Demo

Kategori: Blog

  • OLEFİNLER

    Olefinler, plastikler, deterjanlar ve yapıştırıcılar dahil olmak üzere birçok ürün için yapı taşı malzemeleri olarak kullanılır.

    Etilen, dünya çapında üretilen en büyük hacimli organik kimyasaldır ve kimya endüstrisi için temel bir yapı taşıdır. Etilen, ticari olarak petrol ve doğal gaz hammaddelerinden, molekülleri parçalamak için ısı ve basıncın kullanıldığı bir arıtma işlemi olan termal parçalama ile üretilir. Etilen ayrıca çevrede doğal olarak bulunur ve her türden bitki tarafından üretilir. Orman yangınları, sigara dumanı ve fosil yakıtların eksik yanması da etilen oluşturur.

    Propen veya metil etilen olarak da bilinen propilen , hafif petrol benzeri bir kokuya sahip renksiz bir gazdır. Propilen öncelikle, gıda ambalaj ürünleri ve filmler , sıkılabilir şişeler ve reçeteli şişeler dahil olmak üzere çeşitli tüketici ürünü uygulamalarında kullanılan bir plastik reçine olan polipropilen yapmak için kullanılır. Propilen ayrıca propilen oksit, akrilonitril, kümen , butraldehit ve akrilik asit gibi kimyasalların üretiminde önemli bir yapı taşı kimyasalıdır. Küçük miktarlarda propilen, bitkiler tarafından ve organik madde yandığında doğal olarak yayılır. Sigara dumanı ve otomobil egzozu da propilen içerir.

    1,3-Bütadien, hafif benzin kokusu olan renksiz bir gazdır. Lastikler, sentetik çim, halı altlıkları, eldivenler ve dalış kıyafetleri dahil olmak üzere birçok tüketim ürünü ve malzemesi, stiren-bütadien kauçuk, polibütadien kauçuk ve neopren kullanılarak üretilen sentetik elastomerler, lateksler ve plastiklerden yapılır.

    Etilen, propilen ve bütadien gibi olefinler, bir dizi tüketici ve endüstriyel ürün oluşturmaya yardımcı olan diğer kimyasalları üretmek için kullanılan yapı taşı kimyasallarıdır. Bu kimyasallar üretim sürecinde reaksiyona girdiğinden, tüketici ürünlerinde bu olefinlerin monomer formlarına maruz kalma genellikle düşüktür.

    Yeterince yüksek konsantrasyonlarda, etilen oldukça yanıcı, uçucu bir gazdır. Etilen kolayca tutuşabilir ve bu kimyasalı içeren kaplar, uzun süre ateşe veya yoğun ısıya maruz kalırsa kırılabilir.

    Mesleki ortamlarda, Amerikan Devlet Endüstriyel Hijyenistleri Konferansı (ACGIH), işçi maruziyeti için milyonda 200 parçalık 8 saatlik bir eşik sınır değeri (TLV) belirlemiştir. TLV’ ler kimyasal maddelerin havadaki konsantrasyonlarını ifade eder ve neredeyse tüm çalışanların çalışma ömürleri boyunca olumsuz etkiler olmaksızın her gün tekrar tekrar maruz kalabileceğine inanılan koşulları temsil eder. Milyonda 200 parça (ppm) veya daha düşük seviyelerde, ACGIH etilenin insanlar için kanserojen olarak sınıflandırılmadığını belirtir.

    Şehir havasındaki etilenin büyük bir kısmı otomobil emisyonlarından kaynaklanmaktadır. Ortam etileninin endüstriyel katkıları temel olarak bacalardan, alevlerden ve boru bağlantılarındaki sızıntılardan kaynaklanan emisyonlardan kaynaklanmaktadır. Etilen ayrıca mikroplar, bitkiler ve memeliler tarafından doğal olarak havaya salınabilir. Laboratuvar hayvan çalışmaları, etilenin nispeten toksik olmadığını göstermektedir. Bununla birlikte, yüksek konsantrasyonlarda etilen, oksijen konsantrasyonlarını düşürebilir ve boğucu olarak hareket edebilir.

    Propilen son derece yanıcıdır ve Kimyasalların Küresel Uyumlaştırılmış Sınıflandırma ve Etiketleme Sistemi tarafından son derece yanıcı bir gaz olarak sınıflandırılır. Propilen gazı boğulmaya neden olabilir ve sıvı halde  cilt ile teması halinde donmalara neden olabilir. ACGIH, propilen için 8 saatlik bir süre boyunca çalışanların maruz kalması için ortalama 500 ppm’ lik bir TLV belirlemiştir . 

    Proses kaplarını etiketlemek ve işyeri ortamlarında propilen ile etkileşime giren çalışanlara tehlike eğitimi sağlamak da önemlidir. Çalışanları propilene maruz kalmaktan korumaya yardımcı olacak ek güvenlik uygulamaları arasında aşağıdaki kişisel koruyucu ekipmanların kullanılması yer alır:

    • Neopren gibi kimyasalların geçiremeyeceği malzemeden yapılmış eldivenler ve giysiler;
    • Havalandırmasız, darbeye dayanıklı gözlükler veya yüz siperleri; ve
    • Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsü (NIOSH) tarafından onaylanmış hava solunum cihazları.

    1,3-bütadien maruziyetinin birincil yolu solumadır ve esas olarak kauçuk ve lateks üretimi, petrol arıtma ve su arıtma gibi endüstrilerdeki işyeri ortamlarında meydana gelir.

    Mesleki Güvenlik ve Sağlık İdaresi, işyerlerinin potansiyel olarak zararlı 1,3-bütadien seviyelerine maruz kalmayı azaltmak için uygun havalandırma konusundaki düzenlemelerini takip etmelerini şart koşar ve 1,3-bütadien maruziyet standartları,  sağlık etkisi ve değerlendirme ve değerlendirme araçları hakkında bilgi sağlamıştır. maruziyeti azaltmak. Amerikan Kimya Konseyi Olefinler Paneli ayrıca 1,3-bütadien hakkında Ürün Yönetim Rehberi yayınlamıştır. ACGIH standardı, bir işverenin, hiçbir çalışanın, sekiz saatlik zaman ağırlıklı ortalama olarak ölçülen bir milyon parça hava (ppm) başına bir parça bütadien’ den fazla havada bulunan 1,3-bütadien konsantrasyonuna maruz kalmamasını sağlamasıdır.

    Tüketici maruziyeti açısından, 1,3-bütadien içeren lastikler ve ufalanmış kauçuk, oyun alanı yüzeyleri yapmak için kullanılabilirken, EPA’ dan bir rapor, bu uygulama yoluyla 1,3-bütadiene maruz kalmanın sınırlı olduğunu göstermektedir. Tüketicilerin yüksek konsantrasyonlarda 1,3-bütadiene maruz kalması nadirdir ve tütün dumanından kaçınılarak daha da azaltılabilir.

     

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

     

    KAYNAKLAR:

    https://www.mckinsey.com/

    https://www.sciencedirect.com/

  • SULARDA SERBEST KLOR, BAKİYE KLOR, BAĞLI KLORUN YERİ

    Klor (Cl), atom numarası 17 olan diatomik bir elementtir ve periyodik tabloda halojenler sınıfında yer alır. Aşağıdaki görselde görüldüğü üzere Cl’nin dış katmanında 7 elektron vardır ve tek başına kararsız yapıdadır. Doğaları gereği daha kararlı yapıda olma başka bir deyişle soygaz konfigürasyonunu elde etme eğilimindedirler bu nedenle de iki klor atomu elektronlarını ortaklaşa kullanarak kararlı yapıya ulaşırlar ve Cl2  olarak varlıklarını sürdürürler. Ayrıca oda koşullarında gaz halinde bulundukları için “klor gazı” yerine doğrudan “klor” ismi de kullanılmaktadır.

     

     

     

     

     

     

    Klor doğada element olarak bulunmaz, bileşikler halinde bulunur. Sofra tuzu olarak da bildiğimiz sodyum klorür en yaygın bileşiğidir ve halit, karnalit gibi minerallerin yapısında da klor bulunur. Sodyum Klorürün (NaCl) elektrolizinden her yıl 40 milyon ton klor gazı üretilir.

    Klor (Cl2) ve klorür (Cl) birbirine karıştırılmamalıdır. Klor bir elementi ifade ederken klorür negatif yüklü bir iyonu ifade eder. Örneğin NaCl’deki klor, klorür formundadır.

    Serbest klor, bağlı klor terimlerini kavrayabilmek için kısaca suların klorlanmasına göz atmamız gerekmektedir. Su kaynaklarının ve kirli suların klorlanmasındaki temel amaç hastalık üreten mikroorganizmaları etkisiz hale getirmek veya yok etmektir. Klor gazı dezenfeksiyon işlemlerinde yaygın olarak kullanılır. Bu işlem sodyum hipoklorit (NaClO) ve kalsiyum hipoklorit (Ca(ClO)2 ) gibi belli başlı klor bileşikleri ile de yürütülebilir.  Ek olarak, günlük hayatta temizlik amaçlı kullandığımız çamaşır suyu düşük konsantrasyonlu sodyum hipoklorittir.
    Temelde su ile girilen tepkimede Hipokloröz Asit (HOCl) oluşur.

    • Cl2 + H2O ® HOCl + HCl
    • NaClO + H2O ® HOCl +NaOH
    • Ca(ClO)2 + 2 H2O ® 2 HOCl + Ca(OH)2

    Mevcut pH’a göre de aşağıdaki tersinir ayrışma gerçekleşir:

    HOCl ⇌ H+ + OCl

    Burada esasen dezenfeksiyon görevini yerine getiren “HOCl” veya “OCl” hipoklorit iyonudur. Klorür (Cl) iyonu ile de karıştırılmamalıdır.

    Klorun ve klor bileşiklerinin su ile çok hızlı reaksiyon vermesi nedeniyle “serbest klor” kavramı pratikte klorü değil hipokloröz asidi (HOCl) karşılamaktadır. Yani toparlayacak olursak klorlama işlemiyle oluşan hipokloröz asit (HOCl) ve hipoklorit iyonlarının (OCl-) konsantrasyonuna “serbest klor” adı verilir. Suda bulunan amonyak, azot veya azotlu bileşiklerle (kloraminler) birleşen klora ise “bağlı klor” denir. Bu iki türün tamamı da toplam klor olarak ifade edilir. Hem serbest hem de bağlı klor aynı anda mevcut olabilir.

    Klorlama sonucunda serbest klorun tamamı tüketilmeyebilir. Klorun su ile temas süresi sonucunda suda kalan serbest klor konsantrasyonu bakiye klor olarak tanımlanır.

    Sularda  kalıcı  dezenfeksiyonu  tespit  edebilmek  için,  dezenfeksiyon  işleminden  sonra  kalan  bağlı  veya  serbest  klorun  miktarını  belirlemek  önemlidir.

     

    Melisa ÇELEBİ
    Kimyager

     

    KAYNAKLAR

    https://www.sciencehistory.org/distillations/a-brief-history-of-chemical-war

    https://www.rsc.org/periodic-table/element/17/chlorine

    https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/08/20150826-21.htm

    ELEMENTARY HANDBOOK OF WATER DISINFECTION by F.H.H. Carlsson

  • COP26

    COP26 Nedir?

    COP, dilimize Taraflar Konferansı olarak çevirebileceğimiz Conference of Parties’ in kısaltması olup 1994 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) bünyesindeki taraf ülkelerin katılımıyla gerçekleştirilen iklim değişikliği ve bununla nasıl mücadele edilebileceğinin masaya yatırıldığı küresel bir zirvedir.

    26.COP zirvesi 31 Ekim-12 Kasım 2021 tarihleri arasında İskoçya’ nın Glasgow kentinde gerçekleştirilmiştir.

    Neler Gündeme Geldi?

    COP26’ da gündeme gelen konuları ise genel hatlarıyla şu şekilde sıralayabiliriz:

    Emisyon 

    Ülkelerin, iklim değişikliğine neden olan bir sera gazı olan, karbondioksit (CO2) emisyonlarını daha fazla azaltma sözü vermek üzere gelecek yıl bir araya gelmeleri kararlaştırıldı.

    Burada esasen Paris Anlaşmasının temelinde olan küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmak, mümkünse 1,5 derecenin altında tutma hedefi yinelenmiştir.

    2010 ve 2020 yıllarında ülkelerin CO2 Emisyonları

    Kömür

    İlk kez bir COP zirvesinde, yıllık CO2 emisyonunun %40′ ına neden olan kömür kullanımını azaltmaya yönelik direkt bir plan gündeme geldi. Ancak Çin ve Hindistan, kömür enerjisi kullanımını “aşamalı olarak kaldırılması” nı kabul etmeyerek “aşamalı azaltma” ya gidilmesini önerdi ve bu doğrultuda mutabakata varıldı.

    Gelişmekte Olan Ülkeler

    Yoksul ülkelerin iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmalarına ve temiz enerjiye geçiş yapmalarına yardımcı olmak için bütçenin önemli ölçüde arttırılması sözü verildi.

    Fosil Yakıt Sübvansiyonları*

    Dünya liderleri; kömür, petrol veya doğal gaz fiyatını yapay olarak düşüren sübvansiyonları aşamalı olarak iptal etmeyi kabul etti. Ancak kesin tarihler belirlenmedi.

    Ağaçlar

    Dünya ormanlarının yaklaşık %85′ ine sahip 100’den fazla ülkeden lider, 2030 yılına kadar ormansızlaşmayı durdurmaya dair söz verdi. Ağaçlar, büyük miktarlarda CO2 emdiği için hayati olarak görülüyor.

    Metan

    Metan, sera gazlarını oluşturan ana gazlardan biridir ve karbon dioksite kıyasla ısıyı hapsetme potansiyeli çok daha yüksektir. 2030 yılına kadar metan emisyonunun % 30′ unu azaltma planı 100′ den fazla ülke tarafından kabul edildi. Ancak dünyanın metan gazı salımından sorumlu ülkelerinin başında gelen Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkeler bu konuda katılım göstermediler. İlerleyen zamanda anlaşmaya dahil olacakları umulmaktadır.

    COP26’ da gerçekleşen müzakereler sonucunda Glasgow İklim Paktı (Glasgow Climate Pact) dünya kamuoyu ile paylaşılmıştır. Yakın geçmişe göz attığımızda, COP21’ de kabul edilen Paris Anlaşmasında belirlenen hedeflere ulaşılma konusunda tatmin edici yollar katedilemedi.  Buna istinaden Glaslow İklim Paktında, Paris Anlaşmasını daha işlevsel hale getirmek için kararlar alındığı yorumunu yaparak Paris Anlaşması’nın hala büyük bir önem taşıdığının altını çizebiliriz.

     

     

    Melisa ÇELEBİ

    Kimyager

     

    KAYNAK

    *karşılıksız devlet desteği

    https://www.bbc.com/news/science-environment-56901261

    https://ukcop26.org/the-conference/cop26-outcomes/

    https://www.statista.com/statistics/270499/co2-emissions-in-selected-countries/

  • KİRLETİCİ SALIM VE TAŞIMA

    Kirleticilerin salım ve taşıma kaydının oluşturulmasına yönelik usul ve esasları düzenlemek adına Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yeni bir yönetmelik yayımlandı; ‘KİRLETİCİ SALIM VE TAŞIMA KAYDI YÖNETMELİĞİ’.

    Bu Yönetmeliğin temel amacı, çevrenin korunması ile yayılı kaynaklar ve sanayi kaynaklı çevre kirliliğinin azaltılmasıdır.

    Salım; insan faaliyeti sonucunda; dökülme, yayılma, boşaltma, enjekte etme, bertaraf etme, atma ile atık su arıtımıyla sonuçlanmayan kanalizasyon sistemleri üzerinden salım dahil olmak üzere; kasıtlı veya kazara, rutin veya rutin olmayan şekilde olup olmadığına bakılmaksızın kirleticilerin çevreye bırakılması demektir.  Taşıma ise atıkların geri kazanım veya bertaraf edilmesi için ya da atıksudaki kirleticilerin atıksu arıtma tesisinde arıtılması için tesis sınırları dışına çıkarılması demektir.

    Yönetmelik, Ek-1’de belirtilen faaliyetlerden herhangi birinin gerçekleştirildiği tesisleri; bilginin mevcut ve kullanılabilir olması durumunda yayılı kaynaklardan salımlara ilişkin bilgiyi kapsar. Askeri tesisler, araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile yeni ürün ve süreçlerin test edilmesi için kullanılan işletmeler veya işletme bölümleri ile nükleer tesisler ise bu yönetmeliğin kapsamı dışındadır.

    Bu Yönetmeliğin Ek-1’inde listelenen faaliyetlerden biri ya da birkaçını yürütmekte olan her bir tesisin işletmecisi;

    – Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette olan tesisler için Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin ardından 6 ay içerisinde,

    – Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra kurulan tesisler için söz konusu tesise ilişkin iznin alındığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde veya

    – Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşecek olan kapasite veya faaliyet değişikliği sonucunda KSTK (Çevresel konularda karar verme süreçlerine halkın katılımını kolaylaştırmak ve çevre kirliliğini önlemeye ve azaltmaya katkı sağlamak amacıyla oluşturulan, halkın erişimine açık ve elektronik bir veri tabanı olan Kirletici Salım ve Taşıma Kaydı) raporlaması yükümlülüğü oluşan tesisler için değişikliğin gerçekleştiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde,

    Bakanlık KSTK sistemine kayıt olur. KSTK sistemine kayıt olmak için tesis, Bu Yönetmeliğin Ek-2’sinde belirtilen bilgileri Bakanlığın belirleyeceği şekilde sunar.

    Tesisin KSTK kayıt bilgilerinin veya işletmecisinin değişmesi veya tesiste KSTK raporlama zorunluluğunu etkileyebilecek herhangi bir değişiklik meydana gelmesi durumunda; işletmeci değişikliğin gerçekleştiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde Bakanlığı KSTK kaydında değişiklik yapılmak üzere yazılı olarak bilgilendirir. Bu bilginin alınmasından sonraki 30 gün içerisinde Bakanlık KSTK’ yı günceller.

    Tesisin faaliyetine son vermesi durumunda işletmeci faaliyetin sona erdiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde Bakanlığı yazılı olarak bilgilendirir. Bunun ardından sonraki 30 gün içerisinde Bakanlık KSTK’ yı günceller.

    Bu Yönetmeliğin Ek-1’inde belirtilen faaliyetlerden biri veya daha fazlasında ilgili kapasite eşiklerinin üzerindeki her bir tesisin işletmecisi, aşağıda sıralananlara dair bilginin ölçüme, hesaplamaya veya tahmine dayalı olduğunu da belirterek;

    – Bu Yönetmeliğin Ek-3’ünde belirtilen kirleticilerin havaya, suya ve toprağa salım miktarlarını,

    – Arazi ıslahı (Atık Yönetimi Yönetmeliği’ nin Ek 2/A’sında tanımlandığı haliyle D2 atık bertarafı işlemi) ve derine enjeksiyon (Atık Yönetimi Yönetmeliğinin Ek 2/A’sında tanımlandığı haliyle D3 atık bertarafı işlemi) ile ilgili bertaraf etme faaliyetleri hariç olmak üzere; yıllık toplam miktarı 2 tonu aşan tehlikeli atıkların ve yıllık toplam miktarı 2000 tonu aşan tehlikesiz atıkların geri kazanım veya bertaraf için tesis dışına taşınması durumunda; geri kazanım için “R” ve bertaraf için “D” ile belirtilecek şekilde, taşınan tehlikeli ve tehlikesiz atığın toplam miktarlarını ve tehlikeli atıkların sınırlar ötesi hareketleri için geri kazanım veya bertaraf firmasının adı ve adresi ile geri kazanım veya bertaraf etme işleminin yapıldığı yeri,

    – Kanalizasyon sistemleri aracılığı ile yapılan taşımalar dahil olmak üzere; atıksu arıtımı için tesis dışına taşınan atıksudaki bu Yönetmeliğin Ek-3’ünde anılan kirleticilerin miktarları ile ilgili atıksu arıtma tesisinin adı, adresi ve bulunduğu nehir havzasını,

    Bakanlığa yıllık olarak raporlar.

    Kayıt Tutma Yükümlülüğü

    İşletmeci, rapor edilen bilgilerin elde edildiği verilerin kayıtlarını ve 11 inci maddenin yedinci fıkrasında belirtilen bilgileri ilgili raporlama yılının sonundan itibaren beş yıl boyunca, Bakanlık ve valilik tarafından gerektiğinde incelenebilmeleri için muhafaza eder. Bu kayıtlar ayrıca verilerin toplanması için kullanılan yöntemi de içerir.

    Gizlilik

    İşletmeci herhangi bir bilginin halka açık KSTK sisteminin dışında bırakılmasını istediği takdirde, ilgili bilgiyi ve gizlilik talebinin nedenlerini belirtmek suretiyle Bakanlığa gizlilik talebinde bulunur. Bakanlık, 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca her türlü gizlilik talebini karara bağlar. Bilginin, 4982 sayılı Kanun uyarınca veya 6698 sayılı Kanun uyarınca gizli tutulduğu durumlarda Bakanlık, gizlilik talebinde bulunan her bir tesis için gizli tutulan bilgi türünü ve bilginin gizli tutulma nedenini ayrı ayrı belirtir.

    Raporlama, Doğrulama ve Onay İçin Son Tarihler

    Her bir raporlama yılına ait bilgilerin işletmeci tarafından raporlanması için son tarih bir sonraki yılın 31 Mart günüdür. Her bir raporlama yılına ait bilgilerin valilik tarafından doğrulanması için son tarih bir sonraki yılın 30 Haziran günüdür.  Her bir raporlama yılına ait bilgilerin Bakanlık tarafından onaylanması için son tarih bir sonraki yılın 30 Eylül günüdür.

             Halkın Erişimine Açık KSTK’nın İçeriği, Tasarımı ve Yapısı

    KSTK’nın;

    1. a) İşletmeci tarafından bildirilmesi gereken kirletici salımlarından, havaya salımı bu Yönetmeliğin Ek-3’ü Sütun 1a’da belirtilen eşik değerleri aşanlarına,
    2. b) İşletmeci tarafından bildirilmesi gereken kirletici salımlarından, suya salımı bu Yönetmeliğin Ek-3’ü Sütun 1b’de belirtilen eşik değerleri aşanlarına,
    3. c) İşletmeci tarafından bildirilmesi gereken kirletici salımlarından, toprağa salımı bu Yönetmeliğin Ek-3’ü Sütun 1c’de belirtilen eşik değerleri aşanlarına,

    ç) İşletmeci tarafından bildirilmesi gereken yıllık toplam miktarı 2 tonu aşan tehlikeli atıkların miktarlarına,

    1. d) İşletmeci tarafından bildirilmesi gereken yıllık toplam miktarı 2000 tonu aşan tehlikesiz atıkların miktarlarına,
    2. e) İşletmeci tarafından bildirilmesi gereken tesis dışına taşınan atıksu kirleticilerinin bu Yönetmeliğin Ek-3’ü Sütun 1b’de belirtilen eşik değerleri aşanlarına,
    3. f) Bilginin mevcut olduğu durumlarda 18 inci maddede atıfta bulunulan yayılı kaynaklardan kaynaklanan kirletici salımlarına,
    4. g) Halkın erişimine sunulan KSTK’nın tasarımı ve yapısına,

    ilişkin bilgileri halkın erişimine açıktır.

    Yayılı kaynak; toprak, hava ve su ortamlarına salınan ve birleştiğinde bu ortamlara etkisi önemli olabilecek kirleticiler için her bir münferit kaynaktan rapor toplamanın uygulamada imkânsız olduğu çok sayıdaki küçük veya dağınık halde bulunan kaynaklardır.

    Salımlar ve taşımaların sorgulanabilmesi ve tespit edilebilmesi amacıyla Bakanlık;

    1. a) Tesis ve varsa tesis ana şirketine dair bilgiler ile ilgili nehir havzası dâhil olmak üzere tesisin coğrafi konumuna,
    2. b) Tesisin faaliyetine,
    3. c) Duruma göre kirleticilere veya atıklara,

    ç) Kirleticinin salındığı hava, su ve toprak gibi tüm çevresel ortama,

    1. d) Duruma göre atıkların tesis dışına taşınmasına ve bunların gittiği yerlere,
    2. e) Atıksudaki kirleticilerin tesis dışına taşınmasına,
    3. f) Yayılı kaynaklara,

    ilişkin olarak hem veriyi hem de toplulaştırılmış veriyi halkın erişimine sunarak KSTK’yı yayınlar.

    KSTK, normal işletme koşulları altında bilginin devamlı ve hazır bir şekilde internet üzerinden veya diğer elektronik araçlar aracılığıyla erişilebilir olmasını sağlamak amacıyla halkın erişimine azami derecede kolaylık tanımak üzere tasarlanır. KSTK tasarımı, gelecekte geliştirilme ihtimalini göz önünde bulundurarak en az son on raporlama yılını kapsayacak şekilde önceki raporlama yıllarında bildirilen bütün verileri içerir.

             Yayılı Kaynaklardan Salımlar

    Bakanlık, yayılı kaynaklardan salımlara ilişkin bilgiyi, bu türden bilginin mevcut olduğu durumlarda, KSTK’nın belirli bir bölümüne dahil eder. Birinci fıkrada belirtilen bilgiler, kullanıcıların yeterli bir coğrafi ayrıma göre yayılı kaynaklardan gelen kirletici salımlarını sorgulamalarına ve tespit etmelerine imkan verecek şekilde düzenlenir ve verinin elde edilmesi için kullanılan metoda ilişkin bilgileri de içerir. Bakanlık, KSTK’da yayılı kaynaklardan salımlara ilişkin hiçbir veri olmadığı durumlarda, uluslararası geçerli metotlar kullanarak ilgili kirleticilerin bir veya birden fazla yayılı kaynaktan salımının izlenmesini başlatmak için tedbirler alır.

             KSTK Verisinin Kalite Güvencesi, Değerlendirmesi, Doğrulanması ve Onayı

    Bu Yönetmeliğin dördüncü bölümünde belirlenen raporlama gerekliliklerine tabi olan tesisin işletmecisi, raporlanan bilgilerin kalitesini temin etmekle sorumludur. Bakanlık ise  tesislerin işletmecilerinin sağladığı verilerin kalitesini tutarlı, eksiksiz ve güvenilir olmaları açısından değerlendirir.

    Veri doğrulama ve onay sürecinin aşamaları

    İşletmeciden yıllık raporun alınması üzerine, valilik yıllık raporda sunulan bilgilerin geçerliliğini denetlemek için gerekli kontrolleri yapar. Sunulan bilginin eksik olması ya da hatalı görünmesi halinde, valilik sorunlu hususlar hakkında işletmeciyi bilgilendirir ve işletmeciden bilgileri, belirleyeceği süre içerisinde, tamamlayıp düzeltmesini ister. İşletmeci tarafından düzeltilen rapor valilik tarafından ikinci kontrole tabi tutulur, raporun uygun olması durumunda valilik raporu doğrular, yine uygun olmaması durumunda işletmeciyi bilgilendirir ve işletmeciden bilgileri, belirleyeceği süre içerisinde, tamamlayıp düzeltmesini ister. İşletmeciden alınan yıllık raporun valilikçe üçüncü kez reddedilmesi durumunda, valilik sorunlu hususların belirtildiği bir ret raporu hazırlar ve raporu Bakanlığa iletir, bir nüshasını da işletmeciye gönderir. Valilik yıllık raporu doğruladığında Bakanlığa da bilgi verir. Bakanlık, valilik tarafından doğrulanmış yıllık raporu teslim aldığında, yıllık raporu onaylamak için tüm uygun kontrolleri yapar.  Doğrulanmış bir yıllık rapordaki bilginin eksik olması ya da hatalı görünmesi halinde, Bakanlık sorunlu hususlar hakkında valiliği bilgilendirir; ayrıca valiliğin işletmeciden bilgileri, belirleyeceği süre içerisinde, tamamlamasını ve düzeltmesini talep etmesini ister.

    Bakanlığın doğrulanmış bir yıllık raporu ikinci kez onaylamaması halinde, Bakanlık doğrudan işletmeci ile temasa geçer ve işletmeciden bilgileri, belirleyeceği süre içerisinde, tamamlayıp düzeltmesini ister ve konuya ilişkin valiliği bilgilendirir. Bakanlığın valilikten bir ret raporu alması halinde, Bakanlık doğrudan işletmeci ile temasa geçer ve işletmeciden bilgileri, belirleyeceği süre içerisinde, tamamlayıp düzeltmesini ister ve konuya ilişkin valiliği bilgilendirir. Bakanlık yıllık raporu onayladığında işletmeciye bilgi verir ve konuya ilişkin valiliği bilgilendirir. Bakanlığın onaylamış olduğu yıllık raporda yer alan bilgilerin doğru olmayabileceğinin anlaşılması halinde, Bakanlık doğrudan işletmeci ile temasa geçip konu ile ilgili açıklama talep eder ve gerekli olduğunda işletmeciden bilgileri, belirleyeceği süre içerisinde, düzeltmesini ve yıllık raporu Bakanlığa yeniden sunmasını ister. İşletmecinin yıllık raporda yer alan bilgileri tamamlaması veya düzeltmesi için valiliğin veya Bakanlığın belirleyeceği süre 3 iş gününden az, 3 aydan fazla olamaz.

             Bilgilere Erişim

    2872 sayılı Kanun ve 4982 sayılı Kanun uyarınca Bakanlık, KSTK’ yı hiçbir ücret talep etmeden internet aracılığıyla yayarak halka açar. KSTK’ya ilişkin bilgilere halkın doğrudan elektronik araçlarla kolayca erişemediği ve talep ettiği durumda, Bakanlık tarafından bilgi halka sunulur. Birbirini takip eden her bir raporlama yılı için raporlama yılının bitiminden 12 ay sonra KSTK bilgileri halka açık hale getirilecektir.

    Halkın Katılımı ve Yargıya Erişim

    Bakanlık, KSTK’nın işleyişine ilişkin her türlü yorumu, bilgiyi, analizi veya görüşleri sunmak üzere halka imkan tanır. Bakanlık, gerektiğinde, halkın sunduğu görüşleri KSTK’nın iyileştirilmesi için değerlendirir ve bu değerlendirmenin sonucu hakkında halkı bilgilendirir. Halkın çevresel bilgiye erişimine ilişkin konularda yargıya erişim, 4982 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca garanti altına alınır.

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

    KAYNAK

    https://www.resmigazete.gov.tr/

  • GIDA SEKTÖRÜNDE KULLANILAN MIKNATIS TÜRLERİ

    Gıda sektöründe kullanılan mıknatıslar tüm süreç boyunca gıdaların sağlıklı, hijyenik ve kalite standartlarına uygun şekilde üretilmesinde çok önemli bir rol oynadıkları için kullanım amacına uygun olacak şekilde çeşitli tür ve boyutlarda olabilmektedir. Mıknatısın tür ve boyutuna göre belli bir çekim performansı vardır. Bu performans çeşitli darbe, sıcaklık değişimleri, korozyon gibi sebeplerle güç azalması yaşayabilir ve verimli çalışamaz hale geldiği fark edilmeyebilir. Bu yüzden de mıknatısların performanslarının belirli periyotlarla kontrol ettirilmesi gerekir. Bu kontrol işlemleri Gauss ölçümleri adı altında akredite kuruluşlarca yapılmalı ve raporlanmalıdır.

    Manyetik Izgaralar 

    Manyetik ızgara şeklindeki mıknatıslar, un ve pirinç gibi taneli veya tozlu bir yapıya sahip gıdalarda bulunabilecek her türlü metal partikülü arıtmak için kullanılır. Dolayısıyla bu manyetik ızgaralar, üretim zincirinin farklı bölümlerine yerleştirilebilir ancak genellikle boru, kanal veya bunker girişinde bulunur.

    Manyetik Filtreler 

    Izgaralar gibi, manyetik filtreler de çok benzer bir kullanıma sahiptir, çünkü amaçları bir kanalın çıkışında olabilecek manyetik safsızlıkları filtrelemektir.

    Manyetik Variller

    Manyetik variller yada manyetik tamburlar; gıda işleme veya paketleme ile ilgili farklı makineleri korumaktan her zaman sorumludur.

    Özel PEF Plakası

    Bu tip özel mıknatıs gıda sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. Farklı ürünlerde daha iyi etki göstermesi için genellikle bir konveyör bant üzerine veya eğimli kanallar üzerine yerleştirilir. Ek olarak, bu cihaz, büyük bir güçlü manyetik alan üreten büyük ferrit mıknatıslarla yapılmıştır. Bu özel PEF plakaları her şeyden önce değirmenlerin ve her türlü makinenin korunmasında kullanılmaktadır.

    .

    Manyetik Silindirler

    Manyetik silindirler, çok karakteristik bir şekle sahip olduğu için gıda endüstrisinde belki de en iyi bilinen mıknatıs türüdür. Manyetik silindirler genellikle üretim hatlarında bulunur ve bu hatlarda dolaşabilecek demir parçacıklarını gidermeyi amaçlar.

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

    KAYNAKLAR

    https://imamagnets.com/

  • SOĞUK STRESİ

    Aşırı soğuğa maruz kalan veya soğuk ortamlarda çalışan işçiler soğuk stresi riski altında olabilir. Aşırı soğuk hava, barınağı olmayanlar, açık hava çalışanları ve kötü yalıtılmış veya ısısı olmayan bir alanda çalışanlar gibi hassas kişilerde sağlıkla ilgili acil durumlara yol açabilecek tehlikeli bir durumdur. Soğuk stresini neyin oluşturduğu ve etkileri ülkenin farklı bölgelerinde değişiklik gösterebilir. Kış havasına nispeten alışık olmayan bölgelerde, donma noktasına yakın sıcaklıklar, soğuk stresi için faktörler olarak kabul edilir. Sıcaklıklar kesinlikle normalin altına düştüğünde ve rüzgar hızı arttıkça, ısı vücudunuzu daha hızlı terk edebilir. Hava koşullarına bağlı bu koşullar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

    Hipotermi: Belirtileri ve Tedavisi

    Soğuk derecelere maruz kaldığında, vücudunuz üretebileceğinden daha hızlı ısı kaybetmeye başlar. Soğuğa uzun süre maruz kalmak, sonunda vücudunuzun depolanmış enerjisini tüketecektir. Sonuç hipotermi veya anormal derecede düşük vücut ısısıdır. Çok düşük vücut ısısı beyni etkiler ve kurbanı net bir şekilde düşünemez veya iyi hareket edemez hale getirir. Bu, hipotermiyi özellikle tehlikeli hale getirir, çünkü bir kişi bunun olduğunu bilmeyebilir ve bu konuda hiçbir şey yapamayabilir.

    Erken Belirtiler

    • Titreme – ısı üretmeye çalışmak
    • Tükenmişlik
    • Koordinasyon kaybı
    • Karışıklık ve oryantasyon bozukluğu

    Geç Belirtiler

    • Titreme yok
    • Mavi cilt
    • İrileşmiş gözbebekleri
    • Yavaşlamış nabız ve solunum
    • Bilinç kaybı
    • Kardiyak disfonksiyon, kalp durması (“düz çizgi”) (acil serviste tıp uzmanları tarafından belirlenir)
    • Beyin – İzoelektrik EEG (“düz çizgi”) (acil serviste tıp uzmanları tarafından belirlenir).

    KKD Soğuk Stresine Karşı Korumaya Yardımcı Olabilir mi?

    KKD, mesleki ortamlarda bulunan belirli dış tehlikelere karşı koruma sağlamak için giyilir. Bununla birlikte, bazı KKD’ ler, diğer koruyucu özelliklerine ek olarak, doğası gereği oldukça yalıtkandır. Bu nedenle, KKD kuru kalırsa, mümkün olduğunda yalıtkan KKD giymek soğuk ortamlarda koruyucu olabilir. Soğuğa karşı koruyucu KKD’ nin bazı örnekleri şunlardır:

    • Yalıtımlı tulumlar, sığınak teçhizatı ve ceketler
    • Yalıtımlı su geçirmez iş botları ve eldivenler
    • Yalıtımlı başlıklar, yüz parçaları ve gözlükler

    Not: Bazı KKD’ ler aynı anda hem soğuk hem de sıcak yaralanmalarına karşı duyarlılığı artırabilir: Bazı KKD’ ler çok sıkıdır (eldiven, yüz maskesi), bu nedenle soğuk ısırması gelişme şansını artırır. Ayrıca, ağır işler yapılırken giyilen yüksek yalıtımlı KKD, terlemeye neden olabilecek sıcak bir mikro iklime neden olur. Fiziksel aktivite durduğunda, ter buharlaşmaya başlar ve bu da soğuk stresine katkıda bulunabilecek daha fazla soğumaya neden olur.

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

    KAYNAK

    https://www.cdc.gov/

  • 1,4-DİOKSAN VE MARUZİYETİ

    1,4-Dioksan birçok endüstride kullanılmaktadır. Endüstriyel bir çözücü, bir laboratuvar reaktifi olarak ve diğer kimyasalların üretiminde kullanılır. Suda kolayca çözünen berrak bir sıvıdır. Öncelikle kimyasalların üretiminde çözücü olarak ve laboratuvar reaktifi olarak kullanılır. Kozmetiklerde, deterjanlarda ve şampuanlarda kullanılan bazı kimyasalların eser miktarda kirleticisidir. Bununla birlikte, üreticiler artık bu kimyasallar evde kullanılan ürünlere dönüştürülmeden önce bu kimyasallardan 1,4-dioksanı düşük seviyelere indirmektedir.

    1,4-dioksana maruz kalma riski taşıyan bazı işçi örnekleri şöyledir:

    • Bilimsel laboratuvarlarda çalışan personel
    • Belirli endüstriyel solvent türlerine maruz kalan işçiler
    • Bazı kozmetik ürünlerin üretiminde yer alan fabrika işçileri
    • Kağıt hamuru endüstrisinde çalışanlar

    1,4-dioksana maruz kalma; kontamine havanın solunması, kontamine yiyecek ve içme suyunun yutulması ve az miktarda 1,4-dioksan içerebilen kozmetikler gibi ürünlerle dermal temastan kaynaklanır. Havadaki yüksek 1,4-dioksan seviyelerine maruz kalmak burun boşluğu, karaciğer ve böbrek hasarına neden olabilir. Yüksek seviyelerde 1,4-dioksan ile ağız yoluyla veya deri teması, karaciğer ve böbrek hasarına neden olabilir.

    1,4-Diokan üretildiği veya solvent olarak kullanıldığı yerlerde havaya, suya ve toprağa salınabilir. Sonra da şu şekilde bir etki mekanizması ortaya çıkarır:

    • Havada, 1,4-dioksan hızla farklı bileşiklere ayrışır.
    • 1,4-dioksan suda kararlıdır ve bozulmaz.
    • Toprakta 1,4-dioksan toprak parçacıklarına yapışmaz, bu nedenle topraktan yeraltı suyuna geçebilir.
    • Balık ve bitkiler dokularında 1,4-dioksan biriktirmezler.

    Günlük hayatta 1,4-dioksana maruz kalma ihtimalleri ise şu şekildedir:

    • Bulaşmış havayı solumak, bulaşmış suyun içinde içmek veya 1,4-dioksan bulaşmış gıdaları tüketmek gibi durumlar söz konusu olabilir.
    • Duş alma, banyo yapma veya çamaşır yıkama sırasında musluk suyundaki 1,4-dioksan uçabilir ve 1,4-dioksan buharlarına maruz kalabilirsiniz.
    • Kozmetik ürünleri, deterjanlar, köpük banyoları ve 1,4-dioksan içeren şampuanlar kullandığınızda cildiniz 1,4-dioksan ile temas edebilir.

    1,4-dioksanın insanlar üzerindeki etkileri hakkında bilgi sağlayan az sayıda çalışma mevcuttur. Çok yüksek 1,4-dioksan seviyelerine maruz kalmak karaciğer ve böbrek hasarına ve ölüme neden olabilir. Düşük seviyelerde 1,4-dioksan buharını kısa sürelerle (dakikalar ila saatler arasında) soluyan kişiler tarafından göz ve burun tahrişi rapor edilmiştir.

    Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, 1,4-dioksanın solunan buharlarının esas olarak burun boşluğunu, karaciğeri ve böbrekleri etkilediğini göstermiştir. 1,4-dioksan yutmak veya 1,4-dioksan ile cilt teması da karaciğer ve böbrekleri etkiler.

    Mevcut sınırlı sayıda çalışma, 1,4-dioksanın insanlarda kansere neden olup olmadığını göstermez fakat yaşamlarının çoğunda 1,4-dioksan buharı soluyan laboratuvar farelerinin, burun ve karın boşluğunda kanser geliştirdiği tespit edilmiştir. Yaşamlarının çoğunda 1,4-dioksan içeren su içen laboratuvar farelerinde ise karaciğer kanseri geliştiği; farelerin ayrıca burun içinde kanser geliştirdiği gözlemlenmiştir. Bilim adamları, sıçanlarda ve farelerde bulunan bulguların, insanlar tarafından yaygın olarak karşılaşılan maruz kalma durumlarına ne derece uygulanacağını henüz tartışıyorlar.

    Aslında 1,4-Dioksan kasıtlı olarak eklenmez, ancak ürün etiketinde listelenebilecek bazı bileşenlerde kasıtsız bir yan ürün olarak oluşabilir: PEG, polietilen, polietilen glikol, polietoksietilen, -eth veya -oksinol . Bugün piyasada bulunan birçok ürün (gıdalar, ilaçlar, kozmetik ürünler, deterjanlar vb.) çok az miktarda 1,4-dioksan içermektedir. Bununla birlikte, bazı kozmetikler, deterjanlar ve şampuanlar, FDA’ nın diğer ürünler için önerdiği seviyelerden daha yüksek seviyelerde 1,4-dioksan içerebilir. Yukarıda listelenen bileşenleri içeren kozmetiklerden kaçınmak isteyen aileler, perakende satışa sunulan kozmetik ürünlerinin dış ambalaj etiketinde bulunması gereken içerik bildirimini inceleyerek bunu yapabilirler.

    Bazı içme suyu kaynaklarında 1,4-Dioxane tespit edilmiştir. Şişelenmiş suyun 1,4-dioksan ile kontamine olma olasılığı daha düşük olabilir ve tüketiciler potansiyel kirleticiler hakkında özel sorular için şişeleyiciyle iletişime geçmelidir.

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

    KAYNAK:

    https://www.cdc.gov/niosh/

     

  • MARMARA BÖLGESİNDE BULUNAN ATIKSU ARITMA TESİSLERİNİN GERÇEK ZAMANLI İZLENMESİNE DAİR GENELGE KAPSAMINDA YER ALAN TESİSLER İÇİN TEKNİK HUSUSLAR

    Marmara Denizi’ nin üstünü bir bataklık gibi kaplayarak altındaki ekolojik yaşamı tehdit eden müsilaj sorununu çözebilmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Marmara Denizi Eylem Planı oluşturulmuştu. Bu kapsamda da 2021/10 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile bir Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştu. Bu Kurul tarafından 15.06.2021 tarihinde düzenlenen toplantıda bazı kararlar alındı. Örneğin; “Marmara Denizine kirlilik taşıyan noktasal kaynakların tamamının kontrol altına alınabilmesi için, arıtma yöntemine ve debisine bakılmaksızın tüm arıtma tesislerinin online olarak izlenmesine yönelik mevzuat çalışması yapılması”  ve “soğutma sularının tesislerin girişinde de online olarak izlenmesine yönelik mevzuat çalışması yapılması”. Bu kararlara istinaden de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Müdürlüğü, 02.07.2021 tarihinde 2021/14 sayılı “Marmara Bölgesi’nde Bulunan Atık Su Arıtma Tesislerinin Gerçek Zamanlı İzlenmesi Genelgesi” ni yayımlanmıştır.

    Kesikli çalışan tesisler hariç, Genelge kapsamında yer alan atık su arıtma tesisleri, ön arıtma tesisleri, derin deniz deşarjı yaparak çıkış sularını alıcı ortama deşarj eden tesislerin; arıtma tesisi giriş ve çıkış debileri ile numune alma yönünden Bakanlık tarafından online takip edileceği, ayrıca Sürekli İzleme Merkezi (SİM) üzerinden, uzaktan otomatik numune aldırma yöntemi ile ilgili tesislerde 7/24 teknolojik denetim yapabilecektir. Söz konusu iller Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ ve Yalova’ dır.

     

     

    Yine bu Genelge kapsamında, suyu ısı transferi amaçlı (soğutma suları) kullanarak alıcı ortama deşarj eden tesislerin;  giriş ve çıkış suyu debi ve sıcaklık değerleri ölçümlerini online bağlantı yaparak anlık olarak SİM’e aktaracağı, bu tesislerin giriş ve çıkışlarında debi ve sıcaklık yönünden Bakanlıkça online takibe alınacağı, Marmara Denizi’ne sıcaklık yönünden etkilerin anlık verilerle değerlendirileceği bildirilmektedir.

    Bu bağlamda adı geçen illerdeki ilgili firmalar Genelge esasları gereği izleme sistemini teşkil ederek en geç 31.12.2021 tarihine kadar SİM’ e (Sürekli İzleme Merkezi) online bağlantılarını sağlayacaktı.

     Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 22.03.2015 tarihli ve 29303 sayılı “Sürekli Atıksu İzleme Sistemleri (SAİS) Tebliği” nde şöyle belirtmiştir;  ‘kurulu kapasitesi 5.000 m3/gün ve üzerinde olan; atıksu arıtma tesisleri, ön arıtma tesisleri, derin deniz deşarjı yapan ve suyu ısı transferi amaçlı (soğutma suları) kullanarak alıcı ortama deşarj eden tesislerin çıkışları gerçek zamanlı (on-line) olarak izlenmekte ve ölçülen veriler Bakanlığımız Sürekli İzleme Merkezi (SİM)’ne anlık aktarılmaktadır’. Bununla birlikte, 2021/14 Sayılı “Marmara Bölgesinde Bulunan Atıksu Arıtma Tesislerinin Gerçek Zamanlı İzlenmesine Dair Genelge” 1. ve 2. Maddeleri gereği;

    1. a) “Kurulu kapasitesi 1.000 m3/gün ile 5.000 m3/gün aralığında olan, atıksu arıtma tesisleri, ön arıtma tesisleri, derin deniz deşarjı yaparak çıkış sularını alıcı ortama deşarj eden tesisler (kesikli çalışan tesisler hariç); arıtma tesisi giriş ve çıkış debileri ile numune alma yönünden Bakanlığımızca on-line takip edilecektir.”
    2. b) “Kurulu kapasitesi 1.000 m3/gün ile 5.000 m3/gün aralığında olan ve suyu ısı transferi amaçlı (soğutma suları) kullanarak alıcı ortama deşarj eden tesisler; giriş ve çıkışlarında debi ve sıcaklık yönünden Bakanlığımızca on-line takibe alınacaktır. Mevcut durumda çıkışlarında SAİS kurulu soğutma suyu tesisleri; giriş suyunda da debi ve sıcaklık ölçümü yaparak sonuçlarını on-line bağlantı ile SİM’e aktaracaktır.”

    Söz konusu Genelge kapsamına giren tesisler için uygulamada herhangi bir tereddüt yaşanmamasını sağlamak amacıyla, bazı teknik hususların ortaya konması uygun görülmüştür. İşte bu hususlar şu şekilde sıralanabilir:

    1) Bahse konu Genelge kapsamına giren tesislerde teşkil edilecek numune alma cihazı, Tebliğ ilgili maddesinde belirtildiği gibi dijital sinyal ile otomatik numune alabilecek kabiliyette, alınan numuneyi soğutarak koruyan, otomatik sıralı soğutmalı çoklu, TS ISO-5667-10 standardına uyumlu bir numune alma cihazı olacaktır.

    2) Genelge ile amaçlanan Bakanlıkça gerekli görüldüğünde uzaktan tetikleme ile otomatik numune alınabilmesidir. Böylelikle dijital ortamda uzaktan denetim yapılabilecektir.

    3) Mevcut SAİS kabinlerinde yer alan otomatik numune alma cihazlarında ölçüm kabini olup arıtma tesisi çıkış suyu sürekli izlenmektedir ancak söz konusu Genelge kapsamındaki tesislerde herhangi bir ölçüm veya analiz işlemi olmayacağından, hali hazırda SAİS kabinlerinde uygulanan sınır değerlerinin girilerek bir senaryo işletilmesi, sınır aşımlarında otomatik numune alımı vb. ölçüme dayalı işlemler Bakanlığımızca başka bir düzenleme yapılıncaya kadar bu Genelge kapsamına giren tesislerde gerekli görülmemiştir.

    4) Arıtma tesisi giriş ve çıkışlarında teşkil edilecek debimetre ve otomatik numune alım cihazı için kabin veya kamera zorunluluğu yoktur, ancak tesisin bulunduğu yer ve coğrafi koşullar göz önüne alınarak, cihazların çalışma koşullarının etkilenmemesi için kabin veya başka gerekli fiziki tedbirler ilgili tesis tarafından dikkate alınmalıdır.

    5) Numune alma cihazına dijital kilit veya anahtar eklenerek numunelerin güvenliği sağlanacaktır.

    6) Tesisler debi, sıcaklık ve numune alma cihazlarının bağlantı ve kurulum alt yapısını hazırladıktan sonra Bakanlığa başvuracağı resmi yazı Ek’inde lab.csb.gov.tr ve sim.csb.gov.tr adresleri “ Dosya İndir-Duyurular” kısmından temin edilen “SAİS Envanter Formu” gerekli bilgiler doldurulmuş şekilde yer alacaktır. (Başvuru Dosyası gönderilmeyecektir).

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

     

    KAYNAK

    https://demo.haliccevre.com/

    https://www.csb.gov.tr/

  • NİTRİK ASİT VE NİTRİK ASİT MARUZİYETİ

    Nitrik asit (HNO₃); keskin kokulu sarı veya kırmızı dumanlı renksiz bir sıvıdır. Nitrik aside maruz kalmak gözlerde, ciltte ve mukoza zarında tahrişe neden olabilir; ayrıca gecikmiş pulmoner ödem, pnömoni, bronşit ve diş erozyonuna neden olabilir. Nitrik asit oldukça aşındırıcıdır. Çalışanlar nitrik aside maruz kalmaktan zarar görebilir. Maruz kalma seviyesi doza, süreye ve yapılan işe bağlıdır.

    Nitrik asit birçok endüstride kullanılmaktadır. Gübre, boya ve patlayıcı üretiminde kullanılır. Nitrik asit ayrıca polimer endüstrisinde de kullanılmaktadır. Nitrik aside maruz kalma riski taşıyan bazı işçi örnekleri aşağıdakileri içerir:

    • Nitrik asit üreten tesislerde fabrika işçileri
    • Patlayıcı üreten tesislerde fabrika işçileri
    • Nitrik asit kullanan tesislerde çalışanlar

    Amonyağın kimya endüstrisinde açık ara en önemli kullanımı nitrik asit  (HNO3) üretmektir . Azot ve oksijenin birbirleriyle doğrudan birleştirilmesi ancak oldukça zor bir şekilde yapılabilir. Böyle doğrudan bir kombinasyona dayanan, ancak büyük miktarlarda elektrik gücü kullanan bir süreç, hidroelektrik gücünün kolayca bulunabildiği Norveç’te 1920’ler ve 1930’larda kullanılıyordu. Modern koşullarda ekonomik olduğu kanıtlanmamıştır.

    Amonyak havada veya oksijende yanar, hidrojen atomlarının yanmasına, su oluşturmasına ve serbest azot bırakmasına neden olur. Bir katalizör yardımıyla, ilgili metal rodyumun küçük bir yüzdesine sahip platin, amonyak, nitrik asit oluşturmak üzere su ile reaksiyona sokulabilecek nitrojen oksitlerine oksitlenir.

     

     

     

    Nitrik asit temas ettiği tüm dokular için tahriş edici ve aşındırıcıdır:

    • Nitrik asit buharının akut solunması, oküler ve nazal tahriş, boğaz ağrısı, öksürük, göğüste sıkışma, baş ağrısı, ataksi ve konfüzyon gibi semptomlara yol açabilir.
    • Şiddetli vakalarda, maruziyetten saatler veya günler sonra pulmoner ödem gelişebilir.
    • Akut yutulması yemek borusu ve midede ülserasyon, kanama ve perforasyona neden olabilen yanıklara neden olabilir. Karın ağrısı, mide bulantısı, tükürük salgısı, kusma, ishal ve hematemez oluşabilir ve bazı vakalar ölümcül olabilir.
    • Deriye maruz kalma derin yanıklara, kabarcıklara ve kalıcı yara izine neden olabilir
    • Oküler maruziyet kornea yanıklarına, lakrimasyona, fotofobiye ve körlüğe neden olabilir.

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

    KAYNAKLAR

    https://www.osha.gov/

    https://www.britannica.com/

    https://assets.publishing.service.gov.uk/

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/ 

  • HİDROKLORİK ASİT veya HİDROJEN KLORÜR

    Hidrojen klorür (HCl), keskin, boğucu bir kokuya sahip renksiz, aşındırıcı bir gazdır. Suda yüksek oranda çözünür, hidroklorik asit oluşturur. HCl atmosferde gaz ve aerosol formlarında oluşabilir ve ikisi arasındaki ayrımı sıcaklık ve neme bağlıdır

    Hidroklorik asit; klorür üretiminde, kalay ve tantal üretiminde cevherin rafine edilmesinde, metal ürünlerin asitlenmesi ve temizlenmesinde, elektro kaplamada, kazanlardan kirecin giderilmesinde, temel sistemlerin nötralizasyonunda, laboratuvar reaktifi olarak, organik sentezlerde katalizör ve çözücü olarak, gübre ve boya imalatında, çeşitli gıda ürünlerinin hazırlanması esnasında nişasta ve proteinlerin hidrolize edilmesinde ve fotoğraf, tekstil, kauçuk gibi endüstrilerde kullanılır.

    HCl birkaç yöntemle üretilebilir. Üretilen HCl’nin çoğunluğu (%90) çeşitli klorlama işlemlerinin bir yan ürünüdür. Daha az miktarda (%8) doğrudan hidrojen (H2) ve klordan (Cl2) üretilir. Klor içeren organik bileşiklerin yanması HCl oluşumuna neden olur. HCl ayrıca özellikle Meksika ve Güney Amerika’da volkanik gazlarda doğal olarak bulunur ve dünyanın orijinal atmosferindeki gazlardan biri olabilir. Deniz tuzundan elde edilen HCl, doğal kaynaklardan elde edilen troposferik HCl’nin ana kaynağıdır. Fosil yakıtların (özellikle kömür) yanması, ortamdaki HCl konsantrasyonlarının en yaygın antropojenik kaynağıdır.

    Hidroklorik aside mesleki maruziyet, üretimi ve kullanımı sırasında soluma veya deri teması yoluyla gerçekleşebilir. Hidroklorik asit gözler, cilt ve mukoza zarları için aşındırıcıdır. Üst solunum yollarında nem ile temas halinde solunan HCl’nin suda yüksek çözünürlüğü nedeniyle hızla ayrışması beklenir. Akut inhalasyon maruziyeti, insanlarda öksürük, ses kısıklığı, solunum yollarında iltihaplanma ve ülserasyon, göğüs ağrısı ve akciğer ödemine neden olabilir.

    Akut oral maruziyet, insanlarda bildirilen mide bulantısı, kusma ve ishal ile birlikte mukoza zarlarında, yemek borusunda ve midede korozyona neden olabilir. Deri teması ciddi yanıklar, ülserasyon ve yara izi oluşturabilir.

    Yüksek çözünürlüğü nedeniyle HCl, suyla temas ettiğinde hızla hidroklorik asit oluşturur. HCl suda hidronyum iyonları oluşturmak için ayrışır (H3+) doku elemanları ile etkileşime girerek hücre yaralanması veya ölümü ile sonuçlanabilir. HCl ile farmakokinetik çalışmalar yapılmamıştır, ancak hidrojen ve klorür iyonları normal fizyolojik süreçlerde yer almaktadır. Hidroklorik asit, mide suyunun önemli bir normal bileşenidir. 4 gün boyunca günde 50 milimol (mmol) hidroklorik asit alan insanlarda kan ve idrar üresi azalmış ve amonyak atılımında artış görülmüştür.

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

    KAYNAKLAR

    https://www.epa.gov/

    https://www.ncbi.nlm.nih.gov/

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/