Denizlerde PAH kirliliğinin en önemli kaynağı petrol ve türevleridir. Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar (PAH’lar); kömür, petrol, doğalgaz, odun ve hatta gıdaların yanması sırasında ortaya çıkan kimyasal bileşiklerdir. Bu maddeler doğada kolayca parçalanmaz, uzun süre kalıcıdır ve toksik etkileri nedeniyle deniz ekosistemlerinde ciddi sorunlara yol açar.
Petrol tankerlerinin deniz kazaları sonucu sızdırdığı ham petrol, limanlarda yakıt ikmali sırasında dökülen yakıtlar veya rafinerilerden denize ulaşan atıklar doğrudan PAH yükü taşır. Bunun dışında, karasal kaynaklı emisyonlar da önemli bir etkendir. Motorlu taşıtlardan, fabrikalardan ve ısınmada kullanılan yakıtlardan atmosfere karışan PAH’lar, yağmur ve rüzgâr yoluyla denizlere taşınır. Kentsel atık suların arıtılmadan denize verilmesi ve büyük gemilerin egzoz gazları da denizlerdeki PAH kirliliğini artıran diğer faktörlerdir.
PAH’lar, çözeltiden kolayca ayrılıp deniz tabanına çöker. Burada sediman içinde uzun süre kalıcı olur ve zamanla deniz canlılarının dokularında birikir. Balıklar, midyeler ve diğer canlılar bu maddeleri biyolojik süreçleriyle parçalayamaz ve dokularında biriktirir. Böylece PAH’lar besin zincirine girer ve sonunda insanlara kadar ulaşır.
Bu bileşiklerin toksik etkileri oldukça geniştir. Yüksek seviyelerde maruziyet, planktonlarda ve bentik (dipte yaşayan) canlılarda üreme problemlerine, büyüme geriliklerine ve hatta ölümlere yol açabilir. Bazı PAH türleri, özellikle benzo[a]piren, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı tarafından kanserojen olarak sınıflandırılmıştır. Bu da deniz ürünleri tüketimi yoluyla insan sağlığına ciddi bir risk yaratır.
Ayrıca, deniz tabanında biriken PAH’lar sediman kalitesini bozar. Bu durum, deniz ekosistemlerinde oksijen döngüsünü olumsuz etkiler, biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve besin zincirinin dengesinin bozulmasına yol açar.
Kirliliği Önlemenin Yolları
Denizlerde PAH kirliliğini önlemek için hem küresel hem de yerel düzeyde önlemler alınmalıdır. Öncelikle, deniz taşımacılığında yakıt kalitesi artırılmalı, egzoz emisyonları azaltılmalı ve limanlarda yakıt sızıntıları sıkı denetim altında tutulmalıdır. Endüstriyel ve kentsel atık sular mutlaka arıtılmalı ve denize doğrudan bırakılmamalıdır. Petrol taşımacılığında çift cidarlı gemilerin kullanımı ve kazalara karşı acil müdahale ekipmanlarının hazır bulundurulması büyük önem taşır.
Daha geniş ölçekte ise fosil yakıt kullanımını azaltmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek hem atmosferdeki hem de denizlerdeki PAH kirliliğini azaltacaktır.
Denizler hem doğa için hem de insanlık için hayati öneme sahiptir. PAH kirliliği görünmez bir tehdit olsa da etkileri büyüktür. Deniz ürünlerini güvenle tüketebilmemiz, deniz canlılarının yaşamını sürdürebilmesi ve ekosistemlerin dengede kalabilmesi için PAH kirliliğinin önlenmesi şarttır. Bireysel ve toplumsal düzeyde alınacak önlemler, bu görünmez ama tehlikeli kirleticilerin denizlerdeki varlığını azaltmada önemli bir rol oynayacaktır.
Feyza SAK
Kimyager
KAYNAKLAR
Sırlama süreci, yalnızca kimyasal formülasyonun doğruluğuna değil, üretim hattındaki mekanik saflığa da bağlıdır. Özellikle sırlama banyosuna karışabilecek metalik partiküller, hem yüzeyde estetik kusurlar (örneğin siyah noktalar, lekeler) oluşturabilir hem de ürünün mekanik dayanımını düşürebilir. İşte bu noktada manyetik ayırma sistemleri devreye girer. Sırlama tankına yerleştirilen mıknatıslar, ferromanyetik karakterli partikülleri manyetik alan etkisiyle tutarak sırın temiz kalmasını sağlar. Bu sayede: Yüzey kusurları (gömülü demir tanecikleri, lekeler) önlenir, mekanik mukavemet artar, çünkü mikro çatlak başlangıçları ortadan kalkar, renk ve parlaklık tutarlılığı korunur; özellikle manyetik pigmentlerin homojen dağılması kolaylaşır. Genellikle tank tabanına konumlandırılan çubuk mıknatıslar veya sıvı hatlarına entegre edilen manyetik filtreler kullanılır. Uygulamanın ölçeğine göre silindirik, prizmatik ya da halka formundaki modüller tercih edilebilir.
Su kalitesinin izlenmesi hem çevresel sürdürülebilirlik hem de insan sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda askıda katı madde (AKM) tayini hem deniz sularında hem de atıksularda yapılan çevre analizlerinde en temel parametrelerden biridir. AKM, suyun içinde çözünmeyen, mikron boyutundan milimetre boyutuna kadar değişebilen partiküllerin toplamını ifade eder.
Fiziksel Parametreler
Ağır metaller (kurşun, kadmiyum, cıva, arsenik, krom, nikel vb.) toprağa doğal süreçler ve insan faaliyetleriyle karışır. Volkanik patlamalar, kayaçların ayrışması ve atmosferik taşınım doğal kaynakları oluştururken; madencilik, sanayi emisyonları, trafik, tarımsal gübre ve pestisit kullanımı gibi insan kaynaklı faaliyetler toprağın metal yükünü artırır. Toprağa ulaşan bu elementler sabit kalmaz; bağlanır, çözünür, taşınır ve farklı kimyasal formlara dönüşür. Bu davranışlarını toprak yapısı, pH, organik madde miktarı, kil mineralleri ve meteorolojik koşullar belirler.
Günlük Hayatta Nerelerde Karşılaşırız?
Dijital Ürün Pasaportu bazı faydalar sunacaktır. Bunlar;
Toprakta Neden olduğu Olumsuzluklar;
KOK’ların en bilinen örnekleri:
Yüksek İletkenlik Ne Anlama Gelir?