerin yüz ölçümünün her yıl yüzde 1,5 oranında azalacağına dikkat çekildi.
    Küresel yabancı arazi talebi

    Ayrıntılı haritalar kullanılan raporda küresel yabancı arazi taleplerinin kayda değer ölçüde arttığı belirtildi. AÇA, “Gıda, su ve enerji güvenliğiyle ilgili endişelerin, son 5-10 yılda öncelikle gelişmekte olan ülkelerde ulus ötesi arazi edinimlerini körüklediğini” belirtti ve Sierra Lione ile Liberya’nın kullanılabilir tüm tarım arazilerinin yabancılar tarafından satın alındığı örnek gösterildi.
    Raporda 2005-2009 arasında küresel yabancı arazi edinimlerinin toplamda 470 bin kilometrekareye ulaştığı ve söz konusu alanın İspanya’nın yüz ölçümüne yakın olduğu belirtildi. Özellikle Afrika kıtası olmak üzere bazı ülkelerde tarımsal arazinin büyük bir kısmının, çoğu Avrupa, Kuzey Amerika, Çin ve Orta Doğulu yabancı yatırımcılara satıldığı kaydedildi.

  • Emisyon-İmisyon Sertifika Eğitimi Hakkında – 2

    23-25.03.2015 ve 26-28.03.2015 tarihlerinde yapılacak olan emisyon ve imisyon konuları ile ilgili eğitime katılım sağlayan ve 70 ve üzerinde puan alan personele verilecek olan “Emisyon-İmisyon Ölçüm Personeli” kimlik kartında aşağıdaki hususlar uygulanacaktır.

    Söz konusu kimlik kartında; personel ile birlikte bu personelin çalıştığı yetkili laboratuvarların da ismi yazılacaktır. Bu şekilde alınan kimlik kartlarında, personelin ilgili laboratuvardan her hangi bir sebepten dolayı ayrılması sonrasında, bu kimlik belgesinin geçerliliği sona erecektir.

    Eğitime katılım yeterliliği bulunan ve bireysel olarak katılmak isteyen kişiler için düzenlenecek kimlik belgelerinde laboratuvar adı geçmeyecek sadece katılan kişinin ismi yazılacaktır.

    İlgililere Önemle Duyurulur

  • Önemli Duyuru! Tehlikeli Atık Beyan Sistemi

    Atık Üreticileri, 14.03.2005 tarihli ve 25755 sayılı Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği Madde 9-(g) bendi gereği atık beyan formunu her yıl takip eden yılın en geç Mart ayı sonuna kadar bir önceki yıla ait bilgileri içerecek şekilde Bakanlıkça hazırlanan web tabanlı programı kullanarak doldurmak, onaylamak ve çıktısını almak ve beş yıl boyunca bir nüshasını saklamakla yükümlüdür.

    31 Mart 2015 tarihi mesai bitimi itibarıyla Tehlikeli Atık Beyan Sistemi kullanıma kapatılacağından atık üreticilerinin yükümlülüklerini yerine getirmek için beyanlarını bu tarihe kadar tamamlaması gerekmektedir. Bakanlığımız Firma Bilgi Sistemi’ne kayıt olmamış olan atık üreticilerinin de bu tarihten önce beyanlarını tamamlayabilmeleri için en kısa sürede kayıt işlemlerini gerçekleştirmeleri ve beyanlarını yapmaları gerekmektedir.

  • ÇED’de Stratejik Hamle

    Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Amerika ve Avrupa’da da yeni yeni uygulanmaya başlanan Stratejik Çevresel Değerlendirme’ ye (SÇD) geçmeye hazırlandıklarını açıkladı.

    Artık, SÇD ile çevresel değerlendirme en başta yapılacağı için ÇED uygulamalarının da rahatlayacağını ifade eden Bakan Güllüce; “nerelere yatırım yapılacağı çok önceden belli olacak, yatırımcı da tedbirini önceden alarak ÇED sürecine girecek” dedi.

    Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarını yakından ilgilendiren yeni bir uygulama hayata geçireceklerinin altını çizen Bakan Güllüce: “Stratejik Çevresel Değerlendirme adını taşıyan ve SÇD olarak bilinen yeni çalışma, sürdürülebilir kalkınma modeline hizmet edecek en önemli çevre koruma aracı olarak görülüyor” dedi.

    “Çevre duyarlı kalkınma” hedefliyoruz”

    Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce: “Hazırlanacak yönetmelikle de, sürdürülebilir bir çevre için ‘çevre duyarlı kalkınma’ hedefliyoruz” dedi.

    – Daha Büyük Planlama –

    Bakan Güllüce; “SÇD ise, ÇED’in bir üst aşaması olarak biliniyor. ÇED gibi belli bir faaliyete değil, daha geniş bir bölgeyi kapsayacak ölçekte planlanıyor. Hazırlanan taslak yönetmelikte, şeffaf, uzlaşıya dayalı ve daha kaliteli plan ve programların hazırlanması hedefleniyor. Yani bu uygulamanın ÇED sürecini de daha ve etkin hale getirmesi bekleniyor” dedi.

    – Önlemler En Başta Alınacak –

    Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, SÇD sayesinde bölgesel ve geniş ölçekte değerlendirme yapılacağından, hayata geçecek projelerin etkileri de çok önceden ortaya konacak ve gerekli önlemler de planlama aşamasında alınacak. Yani bir bölgenin çevresel planları ele alınırken, daha büyük ölçekten değerlendirmeler yapılarak, her türlü çevresel etki kayıt altına alınacağını belirtti.

    Bakan Güllüce açıklamasına şöyle devam etti: “O bölgedeki yatırım yapılabilecek alanlar, korunması gereken alanlar daha net şekilde önceden belirlenmiş olacak” dedi.

    – Önceden Belirlenen Alana Yatırım Yapılacak –

    Bakan Güllüce, yatırım yapılabilecek alanlar önceden belli olacağı için, yatırımcı da çok önceden tedbirini alarak, ÇED sürecinde olumsuz sonuç çıkacak bir nokta için girişimde bulunmamış olacak. Yapılacak yatırımların orman alanına, tarım alanına, korunan alanlara vb. denk gelmesi durumunda tedbirler daha önceden alınmış olacaktır ifadelerini sözlerine ekledi.

    – 2016’da Uygulanacak –

    Bakan Güllüce; “SÇD’nin, dokuz ayı aşkın süredir dört sektör üzerindeki pilot uygulaması devam ediyor. Su yönetimi, yenilenebilir enerji, tarım ve bölgesel kalkınma şeklinde belirlenen pilot uygulamaların ardından 2016 yılında Bakanlık olarak bu çalışmayı ülke genelinde hayata geçireceğiz” dedi.

  • Emisyon-İmisyon Ölçümü Yapan Çevre Ölçüm Ve Analiz Laboratuvarlarının Dikkatine

    Bakanlığımızca, 25 Aralık 2013 tarih ve 28862 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuvarları Yeterlik Yönetmeliği” kapsamında, Çevre Ölçüm ve Analizleri Yeterlik Belgesi verilen Çevre Laboratuvarlarına emisyon ve imisyon konularında 22-25.03.2015 ve 26-28.03.2015 tarihlerinde iki grup halinde sertifikasyon eğitimi gerçekleştirilecektir.

    Emisyon ve imisyon ölçümleri yapan ölçüm personelinin sertifikalandırılması amacıyla yapılacak olan” Emisyon-İmisyon Ölçümlerinde Kullanılan Standartlar ve Ölçüm Yöntemleri Eğitimi” için başvurular başlamıştır.

    Eğitimin organizasyonunu TUÇEV Türkiye Çevre Koruma Vakfı tarafından yapılmaktadır.

    Eğitime kayıt için ayrıntılar http://tucev.org/duyuru/detay/107 internet sayfasında yer almaktadır.

    Yetkili laboratuvarların sertifika aldırmak istedikleri personelin kayıtlarını yukarıda verilen internet adresine yaptırmaları gerekmektedir.

    Eğitimde sadece emisyon-imisyon laboratuvar sorumluları ile emisyon-imisyon ölçüm personelinin sertifikalandırılması yapılacaktır. Yardımcı personelin, kalite sorumlularının, rapor sorumlularının veya laboratuvarda analiz yapan analiz sorumlularının eğitime katılması laboratuvarların isteğine bağlıdır.

    İlgili laboratuvarlara duyurulur.

  • Çevre Görevlilerine Vize Eğitimi Düzenlenecektir

    21.11.2013 tarihinde yayımlanarak 01.01.2014 tarihinde yürürlüğe giren (Değişik:06/05/2014-28992) Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmeliğin “Eğitim” başlıklı 17. Maddesinde “Bakanlık, belge sahibi çevre görevlilerine yılda en az bir kez eğitim verir veya verdirir. Çevre görevlileri vize dönemi içinde en az bir kere bu eğitime katılmak zorundadır. Eğitim ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.” hükmü yer almakta olup, bu kapsamda Bakanlığımız tarafından 2010 yılı içerisinde Çevre Görevlisi Belgesi alan ve 31 Aralık 2015 tarihine kadar belge geçerlik süresi bulunan Çevre Görevlilerine yönelik; 01-04 Mart 2015 tarihleri arasında Antalya’da 3 günlük “Çevre Görevlisi Vize Yenileme Eğitimi” düzenlenecektir.

    Çevre Görevlisi Belgesini, Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında çalışarak alan kişilerin, Mart 2015 tarihi itibari ile Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatının çevre ile ilgili birimlerinde hali hazırda aktif olarak ile çalıştıklarını belgelendirmeleri durumunda, yapılacak Çevre Görevlisi Vize Yenileme Eğitimine katılmalarına gerek bulunmamaktadır.
    Ancak Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında görev yaparak Çevre Görevlisi Belgesini alan ve kurum değiştirerek ya da emekli olarak görevinden ayrılan kişilerin de söz konusu eğitime katılmaları gerekmektedir.

    Eğitim programı 2 Mart 2015 sabah 08:30 da başlayıp 4 Mart 2015 akşam saat 18:00 de bitecektir. Eğitim sertifikaları 18:00 den sonra dağıtılacaktır. Ulaşım vs. durumlarınızı ders programınıza göre ayarlamanız gerekmektedir.

    NOT: Bu eğitim programına yeni Çevre Görevlisi Belgesi almak isteyenler kesinlikle katılmayacaktır.

  • Bakan Güllüce 2014 Yılının Atık Toplama ve Geri Kazanım Bilgilerini Açıkladı

    Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, 2014 yılında atık yönetimi faaliyetleri kapsamında ekonomiye 2,5 milyar TL katkı sağlandığını açıkladı.

    Bakan Güllüce, 2014 yılında 2 milyon 413 bin 500 ton ambalaj atığının toplanarak geri kazanıldığını kaydetti.

    Toplanan ömrünü tamamlamış lastik miktarının 175 bin 186 ton olduğunu belirten Bakan Güllüce: “Lastiklerin, 106 bin 950 tonu geri kazanımda, 68 bin 236 tonu ise çimento fabrikalarında enerji geri kazanımında kullanıldı” dedi.

    Bakan İdris Güllüce, toplanarak geri kazanıma gönderilen atık akü miktarının 60 bin 626 ton olduğunu ve atık akülerden 36 bin 375 ton kurşun geri kazanıldığını söyledi.

    2014 yılında yaklaşık olarak 882 bin ton tehlikeli atığın lisanslı geri kazanım tesislerinde geri kazanıldığına dikkat çeken Bakan Güllüce: “Yaklaşık olarak 555 ton atık pil, 18 bin ton atık motor yağı, 15 bin ton kullanılmış kızartmalık yağ ve 10 bin ton atık elektrikli ve elektronik eşya toplandı” dedi.

    2014 yılında Aliağa Gemi söküm bölgesinde sökümü yapılan gemi sayısının 203 adet olduğunu kaydeden Bakan İdris Güllüce: “Bu faaliyetler sonucu 587 bin ton demir çelik geri kazanımı sağlandı” dedi.

    Bakan Güllüce, 2014 yılı sonu itibariyle 79 ayrı düzenli depolama tesisi ile 1073 belediyeye hizmet verildiğini ve bu tesislerin 15 adetinde elektrik üretildiğini ifade etti.

  • Sayın Bakanımız 2015 Atık Yönetimi Sempozyumuna Katıldı

    Bakanlığımız ve Türkiye Çevre Koruma Vakfı işbirliğinde düzenlenen”Atık Yönetimi Sempozyumu”naSayın Bakanımız İdris Güllüce’nin katılımlarıyla 26-29 Ocak 2015 tarihleri arasında Antalya İlinde gerçekleştirilmiştir.

    Sempozyumda konuşan Bakan Güllüce, “Dünyayı kirletmeden, dünyaya zarar vermeden ve kendi alnının teriyle kalkınan bir ülkeyiz. Yani gelişmiş ülkelerin endüstrileşme tarihini özellikle gençlerimiz mutlaka bir okusun. Çok kötü şeyler göreceksiniz” dedi.

    Türkiye’nin yetişmiş insan bakımından çok iyi bir noktaya geldiğini, bu açıdan Avrupa Birliği ya da gelişmiş ülkelerden herhangi bir eksiği bulunmadığını dile getiren Bakan Güllüce, mühendis, bilgi, teknoloji, beceri, ilim yönünden herhangi bir eksikliğin de bulunmadığına işaret etti.

    Çevre bilgisinin, şuurunun, aklının, izahının, idrakinin Türk toplumunun damarlarında, tarihinde var olduğunu anlatan Bakan Güllüce, “Dünyadaki tüm varlıkların hukukunu koruma ilkesi olarak gören bir milletin çocuğuyuz. Bütün varlıkların hukukundan sorumlu olduğumuz vicdani bir değere sahibiz” diye konuştu.

    Bakan Güllüce, yeryüzünde ve galakside var olan tüm değerlerin hukukundan sorumlu, vicdani sorumluluğunun farkında olan bir milletin nesilleri olduklarını ifade etti.

    Türkiye’nin dünyanın en hızlı kalkınan bir kaç ülkesinden biri olduğuna işaret eden Bakan Güllüce, bu durumun Türkiye’nin çok şeref ve gurur duyacağı bir konu olduğunu kaydetti. Türkiye’nin kalkınmayı sağlarken çevreye karşı hassas davrandığını ifade eden Güllüce, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Dünyayı kirletmeden, dünyaya zarar vermeden ve kendi alnının teriyle kalkınan bir ülkeyiz. Yani gelişmiş ülkelerin endüstrileşme tarihini özellikle gençlerimiz mutlaka bir okusun. Çok kötü şeyler göreceksiniz. Bir endüstri devrimini gerçekleştiren ülkeler, o işi başardıkları zaman dünyaya neler yapmışlar şöyle bir okumak lazım.”

    Bakan İdris Güllüce, İngiltere’nin, Almanya’nın, Fransa’nın dünyayı ne kadar kirlettiğinin, gelişmemiş ülkelere nasıl zarar vererek gelişimlerini sağladıklarının, çok tehlikeli atıklarını Akdeniz’e, Karadeniz’e getirip attıklarının, 200 yıla yakın İngiltere’nin, Fransa’nın Avrupa’nın hiçbir kutsal tanımadan, hiçbir değer taşımadan bütün nehirleri, doğayı perişan ettiklerinin, gelişmemiş halklara zulmettiklerinin iyi bilinmesini istedi.

    Türkiye’nin ise kalkınırken çevre, tabiat ve coğrafya halkına herhangi bir zarar vermediğini dile getiren Bakan Güllüce, şunları söyledi:

    “Milletimiz bu ülkenin coğrafyasında hiç kimseye, hiçbir ülkeye zarar vermeden ve tabiatını bütün kurallarına riayet ederek kalkınmaya çalışmış, hiç kimseyi de sömürmeden kalkınmaya çalışmış. Biz metro yapıyorsak neyle yapıyoruz, burada otelde çalışan garson kardeşimin vergisinin toplanmasıyla, buradaki otelcinin karıyla, kuru üzüm üreten Hatice Abla’nın ihracattan elde ettiği parayla, işte diğer şeylerle tamamen yerli paralarla yapıyoruz. Peki 9 bin Cezayirlinin öldüğü Fransız metrosu böyle değil. Avrupa’daki gelişmeye, kalkınmaya baktığınız zaman bizimle kesinlikle mukayese edilmeyecek kadar kötüdür ve iç açıcı değildir.”
    – “Çevreci arkadaşlarımız göğüslerini dik tutmalı”
    Fransız kalkınmasına zarar verecek harekette bulundukları gerekçesiyle Cezayir’de katliam, soykırım yapıldığının, Hollanda’nın Endonezya’yı ne hale getirdiğinin çok iyi bilindiğini söyleyen Bakan Güllüce, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Avrupalıların karşısına geçtiği zaman bizim çevreci arkadaşlarımız böyle göğüslerini dik tutarak diyebilirler ki ‘Biz dünya halklarına hiç zarar vermeden çok hızlı kalkınmayı becerebilmiş, tabiata zarar vermeden, dünya halklarını ezmeden, sömürmeden kalkınmayı becerebilmiş ülkenin insanıyız ve bu şerefi taşıyoruz’ diyeceğiz. Biz hiç Afrika’dan kimseyi vahşi hayvanlar gibi ağ üzerine atarak, on binlercesi, yüz binlercesini götürüp satarak, asırlarca onları bedava çalıştırarak, döverek, öldürerek zengin olmadık. Bugün dünya ekonomisinin 17. sırasına geldiysek Hatice hanımın tarladaki çapalamasıyla, Mehmet’in fabrikada vida sıkmasıyla otelci kardeşimin burada turizm hizmetleri yaparak geldik, hiçbir dünyadaki halka zulmetmedik, hiç bir halkın hakkını yemedik.”

    Endüstrileşme tarihinde batının insanlığın yüzüne bakamayacak birçok konusu olduğuna işaret eden Bakan Güllüce, İngiliz endüstrisinin, tekstilin gelişmesi, Hindistan’da tekstilin gelişmemesi için tekstil işçilerinin parmaklarının kesildiğini anlattı.

    İklim değişikliği konusuna da değinen Bakan Güllüce, bu konuya Türkiye ile tüm dünya halklarının katkıda bulunacağını ifade etti. Dünyayı kimlerin ne kadar kirlettiğinin hesaplanarak buna göre katkıda bulunulması gerektiğine işaret eden Bakan Güllüce, “1810’lu yıllara gideceğiz, kim ne kadar atık atmış, dünyaya ne kadar karbon salmış. O kömür ocaklarında 9 yaşındaki çocukların ve kadınların çalıştırılmasının hesabını soramayız ama çevreye verdiklerini sormaya hakkımız var” diye konuştu.

    Bakan Güllüce, Türkiye’nin 2023 yılında çevre konusunda şu anki konumundan çok daha iyi yerde olacağını düşündüğünü söyledi. Türkiye’nin yetişmiş insan ve bilgi noktasında herhangi bir problemi olmadığını ancak kaynak noktasında problemi olduğunu belirten Güllüce, “Türkiye’nin kaç milyar avro lazım ki bütün atıkların problemini çözebilsin, bütün su atıklarının problemini çözsün, derelerini ıslah edebilsin, çok ciddi bir rakam, çok büyük bir rakam bu. Bizim belirlediğimiz gelirlerin ötesinde bir gelirimiz olmadığı için de çözmemiz zaman alıyor” dedi.

    – “Bir taraftan gelişmemiz, bir taraftan doğayı korumamız lazım”
    Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çok zor bir bakanlık olduğunu anlatan Bakan Güllüce, “Hem endüstrileşmemiz lazım, hem de yüksek teknolojiyi yakalamamız lazım, ‘kaç kamyon tarım ürünü satıyorsunuz da şu telefondan alıyorsunuz’ diye düşündüğünüzde bizim yüksek teknolojiyi yakalamamız lazım” dedi.

    Bir taraftan sanayicinin, enerjinin önünün açılması gerektiğini, bir taraftan da kalkınmanın sağlanması gerektiğini ancak bunları yaparken tabiatın korunması gerektiğini vurgulayan Bakan Güllüce, bu konunun çok ince bir ayar istediğini kaydetti.

    Bakan Güllüce, gelecekte çok üretenlerin ve kendi değerleriyle kalan toplumların güçlü ve ayakta kalabileceğini bildirdi.

    Sempozyuma; Bakanlığımız, Akademisyenler, Belediyeler, Sivil Toplum Kuruluşları, Atık Sektörü Temsilcileri, Yetkilendirilmiş Kuruluşlar ve Firmalar katılım sağlamışlardır. Sempozyumda; 2 genel oturum, 30 özel oturum, 73 konuşmacı, 2 panel, 1 sonuç oturumu yapılmış olup yaklaşık 1000 kişi katılım sağlamıştır. Sempozyumda, 2023 yılına doğru atık yönetimi çok yönlü olarak tartışılmıştır.

  • Bakan Güllüce açıkladı: “Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Kontrolü Sıkılaştırılıyor ve İthalatı Sonlandırılıyor”

    Türkiye’nin 1991 tarihinde taraf olduğu “Ozon Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolü” ile ilgili ulusal, uluslararası çalışmaların izlenmesi ve koordinasyonu çalışmaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmeye devam ediyor.

    Türkiye Montreal Protokolü’nün uygulanmasında yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde ozon tabakasını incelten maddelerin ithalatını ve kullanımını hızlı bir takvim çerçevesinde azaltan başarılı ülkeler arasında yer alıyor.

    15 Ocak 2015 tarihli ve 2015/01 sayılı Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin İthalatı ve Kullanımı Genelgesi ile; ozon tabakasını incelten maddelerin sadece soğutma sektöründe teknik servislerde kullanımına yönelik ithalatına izin veriliyor.

    İlgili Genelge www.csb.gov.trhttp://www.csb.gov.tr/gm/cygm/index.php ve http://www.csb.gov.tr/projeler/iklim/index.php adreslerinde yer alıyor.

    Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce: “Ozon tabakasını incelten maddelerin ithalatı için 2009 yılından bu yana kota uygulanmakta, 2014 yılında izin verilen miktar 2 bin 300 ton iken bu yıl için izin verilen miktar 5 yüz tona indirildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak servis amaçlı ithalat için kayıtlı olan firmalara Şubat ayı içerisinde Ekonomi Bakanlığınca 2015 yılı için kota dağıtımı yapılacak” dedi.

    Ozon tabakasını incelten maddelerin ithalatının sıkı kontrol altına alınabilmesi amacı ile Türkiye’ye girişi sadece; ihtisas gümrükleri olarak belirlenen Trakya Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü, Ambarlı Gümrük Müdürlüğü, Dilovası Gümrük Müdürlüğü, Derince Gümrük Müdürlüğü, İzmir Gümrük Müdürlüğü ve Mersin Gümrük Müdürlüklerine izin veriliyor.

    Ozon tabakasını incelten maddelerin sınır noktalarında tanımlanması ve tespiti için etkin bir sistem kurulmasını hedefleyen gümrük eğitimleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yürütücülüğünde ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) uygulayıcılığında 25-27 Şubat 2015 tarihlerinde İstanbul’da, 2-3 Mart 2015 tarihlerinde ise İzmir’de gerçekleştirilecek. Gümrük eğitimine 6 ihtisas gümrüğünde görev yapan gümrük memurları ve İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ, Bursa, İzmir, Antalya, Konya, Mersin, Manisa ve Denizli illerinde görev yapan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü personelinin eğitilmesi hedefleniyor. Bu sayede Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin hem ülkeye girişinde kontrolü sıkılaştırılacak hem de ülke içinde ise denetimler yaygınlaştırılacak.

    Türkiye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda Montreal Protokolünün uygulanmasında yürüttüğü başarılı çalışmalar sonucunda 2014 yılında “Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ozon Ağı Ozon Tabakasını Koruma Onur Madalyasına” layık görüldü.