Demo

Etiket: Toprak

  • TOPRAK BESİN YÖNETİMİ

    Toprak besin yönetimi, ticari gübrelerin, gübrelerin, katkı maddelerinin ve organik yan ürünlerin bitki besin kaynağı olarak tarımsal arazilere uygulanmasını yönetmek olarak tanımlanmaktadır.

    • Doğru miktar – uygun uygulama oranı
    • Doğru kaynak – uygun türü uygulamak
    • Doğru yerleştirme – uygulama için uygun yöntemi kullanma
    • Doğru zamanlama – sistemin yaşam döngüsünde doğru zamanda uygulama

    Yetiştiriciler, bunları göz önünde bulundurarak, bir mahsulün aldığı besin maddelerini en üst düzeye çıkarabilir ve çevreye boşa harcanan veya kaybolan katkı maddelerinin miktarını en aza indirebilir. Toprak besin yönetiminin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi, sürdürülebilir tarımın kritik bir bileşenidir çünkü yetiştiricilere ekonomik faydalar sağlarken, aşırı besin değişikliklerinin çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltır.

    Toprak besin yönetiminde iki genel amaç; toprak sağlığını iyileştirmek ve mahsullerin besin gereksinimlerini karşılamaktır. Sağlıklı toprak, “toprağın bitkileri, hayvanları ve insanları besleyen hayati bir canlı ekosistem olarak işlev görme kapasitesinin devam etmesidir”. Bu tanım hem kısa vadede hem de uzun vadeli üretim hedefleri için besin gereksinimlerini ve mahsul üretkenliğini karşılama ihtiyacını belirtir.

    Mahsul besin gereksinimlerinin belirlenmesi, bir besin yönetim planı oluşturmak için önemli bir başlangıç ​​noktasıdır. Genellikle bir toprağın besin sağlama kapasitesi ve fiziksel yapısı, evde veya profesyonel  toprak testi yoluyla belirlenir. Bu toprak testlerinden elde edilen sonuçlar, hangi yönetim uygulamalarının ve toprak değişikliklerinin mahsul veriminde veya karlılığında bir artışa izin vereceğini ve mahsul rejimine bağlı olarak düzenli olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini belirleyecektir.

    Yetiştiricilerin göz önünde bulundurması gereken en kritik besinler azot, potasyum ve fosfordur. Bu besinlerden herhangi birinin aşırı bolluğu veya aşırı uygulanması, besinlerin çevreye salınması yoluyla çevresel bozulmaya yol açabilir. Toprak testi ayrıca diğer besinlerin eksikliklerini ortaya çıkaracak ve yetiştiriciye su tutma kapasitesi ve toprak asitliği gibi bilgiler sağlayabilir.

    Toprak organik maddesinin arttırılması, toprak sağlığının iyileştirilmesi için önemli bir hedeftir. Toprak organik maddesinin oluşumu ve ayrışması, sırayla bitki alımı için uygun hale gelen enerji ve besin maddelerini depolar ve serbest bırakır. Besin maddelerine ek olarak, toprak organik maddesi, toprak florası ve faunasında daha fazla çeşitlilik için yaşam alanı sağlarken, toprak dokusunu, yapısını ve kimyasal dengesini iyileştirebilir. Toprağın organik maddesini artırmaya odaklanan toprak yönetimi teknikleri, yeterli besin kaynağına ve depolama kapasitesine sahip sistemlere yol açacaktır.

    Örtü bitkilerinin, kompostun veya gübrenin bir yönetim sistemine dahil edilmesinin tümü, kimyasal gübrelere dayanmadan topraktaki organik maddeyi ve besin mevcudiyetini artırmaya yönelik yöntemlerdir. Bu tekniklerden herhangi birinin bir ürün yetiştirme sisteminde kullanılması, sahaya özgü besin ihtiyaçlarının ve değişikliklerin sahip olabileceği etkilerin değerlendirilmesini gerektirir. Bazı durumlarda, ticari gübreler, toprak sağlığını artırmak ve mahsuller tarafından besin alımını yönetmek için en uygun maliyetli ve sürdürülebilir yöntem olabilir.

     

    Feyza YALÇIN
    Kimyager

     

    KAYNAKLAR

    https://sarep.ucdavis.edu/

  • ARITILMIŞ ATIKSULARIN SULAMA SUYU OLARAK YENİDEN KULLANIM KRİTERLERİ

    Arıtılmış atıksuların sulamada kullanılması büyük bir potansiyele sahiptir. Burada, gıda ürünlerinin direkt olarak yenmesine ve yağmurlama sulamasında havadan gelebilecek aeresollara dikkat edilmelidir. Sulamada tekrar kullanılacak arıtılmış atıksulardaki en büyük risk, mikroorganizmalar tarafından bulaştırılabilecek hastalıklardır. Bu mikroorganizmalar, bakteriler, virüsler, helmintler ve protozoa olabilir. Helmintler (otlak hayvanları için mera sulamada dikkat edilmelidir) ve protozoalar genellikle, bağırsak parazitleri olarak adlandırılır. Arıtılmış atıksuyun mikrobiyolojik kalitesi, suyun kullanılabilirliği hakkında bilgi verir. Bu riskler, arıtma tesisinin ve arıtılmış atıksuyun uygulandığı yerin birlikte kontrol edilmesi ile azaltılabilir.

    Yağmurlama sulama, teknik olarak yağışa en benzeyen bir sulama yöntemidir. Su, genellikle bir boru sistemi vasıtasıyla ve pompalama yoluyla dağıtılır. Daha sonra ise havaya püskürtülür ve tüm toprak yüzeyine püskürtme başlıkları eklenerek sulama yapılır. Bu esnada havadan aeresol gelme riski vardır.

    Sulamada tekrar kullanılacak arıtılmış atıksularda aranan özellikler, Tablo 1’de verilmiştir. Arıtılmış suyun sulamada kullanılması için iki değişik sınıf oluşturulmuş olup, bu kriterler minimum gereksinimleri sağlamakta ve bazı özel uygulamalarda ilave kriterler de uygulanabilmektedir. Ticari olarak işlenmeyen gıda ürünlerinin ve park, bahçe gibi kentsel alanların sulanmasında, hem yenen ürün ile hem de park, bahçe gibi alanlarda insanların bitkileri ile su teması olabileceği için iyi kalitede sulama suyu gerekmektedir. Sulama suyunun mikrobiyolojik kalitesi çok iyi kontrol edilmelidir. Bunun yanında, ticari olarak işlenen gıda ürünleri (Meyve bahçeleri ve üzüm bağları), çim üretim ve kültür tarımı gibi halkın girişinin kısıtlı olduğu yerler ve otlak hayvanları için mera ve saman yetiştiriciliğinde, sulama suyu daha düşük kalitede olabilmektedir.

    Tablo 2’de sulama suyu için kimyasal kalite kriterleri verilmiştir. Evsel nitelikli atıksular hariç sulamada geri kullanılacak arıtılmış atıksuların da bu kimyasal kriterleri sağlaması gerekmektedir. Atıksuların araziye verilmeye veya sulamaya uygun olup olmadığını belirlemek için incelenmesi gereken en önemli parametreler şunlardır:

    • Su içindeki çözünmüş maddelerin toplam konsantrasyonu ve elektriksel iletkenlik
    • Sodyum iyonu konsantrasyonu ve sodyum iyonu konsantrasyonunun diğer katyon­lara oranı
    • Bor, ağır metal ve toksik olabilecek diğer maddelerin konsantrasyonu
    • Bazı şartlarda Ca+2 ve Mg+2 iyonlarının toplam konsantrasyonu
    • Toplam katı madde, organik madde yükü ve yağ gres gibi yüzen maddelerin miktarı
    • Patojen organizmaların miktarı

    Atıksudaki çözünmüş tuzlar, bor, ağır metal ve benzeri toksik maddeler yörenin iklim şartlarına, toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine bağlı olarak ortamda birikebilmekte, bitkiler tarafından alınabilmekte veya suda kalabilmektedir. Bu nedenle, arıtılmış atıksuların arazide kullanılması ve bertarafı söz konusu ise suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik parametreler açısından öngörülen sınır değerlere uygunluğunun yanı sıra, bölgenin toprak özellikleri iklim, bitki türü ve sulama metodu gibi etkenler de dikkate alınmalıdır. Aşağıda sırasıyla geri kazanılmış atıksudaki kalite parametreleri daha detaylı olarak açıklanmıştır.

     

    Tablo 1. Sulamada geri kullanılacak arıtılmış atıksuların sınıflandırılması

    Geri kazanım türü Arıtma tipi Geri kazanılmış suyun kalitesia İzleme periyodu Uygulama mesafesib
    Sınıf A
    a-Tarımsal sulama: Ticari olarak işlenmeyen gıda ürünleril

    b-Kentsel alanların sulanması

    a)Yüzeysel ve yağmurlama sulama ile sulanan ve ham olarak direkt olarak yenilebilen her tür gıda ürünü

    b)Her türlü yeşil alan sulaması (Parklar, golf sahaları vb.)

    -İkincil arıtmac

    -Filtrasyond

    -Dezenfeksiyone

    -pH=6-9

    -BOİ5 < 20 mg/L

    -Bulanıklık < 2 NTUf

    -Fekal koliform: 0/100 mLg,h

    -Bazı durumlarda, spesifik virüs, protozoa ve helmint analizi istenebilir.

    -Bakiye klor > 1 mg/Li

    -pH: Haftalık

    -BOİ5: Haftalık

    -Bulanıklık: Sürekli

    -Koliform: Günlük

    -Bakiye klor: Sürekli

    İçme suyu temin edilen kuyulara en az 50 m mesafede
    Açıklamalar:

    -Tarımsal sulamada tavsiye edilen ağır metal analizlerine dikkat edilmelidir.

    -Standarları sağlamak üzere filtrasyon öncesinde koagülant ilavesi yapılabilir.

    -Geri kullanılacak arıtılmış atıksu renksiz ve kokusuz olmalıdır.

    -Virüs ve diğer parazitlerin yok edilmesi için daha uzun dezenfeksiyon temas süreleri kullanılabilir.

    -Arıtılmış atıksu dağıtım sisteminde (en son uygulama noktasında) bakiye klor değeri 0.5 mg/L’nin üzerinde olmalıdır.

    -Virüs ve diğer parazitlerin yok edilmesi için daha uzun dezenfeksiyon temas süreleri kullanılabilir.

    -Yüksek nütrient içeriği besinleri büyüme aşamasında etkileyebilir.

    Sınıf B
    a-Tarımsal sulama: Ticari olarak işlenen gıda ürünlerim

    b-Girişi kısıtlı sulama alanları

    c- Tarımsal sulama: Gıda ürünü olmayan bitkiler

    a)Meyve bahçeleri ve üzüm bağları gibi ürünlerin salma sulama ile sulanması

    b)Çim üretimi ve kültür tarımı gibi halkın girişinin kısıtlı olduğu yerler

    c)Otlak hayvanları için mera sulaması

    -İkincil arıtmac

    -Dezenfeksiyone

    -pH=6-9

    -BOİ5 < 30 mg/L

    -AKM < 30 mg/L

    -Fekal koliform < 200 ad/100 mLg,j,k

    -Bazı durumlarda, spesifik virüs, protozoa ve helmint analizi istenebilir.

    -Bakiye klor > 1 mg/Li

    -pH: Haftalık

    -BOİ5: Haftalık

    -AKM: Günlük

    -Koliform: Günlük

    -Bakiye klor:Sürekli

    -İçme suyu temin edilen kuyulara en az 90 m mesafede.

    -Yağmurlama sulama yapılıyor ise halkın bulunduğu ortama en az 30 m mesafede

    Açıklamalar:

    -Tarımsal sulama için tavsiye edilen limitlerde gözönünde bulundurulmalıdır.

    -Püstkürtmeli sulama yapılıyor ise AKM < 30 mg/L olmalıdır.

    -Yüksek nütrient içeriği besinleri büyüme aşamasında etkileyebilir.

    -Süt hayvanlarının meralara girişi sulama yapıldıktan 15 gün sonra olmalıdır. Bu süre kısa olması gerektiği durumlarda, fekal koliform değeri en fazla 14 ad/100 mL olabilir.

    aAksi belirtilmedikçe, arıtılmış atıksu kalitesini belirtmektedir.

    bSu kaynalarını ve dolayısıyla insanları arıtılmış atıksuyun etkisinden korumak için konuluş bir sınırlamadır.

    cİkincil arıtma, aktif çamur sistemleri, biyodisk, damlatmalı filtreler, stabilizasyon havuzları, havalandırmalı lagünleri vb içerebilir.

    dKum filtreleri veya mikrofiltrasyon ile ultrafiltrasyon gibi membran filtreler olabilir.

    eDezenfektant olarak klor kullanılması, diğer dezenfeksiyon yöntemlerinin de kullanımını kısıtlamaz.

    fTavsiye edilen bulanıklık değeri dezenfeksiyon öncesinde sağlanmalıdır. Hiç bir zaman 5 NTU’yu geçmemelidir. Bulanıklık yerine AKM’nin kullanıldığı durumlarda, AKM değeri 5 mg/L’nin altında olmalıdır.

    g7günlük ortalama değerleri karakterize eder.

    hFekal koliform değeri hiç bir zaman 14 ad/100 mL’yi geçmemelidir.     

    iBakiye klor değeri 30 dk temas süresi sonrasındaki değeri kazakterize etmektedir.

    jFekal koliform değeri hiç bir zaman 800 ad/100 mL’yi geçmemelidir.

    kStabilizasyon havuzları fekal koliform değerini dezenfeksiyon olmadan da sağlayabilir.

    lİleri arıtma uygulanmalıdır.

    mTicari olarak işlenen gıda ürünleri halka satılmadan önce patojen mikroorganzmaların öldürülmesi için fiziksel veya kimysal bir işlemden geçirilen ürünlerdir.

     

    Tablo 2. Sulama suyunun kimyasal kalitesinin değerlendirilmesi için geliştirilmiş tablo

        Kullanımında zarar derecesi
    Parametreler Birimler Yok

    (I. sınıf su)

    Az – orta

    (II. sınıf su)

    Tehlikeli

    (III. sınıf su)

    Tuzluluk
    İletkenlik µS/cm < 700 700-3000 >3000
    Toplam çözünmüş Madde mg/L < 500 500-2000 >2000
    Geçirgenlik
    SARTad 0-3

    3-6

    6-12

    12-20

    20-40

    EC    ³ 0.7

    ³ 1.2

    ³ 1.9

    ³ 2.9

    ³ 5.0

    0.7-0.2

    1.2-0.3

    1.9-0.5

    2.9-1.3

    5.0-2.9

    < 0.2

    < 0.3

    < 0.5

    < 1.3

    < 2.9

    Özgül iyon toksisitesi
    Sodyum (Na)
    Yüzey sulaması

    Damlatmalı sulama

    mg/L

    mg/L

    < 3

    < 70

    3-9

    > 70

    > 9
    Klorür (Cl)
    Yüzey sulaması

    Damlatmalı sulama

    mg/L

    mg/L

    < 140

    < 100

    140 –350

    > 100

    > 350

     

    Bor (B) mg/L < 0.7 0.7-3.0 > 3.0

     

     

     

    a)Askıda katı madde

     Askıda katı madde, sulama sistemini tıkadığı için önemlidir. Klasik atıksu arıtma tesisi çıkışında AKM konsantrasyonu, 5-25 mg/L aralığında değişmektedir. Üçüncül arıtma uygulandığında, 10 mg/L’nin de altına düşmektedir. Birçok sulama sisteminde, 30 mg/L’nin altındaki AKM konsantrasyonları tolere edilebilir durumdadır. Bununla birlikte, sulama sisteminin tıkanmasında AKM yanında, sıcaklık, güneş ışığı ve debi gibi diğer faktörlerde rol oynamaktadır.

    b)Tuzluluk

    Tuzluluk, su veya topraktaki tuzların toplu olarak belirtilmesidir. Toplam çözünmüş madde (TÇM) şeklinde ölçülmektedir. Elektriksel iletkenlik (EC), (dS/m veya µS/m olarak ölçülür) TÇM’in bir diğer gösterim tarzıdır. TÇM ve EC arasında,

    EC < 5 dS/m ise TÇM ≈ EC x 640

    EC > 5 dS/m ise TÇM ≈ EC x 800

    şeklinde bir ilişki vardır. Tuzluluk arttıkça, toprağın suyu ile bitki hücresi zarı arasındaki osmotik gradyan azalmaktadır. Bitki, topraktaki tuzlu suyu seyreltmek için kendi hücresindeki suyu toprağa geri bırakmakta ve bu durum bitkinin gelişmesini önlemektedir. TÇM değerinin 500 mg/L’den küçük olduğu durumlarda bitkilerde herhangi bir etki gözlenmemiştir. 500-1000 mg/L aralığında ise hassas bitkiler etkilenebilir. 1000-2000 aralığında ise bir çok bitki bundan etkilenmektedir ve dikkatli bir yönetim gerekmektedir. Genellikle, 2000 mg/L’nin üzerindeki TÇM değerine sahip sulama suları ise tuzluluğa toleranslı bitkiler için geçirgen zeminlerde kullanılabilir. Topraktaki tuzluluk oranı, drenaj suyunun sürekli ve düzenli bir şekilde tabandan çekilmesi halinde kararlı hale gelmektedir. Topraktaki tuzluluk oranının kontrol edilmesinde, drenaj sistemi çok önemlidir. Tablo 3’de çeşitli bitkiler ve bunların tuzluluğa olan hassaslıkları verilmiştir.

    Tablo 3. Bitkilerin tuzluluğa olan hassaslıkları

    Bitki ismi Hassaslık*
    Toleranslı Orta toleranslı Orta hassas Hassas
    TÇM > 2000 mg/L TÇM:1500-2000 mg/L TÇM:1000-1500 mg/L TÇM: 500-1000 mg/L
    Tarla bitkileri
    Arpa
    Fasulye
    Mısır
    Pamuk
    Börülce
    Keten
    Yulaf
    Pirinç
    Çavdar
    Şeker pancarı
    Şeker kamışı
    Sorgum
    Soya fasulyesi
    Buğday
    Sebzeler
    Enginar
    Kuşkonmaz
    Kızmızı pancar
    Lahana
    Havuç
    Kereviz
    Salatalık
    Marul
    Soğan
    Patates
    Ispanak
    Kabak
    Domates
    Şalgam
    Çayır bitkileri
    Yonca
    Bermuda çimi
    Çayır otu (fescue)
    Fokstail (çimen)
    Harding çimi
    Meyve bahçesi
    Sesbania (çiçek)
    Sudan çimi
    Bakla
    Buğday çimi
    Meyveli ağaçlar
    Badem
    Kayısı
    Böğürtlen
    Hurma
    Üzüm
    Portakal
    Şeftali
    Erik
    Çilek

    *Hassaslık, iklime, toprak durumuna ve kültürel şartlara göre değişibilir.

     

    1. c) Sodyum adsorpsiyon oranı

    Sodyum adsorpsiyon oranı, toprak bünyesindeki suda ve sulama suyunda sodyumun baskın iyon olduğu durumu göstermektedir. Yüksek sodyumlu durumlarda, toprak partikülleri birbirinden ayrılmaktadır. Bu durumda, topraktaki porozite azalmakta ve büyük boşluklar tıkanmaktadır. Böylelikle, su ve havanın toprak içine nüfuzu engellenmektedir. Sodyum oranı, sodyum adsorbsiyon oranı (SAR) (Konsantrasyonlar, meq/l cinsindendir.) ile gösterilmektedir. SAR, suyun sodyum (veya benzer alkaliler) açısından zararlılığının bir ölçüsü olarak kullanılmakta ve aşağıdaki şekilde hesaplanmaktadır.

    SAR değeri yerine son zamanlarda, revize edilerek tadil edilmiş SAR değeri (SARtad) olarak önerilmiştir. Burada, Ca+2 çözünürlüğünün, sudaki HCO3 konsantrasyonuna bağlı olarak değişkenliği dikkate alınarak Cax değeri kullanılmaktadır. Cax, HCO3/Ca ve EC’ye bağlı olarak değişmektedir.

    Bu ifadedeki, Na+, Mg+2 ve Cax konsantrasyonları da meq/L cinsindendir. Ancak, pratik olarak SAR ve SARtad arasında çok önemli bir farklılık yoktur. SAR daha yaygın olarak kullanılmaktadır. SAR yerine, SARtad değerinin kullanılması, su kalitesi ve topraktaki kimyasal karakteristiklerinin, kalsiyum dengesini bozabileceği durumlarda tavsiye edilmektedir. Yüksek alkaliniteli sular, konsantrasyon dengesini bozabilmekte ve yüksek SARtad değerleri vermektedir. SAR ve EC’nin topraktaki infiltrasyon üzerindeki etkisi, Şekil E7.1’de gösterilmiştir. SAR ve EC’nin bilinmesi ile topraktaki sızma problemi konusunda bilgi sahibi olunabilmektedir. Topraktaki kalsiyum oranının, magnezyuma göre daha yüksek olması tavsiye edilmektedir. Topraktaki geçirimliliği düzenlemek üzere, kalsiyum sülfat (CaSO4) kullanılmaktadır. Kalsiyum sülfat, toprağa direkt olarak veya sulama suyu içerisine karıştırılarak uygulanabilmektedir.

    Şekil E7.1 SAR ve EC’nin infiltrasyon üzerindeki etkisi

     

    ç) Özgül iyon toksisitesi

    Geri kazanılmış sudaki birçok iyon, yüksek konsantrasyonlarında bitki üzerinde birikebilmektedir. Sodyum, klorür ve bor bunların başlıcalarıdır. Sodyum toksisitesi, yapraklara zarar vermektedir. Bu durum, avokado ve bazı meyve ağaçlarında (kayısı, kiraz, şeftali) gözlemlenmiştir. Tablo 4’de sulama suyunda bulunan sodyumun değişik bitkiler için toleransı verilmiştir. Klorür de benzer şekilde zarar vermektedir. Klorürün etkisi daha çok kavak gibi ağaçlarda olmaktadır. Sebze ve tarla bitkileri, SAR değeri çok yüksek değilse, sodyum ve klorürden etkilenmemektedir. Tablo 5’de, değişik bitkilerin yapraklarına zarar veren klorür konsantrasyonları  belirtilmiştir.

    Tablo 4. Değişik bitkilerin sulama suyunda bulunan sodyuma toleransı

    Toleransı SAR değeri Bitki Durum
    Çok hassas 2-8 Yaprak döken meyve ağaçları, turunçgiller, avokado Yaprakta yanma
    Hassas 8-18 Fasulyeler Büyümenin engellenmesi, bodur kalma
    Orta toleranslı 18-46 Yonca, yulaf, pirinç Nütrient ve toprak yapısından dolayı büyümenin engellenmesi ve bodur kalma
    Toleranslı 46-102 Buğday, kaba yonca, arpa, domates, şeker pancarı, değişik çimen türleri Zayıf toparak yapısından dolayı büyümenin engellenmesi ve bodur kalma

    Tablo 5. Bitkilerin yapraklarına zarar veren klorür konsantrasyonları 

    Hassaslık Klorür konsantrasyonu, mg/L Etkilenen bitki
    Hassas < 178 Badem, kayısı, erik
    Orta hassas 178-355 Üzüm, biber, patates, domates
    Orta toleranslı 355-710 Kaba yonca, arpa, mısır, salatalık
    Toleranslı > 710 Karnabahar, pamuk, susam, sorgum, şeker pancarı, ayçiçeği

    Bor, bitki büyümelerinde gerekli dozdan yüksek olduğunda zarar vermekte, yaprak yanması ve sararması gibi etkiler ile kendini göstermektedir.

    Ülkemizde bazı yörelerde bor elementinin taşıdığı önem dolayısıyla, Tablo 2’de verilen sulama suyu sınıflamalarına ek olarak bitkilerin bora dayanıklılığını göz önünde bulunduran ek bir arıtılmış atıksu sulama suyu sınıflandırmasına gerek duyulmaktadır.

    Aslında, bütün bitkilerin normal gelişmeleri için az bir miktar bora ihtiyaçları vardır. Ancak borun bitkilere gerekli miktarı ile zehirlilik seviyesi arasında çok dar bir sınır vardır ve bu sınır bitki türlerine göre değişmektedir. Toprakta veya sulama suyunda kritik sınırların üstünde bor bulunması bitki yapraklarında sararma, yanma ve yarılmalara, olgunlaşmamış yapraklarda dökülme ve büyüme hızının yavaşlaması ile verimde azalmaya neden olmaktadır. Tablo 6’da bitkilerin bora karşı dayanıklılık dereceleri verilmiştir. Arıtılmış atıksuların sulamada kullanılmasında bu sınıflandırmanın göz önüne alınması gerekmektedir.

    Tablo 6. Bitkilerin bora karşı dayanıklılık dereceleri

    Bitki ismi Hassaslık*
    Toleranslı Orta toleranslı Orta hassas Hassas
    Bor:  > 4.0 mg/L Bor:  2.0-4.0 mg/L Bor:  1.0-2.0 mg/L Bor:  0.5-1.0 mg/L
    Tarla bitkileri
    Arpa
    Fasulye
    Mısır
    Pamuk
    Yer fıstığı
    Yulaf
    Sorgum
    Şeker pancarı
    Buğday
    Sebzeler
    Enginar
    Kuşkonmaz
    Kızmızı pancar
    Lahana
    Havuç
    Kereviz
    Salatalık
    Marul
    Soğan
    Patates
    Domates
    Şalgam
    Yem bitkileri
    Kaba yonca
    Arpa (at yemi)
    Börülce
    Meyveli ağaçlar
    Kayısı
    Böğürtlen
    Üzüm
    Portakal
    Şeftali
    Erik

    *Hassaslık, iklime, toprak durumuna ve kültürel şartlara göre değişibilir.

    1. d) Eser elementler ve nütrientler

    Eser elementler, ortamda çok düşük konsantrasyonlarda bulunan elementlerdir. Eser elementlerin bitkiler üzerindeki etkisi, konsantrasyonuna bağlı olarak değişmektedir. Tablo 7’de sulama sularında izin verilebilen maksimum ağır metal ve toksik elementlerin konsantrasyonları verilmiştir. Bu elementlerden yüksek konsantrasyonlarda alındığında, yaprakların zarar görmesi veya büyümede gerileme gibi etkiler görülebilmektedir. Evsel atıksulardaki eser elementlerin konsantrasyonu, genellikle düşük miktarlardadır. Ancak, evsel atıksulara endüstriyel deşarjlar olduğu durumda, konsatrasyonlar yükselebilmektedir. Geri kazanılmış atıksulardaki tahmini eser madde konsantrasyonları, Tablo 8’de verilmiştir.

    Tablo 7. Sulama sularında izin verilebilen maksimum ağır metal ve toksik elementlerin konsantrasyonları

    Elementler Birim alana verilebilecek maksimum toplam miktarlar, kg/ha İzin verilen maksimum konsantrasyonlar
    Her türlü zeminde sürekli sulama yapılması durumun da sınır değerler mg/1 pH değeri 6,0-8,5 arasında olan killi zeminlerde 24 yıldan daha az sulama yapıldığında, mg/1
    Alüminyum (Al) 4600 5.0 20.0
    Arsenik (As) 90 0.1 2.0
    Berilyum(Be) 90 0.1 0.5
    Bor (B) 680 3 2.0
    Kadmiyum (Cd) 9 0.01 0.05
    Krom (Cr) 90 0.1 1.0
    Kobalt (Co) 45 0.05 5.0
    Bakır (Cu) 190 0.2 5.0
    Florür (F) 920 1.0 15.0
    Demir (Fe) 4600 5.0 20.0
    Kurşun (Pb) 4600 5.0 10.0
    Lityum (Li)1 2.5 2.5
    Manganez (Mn) 920 0.2 10.0
    Molibden (Mo) 9 0.01 0.052
    Nikel (Ni) 920 0.2 2.0
    Selenyum (Se) 16 0.02 0.02
    Vanadyum (V) 0.1 1.0
    Çinko (Zn) 1840 2.0 10.0

    1Sulanan narenciye için 0.075 mg/1’dir.

    2Yalnız demir içeriği fazla olan asitli killi topraklarda izin verilen konsantrasyondur.

    3Tablo E7.6’da verilmiştir.

     

     Tablo 8. Geri kazanılmış evsel atıksulardaki tahmini eser madde konsantrasyonları (mg/l)

    Elementler, mg/L İkinci arıtma Üçüncül arıtma Ters osmoz Tavsiye edilen değer*
    Aralık Ortalama Kısa süreli Uzun süreli
    Arsenik (As) <0.005-0.023 <0.005 <0.001 0.00045 0.10 10.0
    Bor (B) <0.1-2.5 0.7 0.3 0.17 0.75 2.0
    Kadmiyum (Cd) <0.005-0.15 <0.005 <0.0004 0.0001 0.01 0.05
    Krom (Cr) <0.005-1.2 0.02 <0.01 0.0003 0.10 20.0
    Bakır (Cu) <0.005-1.3 0.04 <0.01 0.015 0.20 5.0
    Civa (Hg) <0.002-0.001 0.0005 0.0001
    Molibden (Mo) 0.001-0.018 0.007 0.01 0.05
    Nikel (Ni) 0.003-0.6 0.004 <0.02 0.002 0.2 2.0
    Kurşun (Pb) 0.003-0.35 0.008 <0.002 0.002 5.0 20.0
    Selenyum (Se) <0.005-0.02 <0.005 <0.001 0.0007 0.02 0.05
    Çinko (Zn) 0.004-1.2 0.04 0.05 0.05 2.0 10.0

       * EPA’ nın tavsiyesi

    Herhangi bir madde toprakta mg/kg olarak Co konsantrasyonuna sahipse sulanan topraktaki bu maddenin toplam değeri kg/ha olarak (4.2xCo) ifadesi ile belirlenebilmektedir. Tablo 7’nin birinci sütununda verilen “Birim alana verilebilecek maksimum toplam miktarlar”, ancak (4.2xCo) ifadesi ile hesaplanan topraktaki mevcut miktarın çıkarılmasından sonra kullanılabilir.

    Örnek: Topraktaki bor konsantrasyonu Co = 80 mg/kg ise ve kabul edilebilir maksimum bor değeri 680 kg/ha olduğuna göre 4.2xCo = 336 kg/ha olur. Buna göre birim alana toplam olarak en çok 680 – 336 = 344 kg/ha borun sulama yoluyla eklenmesine izin verilebilir.

    Geri kazanılmış atıksu, sulama için faydalı olan nütrientleri içermektedir. Geri kazanılmış atıksuda bulunan üç ana nütrient, azot, fosfor ve potasyumdur. Azot ve fosfor, arıtılmış atısuda yeterli miktarlarda bulunurken, bitki büyümesini etkilemektedir. Bununla birlikte, potasyum konsatrasyonu düşük olmasına karşın, bitki büyümesini daha az etkilemektedir. Tablo 9.’da değişik arıtma sistemleri ile geri kazanılmış atıksudaki nütrient seviyeleri verilmiştir.

    Tablo 9. Geri kazanılmış atıksuda olabilecek nütrient seviyeleri

    Elementler,

    mg/L

    Birim      Ham

    atıksu

    Klasik

    Aktif çamur

    BNR     BNR+filtrasyon+

    dezenfeksiyon

      MBR BNR+MF+RO+dezenfeksiyon
    Toplam azot mg N/L 20-70 15-35 2-12             2-12 7-18 <1
    Nitrat azotu mg N/L 0-az 10-30 1-10             1-10 5-11 <1
    Toplam fosfor mg P/L 4-12 4-10 1-2              <2 0.3-5 <0.05

    BNR: Biyolojik nütrient giderimi     MBR: Membran biyoreaktör

     

    1. e) Mikrobiyolojik kalite

    Sulamada tekrar kullanılacak arıtılmış atıksularda aranan mikrobiyolojik özellikler, Tablo 1’de verilmiştir. Arıtılmış suyun sulamada kullanılması için iki değişik mikrobiyolojik sınıf oluşturulmuş olup, bu kritler minimum gereksinimleri sağlamaktadır. Ticari olarak işlenmeyen gıda ürünleri ve park, bahçe gibi kentsel alanların sulanmasında, hem yenen ürün ile su temas ettiği hem de park, bahçe gibi alanlarda insanların çim ve bitkiler ile teması olabileceği için çok iyi kalitede sulama suyu gerekmektedir. Bu durumda, sulama suyunda fekal koliform bulunmamalıdır ve mikrobiyolojik kalitesi çok iyi kontrol edilmelidir (Fekal koliform değeri hiç bir zaman 14 ad/100 ml’yi geçmemelidir). Bunun yanında, ticari olarak işlenen gıda ürünleri (Meyve bahçeleri ve üzüm bağları), çim üretimi ve kültür tarımı gibi halkın girişinin kısıtlı olduğu yerler ve otlak hayvanları için mera ve saman yetiştiriciliğinde, sulama suyunun mikrobiyolojik kalitesi daha düşük kalitede olabilmektedir. Bu durumda fekal koliform değeri, 200 ad/100 ml’den küçük olmalı (30 günlük ortalama değer) ve hiç bir zaman 800 ad/100 ml’yi geçmemelidir.     

    Atıksu Geri Kazanımı İçin Teknoloji Seçimi

    Bir evsel atıksuyun sulama suyu olarak geri kazanılmasında su kalitesi açısından kullanılabilecek en önemli indikatörler, koliform ve patojen mikroorganizma konsantrasyonudur. Tablo 10’da atıksu geri kazanımı için uygulanan arıtma teknolojileri ve giderdikleri kirleticiler, Tablo 11’de ise değişik arıtma sistemlerinin logaritmik mikroorganizma giderme verimleri verilmiştir. Uygulanan ileri arıtma sistemleri ile birlikte, arıtılan su kalitesi de yükselmiştir. Atıksu geri kazanım amacı ve uygulanabilecek teknolojiler ise Tablo 12’de verilmiştir.

    Atıksular, tarımsal sulamada tekrar kullanılırken, dikkat edilecek bazı hususlar vardır. Bunlar, sulanacak bitkide meydana gelebilecek birikme, patojen mikroorganizmaların hala yaşama riski ve kimyasal maddelerin birikme riskidir. Yeşil alanların sulanmasında ise halkın bu bölgeye girmesi ve eser elementlerin birikmesi gibi riskler vardır. Geri kullanım esnasında, bütün bu riskler gözönüne alınır. Arıtılmış atıksu ile sulanabilecek bitkiler, Tablo 13’de verilmiştir. Dezenfeksiyon, arıtılmış atıksu için çok önemlidir. Arıtılmış evsel atıksuların dezenfekte edilmeden sulamada kullanılıp kullanılamayacağı, Tablo 14’de verilmiştir.

     

    Tablo 10. Atıksu geri kazanımı için uygulanan arıtma teknolojileri ve giderdikleri kirleticiler

     

     

     

     

     

    Arıtma birimleri

    Askıda katı madde Kolloidal maddeler Partiküler organik madde Çözünmüş organik madde Azot Fosfor Eser maddeler Toplam çözünmüş madde Bakteri Protozoa Virüs
    İkincil arıtma X     X              
    Nütrient giderimi       X X X          
    Filtrasyon X               X X  
    Yüzey filtrasyonu X   X           X X  
    Mikrofiltrasyon X X X           X X  
    Ultrafiltrasyon X X X           X X X
    Flotasyon X X X             X X
    Nanofiltrasyon     X X     X X X X X
    Ters osmoz       X X X X X X X X
    Elektrodiyaliz   X           X      
    Karbon adsorpsiyonu       X     X        
    İyon değiştirme         X   X X      
    İleri oksidasyon     X X     X   X X X
    Dezenfeksiyon       X         X X X

     

    Tablo 11. Değişik arıtma sistemlerinin miroorganizma logaritmik giderme verimleri

      Arıtma sistemleri
    Birincil arıtma  

    İkincil arıtma

     

    Üçüncül arıtma

    İleri arıtma
    Ön çöktürme Aktif çamur Damlatmalı filtre  

    Filtrasyon

     

    Mikrofiltrasyon

    Ters osmoz
    Fekal koliform <0.1-0.1 0-2 0.8-2 0-1 1-4 4-7
    Salmonella <0.1-2 0.5-2 0.8-2 0-1 1-4 4-7
    Cyryptosporidium 0.1-1 1 0-3 1-4 4-7
    Giardia <1 2 0-3 2-6 >7
    Enterik virus <0.1 0.6-2 0-0.8 0-1 0-2 4-7

    Tablo 12. Atıksu geri kazanım maksadı ve uygulabilecek arıtma sistemleri

    Atıksu geri  kazanım maksadı    Arıtma sistemleri
    Tarımsal sulama Klasik aktif çamur + filtrasyon + klorlama
    Golf sahaları sulama Nitrifikasyon içeren aktif çamur sistemi + kimyasal fosfor giderimi + (filtrasyon) + klorlama
    Yeşil alan sulama Azot gideren aktif çamur sistemi + mikrofiltrasyon + UV
    Dinlenme maksatlı kullanılan sulakalanları besleme Azot ve fosfor giderimini içeren MBR + UV
    Dolaylı kullanım suyu

    (Yeraltı suyuna veya yüzeysel sulara deşarj)

    Nitrifikasyon içeren aktif çamur sistemi + mikrofiltrasyon + ters osmoz + UV/H2O2
    Endüstriyel soğutma suyu Azot gideren aktif çamur sistemi + mikrofiltrasyon + UV
    Endüstriyel proses suyu Azot gideren aktif çamur sistemi + filtrasyon + nanofiltrasyon + iyon değiştirme + UV

     

    Tablo 13. Arıtılmış atıksu ile sulanabilecek bitkiler

    Tip Örnek Arıtma ihtiyacı
    Tarla bitkileri Arpa, mısır, yulaf İkinci kademe + dezenfeksiyon
    Lifli ve çekirdekli bitkiler Pamuk İkinci kademe + dezenfeksiyon
    Ham olarak tüketilen sebzeler Avokado, lahana, salatalık, çilek İkinci kademe + filtrasyon + dezenfeksiyon
    Belli bir işlemden

    sonra tüketilen sebzeler

    Enginar, şeker pancarı,

    şeker kamışı

    İkinci kademe + dezenfeksiyon
    Meyve bahçesi ve üzüm bağları Kayısı, portakal, şeftali İkinci kademe + dezenfeksiyon
    Fidanlık Çiçek İkinci kademe + dezenfeksiyon
    Ormanlık alanlar Kavak vb. İkinci kademe + dezenfeksiyon

    Tablo 14. Arıtılmış evsel atıksuların dezenfekte edilmeden sulamada kullanılıp kullanılamayacağını gösteren tablo

    Tarla Çayır-Mera Sebze Yem Bitkisi Meyvecilik Koru Ormanlık
    BY BV BY BV BY BV BY BV BY BV
    Biyolojik Arıtma tesisi veya en az 2 saat beklemeli

    çöktürme havuzu şeklindeki ön arıtma tesisi çıkış suları

    + + + + + +
    Havalı stabilizasyon havuzları veya lagünlerin çıkış suları + + + +

    (-) Su kullanılamaz

    (+) Su kullanılabilir

    BV: Bitki varsa

    BY: Bitki yoksa

     

    Sulama Sisteminin Seçimi

    Sulama sisteminin türü, bitki türü, su kalitesi ve miktarı, yerel özellikler ve maliyeti ile değişebilmektedir. Tablo 15’da, sulama metodları ve temel özellikleri ve bu yöntemlerin arıtılmış atıksu için değerlendirilmeleri Tablo 16’da verilmiştir.

    Tablo 15. Sulama metodları ve temel özellikleri

    Sulama yöntemi Seçimi etkileyen faktörler Arıtılmış atıksu sulaması için özel durumlar

     

     

    Salma sulama Düşük maliyet

    Tam seviyelendirme gerekmemektedir.

    Düşük sulama verimi

    Düşük halk sağlığı koruması

    Çalışanların korunması gerekmektedir.
    Karık usulü sulama Düşük maliyet

    Seviyelendirme gerekebilir.

    Düşük sulama verimi

    Orta halk sağlığı koruması

    Düşük arıtma verimi ve çalışanların korunması gerekmektedir. Uygun bitki seçimi yapılmalıdır.
    Kenar sulaması Nisbeten düşük maliyet

    Seviyelendirme gerekir.

    Düşük sulama verimi

    Orta halk sağlığı koruması

    Düşük arıtma verimi ve çalışanların korunması gerekmektedir. Bitki kısıtlaması yapılmalıdır.
    Yağmurlama sulama Orta-yüksek maliyet

    Seviyelendirme gerekmemektedir.

    Orta sulama verimi

    Düşük halk sağlığı koruması

    Su kaynakları, yollar ve evlere uzaklığına dikkat edilmelidir.
    Damlatmalı sulama Yüksek maliyet

    Seviyelendirme gerekmemektedir.

    Yüksek sulama verimi

    Yüksek halk sağlığı koruması

    Özel bir koruma gerektirmemektedir. Deliklerin tıkanmaması için su kalitesine dikkat edilmelidir. Yönetimine daha fazla dikkat edilmelidir.

    Tablo 16. Sulama yöntemlerinin arıtılmış atıksu için değerlendirilmesi

    Değerlendirme parametreleri Karık usulü sulama Kenar sulaması Yağmurlama sulama Damlatmalı sulama
    Yaprakların zarar görmesi Bitki sırtta dikildiğinde yaprakta problem olmamaktadır. Bazı alt yapraklar zarar görebilir. Verim kaybına sebep olacak, yaprak hasarı oluşabilir. Yaprak hasarı oluşmaz.
    Kökde tuz birikmesi Bitkiye zarar veren sırtta tuz birikmesi olabilmektedir. Tuzlar düşey hareket eder ve birikmez. Tuz, alt katmanlara doğru hareket eder ve birikme olmaz. Tuz hareketi radyaldir ve damlama noktaları arasında tuz sıkışması olabilir.
    Sulama sonrası toprak su potansiyeli Sulamalar arasında bitkiler su stresine girebilmektedir. Sulamalar arasında bitkiler su stresine girebilmektedir Büyüme mevsiminde sulama sonrası toprak su potansiyeli düşer. Büyüme mevsiminde sulama sonrası yüksek toprak su potansiyeli oluşturur ve tuzluluğun etkisini azaltır.
    Verim kaybı olmaksızın tuzlu arıtılmış suyun uygulanabilirliği Zayıf-Orta Zayıf-Orta:

    İyi sulama ve drenaj

    Zayıf: Bir çok bitkinin yaprağı zarar görebilir. Çok iyi: Bir çok bitki çok az verim kaybı ile büyüyebilirler.

    Arıtılmış atıksu ile sulamada, sulama seçiminde dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar, halk sağlığı, sulama verimi ve tıkanma problemidir. Halka sağlığı, sulama türünün seçimini etkileyen en önemli husustur. Yağmurlama sulama gibi yüzeysel sulama uygulamalarında bu risk büyüktür. Bundan dolayı, yağmurlama sulama, ileri arıtmadan sonra uygulanmalıdır. Bazı durumlarda yağmurlama sulama, herhangi bir işlemden geçmeden yenen gıda ürünlerine uygulanamaz. Halk sağlığı açısından en uygun yöntem damlatmalı sulamadır. Sulama sistemleri, maksimum verimi sağlayacak şekilde tasarlanmalıdırlar. Sulama veriminde etkin hususlar, buharlaşma, bitki soğuması, bitki kalite kontrolü ve köklerden tuzun aşağı katmanlara sızmasıdır. Damlatmalı sulamada, verim en yüksek olmaktadır. Askıda katı maddeler, tıkanmayı etkileyen bir diğer parametredir. İkincil ve üçüncül arıtma çıkışındaki askıda katı madde konsantrasyonu, sulama için düşük seviyededir. Tıkanmayı etkileyen bir diğer etken ise suyun hızıdır. Düşük hızlarda, tıkanma artabilmektedir. Tablo 17’de damlatmalı sulamada, tıkanmayı etkileyen su kaliteleri verilmiştir. Tıkanmanın önlenmesi açısından, bakiye klor konsantrasyonunun en az 0.5 mg/L olması gerekmektedir.

    Arıtılmış atıksuların tarımda kullanımı sırasında hangi sulama türü ve sınıfının seçileceği ile ilgili detaylı değerlendirme, Tablo 18’de verilmiştir.

    Tablo 17. Damlatmalı sulamada tıkanmayı etkileyen su kaliteleri

    Parametreler Birimler Kullanımında zarar derecesi
    Yok Az – orta Tehlikeli
    AKM mg/L < 50 50-100 > 100
    pH < 7 7-8 > 8
    TDS mg/L < 500 500-2000 > 2000
    Mangan mg/L < 0.1 0.1-1.5 > 1.5
    Demir mg/L < 0.1 0.1-1.5 > 1.5
    H2S mg/L < 0.5 0.5-2.0 > 2.0
    Bakteri sayısı sayı/l < 10000 10000-50000 > 50000

    Tablo 18. Sulama türü ve sınıfının seçimi

    Bitki türü Sulama türü Sulama suyu sınıfı
    Büyük yapraklı, yüzeyde veya yüzeye yakın büyüyen bitkiler (Brokoli, lahana, karnıbahar, kereviz, marul)  

    Yağmurlama

    Damlatmalı

     

    A

    B

    Ham olarak yenen köklü bitkiler (havuç, soğan) Yağmurlama, Damlatmalı, salma, karık usulü A
    Yer ile teması olmayan bitkiler (domates, fasulyeler, dolmalık biber, turunçgil olmayan meyve ağaçları, şaraplık üzüm dışındaki üzümler)  

    Yağmurlama

    Damlatmalı, salma, karık usulü

     

    A

    B

    Yer ile teması olmayan ve yenmeden önce kabuğu soyulan bitkiler  (turunçgiller, fındık) Yağmurlama, salma, damlatmalı, karık usulü  

    B

    Yer ile teması olan ve yenmeden önce kabuğu soyulan bitkiler  (kavun, karpuz) Yağmurlama, salma, damlatmalı, karık usulü

     

     

    B

    Yenmeden önce işleme tabii tutulan bitkiler (patates, pancar) Yağmurlama, salma, damlatmalı, karık usulü  

    B

    Yenmeden önce işleme tabii tutulan yüzeysel bitkiler (Brüksel lahanası, balkabağı, tahıl, şarap yapımı için üzüm) Yağmurlama, salma, damlatmalı, karık usulü  

    B

    İnsan tüketimi için olmayan bitkiler, kültür tarımı, mera ve otlaklar Yağmurlama, salma, damlatmalı, karık usulü  

    B

     

     

    Feyza YALÇIN
    Kimyager

     

    KAYNAKLAR

    Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği

  • GÜBRE

    Gübre, bitkilerin büyümesini ve verimliliğini artıran kimyasal elementleri içeren doğal veya yapay maddedir. Gübreler, toprağın doğal verimliliğini arttırır veya önceki mahsuller tarafından topraktan alınan kimyasal elementleri yerine koyar.

    Toprak verimliliği, diğer faktörler (ışık, nem, sıcaklık ve toprak yapısı gibi) uygun olduğunda, bitkilerin büyümesini teşvik etmek için yeterli miktarlarda ve uygun dengede bileşiklerin sağlanmasıdır. Toprağın verimliliğinin iyi olmadığı durumlarda, gerekli bitki besinlerini sağlamak için doğal veya üretilmiş malzemeler eklenebilir. Bunlara gübreler denir, ancak terim genellikle kireç veya alçıtaşı dışındaki büyük ölçüde inorganik malzemelere kapsar.

    Toplamda bitkilerin en az 16 elemente ihtiyacı vardır ve bunların en önemlileri; karbon, hidrojen, oksijen, azot, fosfor, kükürt, potasyum, kalsiyum ve magnezyumdur. Bitkiler atmosferden karbon, sudan hidrojen ve oksijen elde ederler; diğer besinler topraktan alınır. Bitkiler sodyumiyot ve kobalt içermelerine rağmen, görünüşe göre bunlar gerekli değildir. Bu aynı zamanda silikon ve alüminyum için de geçerlidir .

    Belirli bir besinin mevcut kaynağı tükendiğinde, yokluğu bitki büyümesinde sınırlayıcı bir faktör haline gelir. Bununla birlikte, bazı besin maddelerinin aşırı miktarları verimde düşüşe neden olabilir.

    Bir mahsulün besin ihtiyaçlarının belirlenmesi, gübre teknolojisinin önemli bir yönüdür . Büyüyen bir mahsulün görünümü, gübre ihtiyacını gösterebilir, ancak bazı bitkilerde daha fazla veya farklı besin maddesi ihtiyacı kolayca gözlemlenemeyebilir. Eğer böyle bir problem varsa, doğası teşhis edilmeli, noksanlık derecesi belirlenmeli ve belirli bir verim için ihtiyaç duyulan gübre miktarı ve çeşidi bulunmalıdır. Tarladaki bitki ve toprak koşullarının detaylı incelenmesi, ardından basit gübre testleri, bitki dokularının hızlı testleri, toprak ve bitki analizlerinin yerini hiçbir şey tutamaz.

    Bazen bitkiler yetersiz beslenme belirtileri gösterir. Kloroz (genel sarı veya soluk yeşil renk) örneğin, kükürt ve azot eksikliğini gösterir. Demir eksikliği beyaz veya soluk sarı doku üretir. Ancak belirtiler yanlış yorumlanabilir. Bitki hastalıkları, çeşitli organizmalar gibi mineral eksikliğine benzeyen görünümler üretebilir. Kuraklık veya yanlış ekim veya gübre uygulamalarının her biri eksiklik belirtileri yaratabilir.

     ORGANİK GÜBRELER VE UYGULAMALARI

    Gübre ve kompost kullanımı muhtemelen neredeyse tarım kadar eskidir. Birçok geleneksel tarım sistemi hala bu sürdürülebilir gübrelere güveniyor ve bunların kullanımı, sentetik gübrelere izin verilmeyen sertifikalı organik çiftliklerin üretkenliği için hayati önem taşıyor.

    ÇİFTLİK GÜBRESİ

    Organik madde ve bitki besin kaynakları arasında çiftlik gübresi büyük önem taşımaktadır.

    Gübre, hem dışkı hem de saman veya diğer yatak malzemeleri dahil olmak üzere ahırlardan gelen atık anlamına gelir.

    Hayvancılık tarafından büyük miktarlarda gübre üretilir. Bu tür gübre, içerdiği bitki besin maddeleri, humus ve organik maddeler nedeniyle toprağın iyileştirilmesinde büyük değer taşır.

     

     

    YEŞİL GÜBRELEME

    Makul derecede nemli alanlarda yeşil gübreleme uygulaması verimi ve toprak kalitesini iyileştirebilir. Yeşil bir gübre mahsulü yetiştirilir ve faydalı etkileri için toprak altında sürülür, ancak büyümesi sırasında otlatılabilir. Bu yeşil gübre bitkileri, genellikle kökleri atmosferik nitrojeni sabitleyebilen nodül bakterileri taşıyan otlar veya baklagiller gibi yıllık bitkilerdir. 

    Yeşil gübre bitkilerinin avantajları arasında toprağa azot eklenmesi, genel doğurganlığın artması, erozyonun azalması, fiziksel kondisyonun iyileştirilmesi ve içten kaynaklanan besin kaybının azaltılması sayılabilir. Dezavantajları arasında tatmin edici bir büyüme elde edememe şansı; gübre mahsulü yetiştirme maliyetinin ticari nitrojen uygulama maliyetini aşma olasılığı; hastalık, böcek zararlıları ve nematodlarda (paraziter, solucanlar) olası artışlar ve mahsulün toprak neminin olası tükenmesi.

    Yeşil gübre bitkileri genellikle sonbaharda ekilir ve ilkbaharda yaz mahsulü ekilmeden önce toprağa verilir. Patates , pamuk ve mısır gibi bazı ürünler için, özellikle baklagillerin nitrojen kaynağı olarak değerleri tartışılmaz.

    ORGANİK GÜBRE

    Kompost, düşük bitki besin içeriğine sahip olduğu için , tarımda ve bahçecilikte , gübre olarak değil, öncelikle toprak ıslahı olarak kullanılır. Toprağa dahil edilebilir veya yüzeyde malçlanabilir.

    Kompost, temel olarak atık bitki artıklarından yapılmış bir çürümüş organik madde kütlesidir. Bozunma sırasında azot eklenmesi genellikle tavsiye edilir. Sonuç, toprağa eklendiğinde azot için mahsulle rekabet etmeyen ve ufalanan bir malzemedir. Uygun şekilde hazırlandığında, rahatsız edici kokulardan arındırılır. Kompostlar genellikle yaklaşık %2 nitrojen, %0,5 ila 1 fosfor ve yaklaşık %2 potasyum içerir.

    Kompostlar esasen düşük besin içeriğine sahip gübrelerdir, bu da neden büyük miktarlarda uygulandığını açıklar. Kompostların toprak yapısı (daha iyi toplanma, gözenek aralığı ve su depolama) ve mahsul verimi üzerindeki maksimum faydaları genellikle birkaç yıllık kullanımdan sonra ortaya çıkar.

    Pratik tarımda, kompostlanmış bitki artıklarının kullanımı, taze artıkların kullanımı ile karşılaştırılmalıdır. Daha faydalı toprak etkileri, genellikle sadece taze kalıntılar altında döndürülerek daha az emekle tahakkuk eder; ayrıca organik maddenin yarısı kompostlamada kaybolduğu için aynı oranda uygulanan taze kalıntılar kompost kalıntılarının kaplayacağı alanın iki katını kaplayacaktır. Ticari gübrelerin pahalı, işçiliğin ucuz ve aletlerin basit olduğu alanlarda kompostlama ihtiyacı karşılar ve mantıklı bir uygulamadır.

    Diğer organik olmayan ortamlarda kullanılmasına rağmen, kanalizasyon arıtma işleminden kalan katı madde olan kanalizasyon çamuruna sertifikalı organik tarımda izin verilmez. Uygun işlendikten sonra çimlerde, parklarda ve golf sahalarında kullanılmak üzere gübre ve toprak düzenleyici olarak satılır. Arıtılmış kanalizasyonun bile zararlı bakteriler, virüsler, farmasötik kalıntılar ve ağır metaller barındırabileceğine dair endişeler olduğundan, tarımda insan biyokatılarının kullanımı tartışmalıdır.

    KİREÇLEME

    Toprak asitliğini azaltmak için kireçleme, yağışın topraktan kalsiyum ve magnezyumu süzdüğü ve böylece bir asit durumu oluşturduğu nemli alanlarda yaygın olarak uygulanır.

    Kalsiyum ve magnezyum, kireçleme malzemeleri tarafından sağlanan başlıca bitki besinleridir. Öğütülmüş kalker bu amaçla yaygın olarak kullanılmaktadır; aktif maddesi kalsiyum karbonat, asitliğini azaltmak için toprakla reaksiyona girer. Tipik kireçtaşları, özellikle dolomit, magnezyum karbonat da içerir, böylece bitkiye magnezyum da sağlar.

    Kireç, toprağın yüzey tabakası ile homojen bir şekilde karıştırılarak uygulanır. İlkbahar mahsulleri veya kışlık tahıllar için sürülmüş arazilerde veya daimi meralarda yılın herhangi bir zamanında uygulanabilir. Kireç genellikle özel olarak donatılmış ve özel operatörlere ait kamyonlar tarafından uygulanır.

     

    Feyza YALÇIN
    Kimyager

     

    KAYNAKLAR

    https://www.britannica.com/

  • PERMAKÜLTÜR

    Permakültür toprağı, kaynakları, insanları ve çevreyi karşılıklı yarar sağlayan sinerjiler aracılığıyla bütünleştirir, çeşitli doğal sistemlerde görülen atıksız, kapalı döngü sistemlerini taklit eder. Permakültür, kırsal ve kentsel bağlamlarda her ölçekte uygulanabilir bütünsel çözümleri araştırır ve uygular. Tarım, su hasadı ve hidroloji, enerji, doğal yapı, ormancılık, atık yönetimi, hayvan sistemleri, su ürünleri yetiştiriciliği, uygun teknoloji, ekonomi ve toplum gelişimini içeren çok disiplinli bir araç kutusudur.

    Başka bir deyişle, permakültür bütünsel, doğayla uyumlu yaşayan bir dünya görüşü ve bunun nasıl yapılacağına dair teknik bir yaklaşımdır.

    Permakültür (Bill Mollison tarafından türetilen kelime, kalıcı tarım ve kalıcı kültürün bir ifadesidir), doğal ekosistemlerin çeşitliliğine, istikrarına ve esnekliğine sahip tarımsal olarak üretken ekosistemlerin bilinçli tasarımı ve bakımıdır. Peyzaj ve insanların uyumlu bir şekilde bütünleşmesi – onların yiyecek, enerji, barınak ve diğer maddi ve maddi olmayan ihtiyaçlarını sürdürülebilir bir şekilde sağlamak-. Kalıcı tarım olmadan, istikrarlı bir sosyal düzen olasılığı yoktur.

    Permakültür tasarımı, kavramsal, materyal ve stratejik bileşenlerin, yaşamın tüm biçimlerine fayda sağlama işlevi gören bir modelde bir araya getirilmesi sistemidir.

    Permakültürün arkasındaki felsefe, doğaya karşı değil, onunla birlikte çalışmaktır; uzun süreli ve düşüncesiz eylemden ziyade uzun süreli ve düşünceli gözlem; sistemlerin tek bir getirisini istemek yerine tüm işlevleriyle bakmak ve sistemlerin kendi evrimlerini göstermelerine izin vermekdir.

    Permakültürün temeli faydalı tasarım olduğundan, diğer tüm etik eğitim ve becerilere eklenebilir ve tüm insan çabalarında yer alma potansiyeline sahiptir. Bununla birlikte, geniş peyzajda, permakültür halihazırda yerleşik alanlara ve tarım arazilerine yoğunlaşmaktadır. Bunların hemen hemen hepsinin ciddi bir rehabilitasyona ve yeniden düşünmeye ihtiyacı vardır.

    Becerilerimizi gıda tedariki ve yerleşimi entegre etmek, çatı alanlarımızdan su toplamak ve yakınına atıkları alan ve enerji sağlayan bir yakıt ormanı bölgesi yerleştirmek için kullanmanın kesin bir sonucu, dünyanın büyük bir bölümünü serbest bırakmak olacaktır. Bunlara, küresel sağlığın çok geniş anlamı dışında, asla “insanların yararına” olarak bakılmamalıdır.

    Ekili (tasarlanmış) bir ekosistem ile doğal bir sistem arasındaki gerçek fark, ekili ekolojideki türlerin (ve biyokütlenin) büyük çoğunluğunun insanların veya onların çiftlik hayvanlarının kullanımına yönelik olmasıdır. Biz toplam ilkel veya doğal türler topluluğunun yalnızca küçük bir parçasıyız ve verimlerinin yalnızca küçük bir kısmı doğrudan bizim için kullanılabilir. Ancak kendi bahçelerimizde, hemen hemen her bitki, insanlara doğrudan verim sağlamak veya desteklemek için seçilir. Ev tasarımı temel olarak insanların ihtiyaçlarıyla ilgilidir; dolayısıyla insan merkezlidir (antroposentrik).

    Bu, yerleşim tasarımı için geçerli bir amaçtır, ancak aynı zamanda vahşi doğanın korunması için doğa merkezli bir etiğe de ihtiyacımız var. Ancak açgözlülüğümüzü yönetmezsek ve ihtiyaçlarımızı mevcut yerleşimlerimizden sağlamazsak doğa için fazla bir şey yapamayız. Bu amaca ulaşabilirsek, tarımsal peyzajın çoğundan çekilebilir ve doğal sistemlerin gelişmesine izin verebiliriz.

    Doğadaki besinlerin ve enerjinin geri dönüşümü birçok türün bir işlevidir. Bahçelerimizde atıkları (kompost veya malç yoluyla) toprağa ve bitkilere geri vermek kendi sorumluluğumuzdadır. Bahçelerimizde aktif olarak toprak yaratırız, oysa doğada birçok başka tür bu işlevi yerine getirir. Evlerimizin çevresinde bahçe kullanımı için su yakalayabiliriz, ancak nehirlerin temiz su ile akmasını sağlamak, küresel atmosferi korumak ve gaz halindeki kirleticilerimizi hapsetmek için yoğunlaştırıcı yaprakları ve bulutları sağlamak için doğal ormanlık manzaralara güveniyoruz. Bu nedenle, antroposentrik insanlara bile, mevcut ormanların korunmasına çok dikkat etmeleri ve yardım etmeleri ve mevcut tüm türlerin korunmasına yardımcı olmaları ve onlara yaşayabilecekleri bir yer bırakmaları tavsiye edilir.

    Toprağı suistimal ettik ve ev bahçelerimize ve yerleşim yerlerimize göz kulak olsaydık asla rahatsız etmeyeceğimiz sistemleri çöpe attık. Doğal sistemler üzerine bir dizi etik belirtmemiz gerekiyorsa, şöyle olsun:

    • Çoğu türün hala dengede olduğu, kalan doğal ormanların daha fazla bozulmasına karşı amansız ve uzlaşmaz muhalefet;
    • Bozulmuş ve hasar görmüş doğal sistemlerin kararlı durumlara güçlü bir şekilde rehabilitasyonu;
    • Varlığımız için kullanabileceğimiz en az arazi üzerinde kendi kullanımımız için bitki sistemleri kurmak;
    • Nadir veya tehdit altındaki türler için bitki ve hayvan barınakları kurulması.

    Bir tasarım sistemi olarak permakültür, öncelikle yukarıdaki üçüncü ifadeyle ilgilenir, ancak sorumlu davranan tüm insanlar aslında birinci ve ikinci ifadelere dikkat ederler. Yerel olarak yaygın ve istilacı olmamaları koşuluyla, ihtiyaç duyduğumuz veya kendi yerleşim tasarımlarımızda kullanmak için bulabildiğimiz tüm türleri kullanmamız gerektiğine inanıyoruz.

     

    Feyza YALÇIN
    Sosyolog

     

    KAYNAKLAR
    permaculturenews.org
    modernfarmer.com