Demo

Kategori: Blog

  • KÜRESEL ISINMA (İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ) ETKİLERİ

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    İklim değişikliğinin etkileri şimdiden hissedilmektedir. Küresel ısınma sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1° C üzerine çıkmıştır. Artık küresel ısınmanın her yarım derecesi (hatta daha azı) önem arz etmektedir.

    İklim değişikliğinin etkilerinin listesi saymakla bitmeyecek derecede fazladır. Örneğin; ısı dalgalarının daha sık ve daha uzun sürmesi ve aşırı yağış olaylarının birçok bölgede daha yoğun ve sık yaşanması muhtemeldir. Okyanuslar ısınmaya ve asitleşmeye devam edecekler ve küresel ortalama deniz seviyesi yükselmeye devam edecektir. Bütün bunlar insan yaşamı üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olacaktır ve şimdiden etkisini göstermeye başlamıştır.

    İklim değişikliğini ele almak için acil ihtiyaç, hükümetlerin harekete geçmesidir. Küçük çaplı kendimizce aldığımız önlemler ne kadar önemliyse de, büyük önemler alınmadıkça etkilerin azalması mümkün değildir. Bu önlemler, iklim değişikliği değerlendirmesi için dünyanın önde gelen bilimsel organı, Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından Ekim 2018’de yayınlanan büyük bir raporun yayınlanmasıyla daha da belirginleşmiştir. IPCC, yıkıcı küresel ısınmadan kaçınmak için, sanayi öncesi seviyelerin üstünde 1,5°C’ye ulaşmamamız gerektiği ya da en azından bunu aşmaması gerektiği konusunda uyarıyor. Rapor, 1.5°C ve 2°C senaryoları arasındaki büyük farkları ortaya koymaktadır.

    İklim değişikliği ile mücadele etmek, insanların canlı ve sağlıklı bir çevrede sağlama şansı verir. Ayrıca bu bize, örneğin daha fazla insanın daha temiz ve daha ucuz enerji kaynaklarına erişmesini ve yeni sektörlerde iş fırsatları yaratmasını sağlayarak, insan haklarını geliştirme fırsatını da verecektir.

     

    Sinem KURTULUŞ
    Çevre Mühendisi / Raportör

     

    Kaynaklar:

    1-https://www.amnesty.org/en/what-we-do/climate-change/?utm_source=google&utm_medium=cpc&gclid=EAIaIQobChMIkOzgnPy64gIVVvhRCh1xgAmPEAAYASAAEgJz8vD_BwE

    2-https://www.israel21c.org/we-need-to-rethink-everything-we-know-about-global-warming/

  • EVDEKİ TEHLİKE; FORMALDEHİT

    İsminden de anlaşılacağı gibi formaldehit (CH2O); aldehit sınıfından bir kimyasal organik bileşiktir. Alkol sınıfından olan metanolün (CH3OH) oksidasyonu (oksijen ile reaksiyona girmesi) sonucu sıvı halde oluşur. Elektrofilik yapısı sebebiyle çok reaktif özellik sergiler. Oda sıcaklığında hızla gaz faza geçiş yapabilir. Gaz hali renksizdir ama kendine has çok keskin bir kokusu vardır, üstelik zehirlidir.

    1905 yılında Leo Hendric Daekeland tarafından keşfi ile plastik çağı başlatan bakalit bir formaldehit türevidir. Motor yakıtları tam yanmadığında formaldehit açığa çıkarırlar fakat buna rağmen dış ortam ölçümlerinde genellikle çok yüksek formaldehit düzeylerine pek rastlanmaz. Asıl tehlikeli seviyeler genelde havasız olan iç mekânlardadır.

     

     

     

     

     

    Yalıtım amaçlı kullanılan köpüklerde formaldehit sertleştirici olarak kullanılmış olabilir. Büyük ihtimalle mobilyalarınızın üretiminde kullanılan tutkalda da formaldehit bulunuyor. Zaten preslenmiş ürünlerin yapımında tutkal olarak kullanılan reçineler genellikle formaldehit içerirler.  Odun esaslı paneller arasında en yüksek formaldehit yayılımı da MDF ürünlerinde görülmektedir. Buradan tahmin edebileceğiniz gibi mutfak tezgâhlarınızdan da ortama sürekli bir formaldehit salınımı söz konusu olabilir. Yine benzer şekilde mutfak dolaplarınız, yer döşemeleriniz, duvar kâğıtlarınız hep benzer riskleri içerir.

    Tekstil sektöründe çok sık kullanılan bir kimyasaldır formaldehit. Kumaş boyalarında kullanılması bir yana, kıyafetlerin buruşmasını önlemek ve ütü kalitesini uzun süre koruyabilmek için de kullanılır. Kumaş veya giysileri küflenmeye karşı korumak için de yine bu kimyasaldan yararlanılır. Tabi tekstil boyalarında kullanılması demek, evdeki halıların da yine bir formaldehit kaynağı olabileceği anlamına gelir.

    Sigara dumanında da hatırı sayılır derecede formaldehit bulunmaktadır. Üstelik kapalı ortamlarda sigara içildiğinde etrafa siner ve içilmediği zaman bile etkisini sürdürür. Diş macunu, ıslak mendil ve daha birçok kozmetik üründe de bulunması oldukça çarpıcı bir durumdur. Bunlar dışında; katalitik ve gazyağı sobaları, oda spreyleri, deodorantlar, döşeme cilaları, mobilya boyaları ve çeşitli temizlik ürünleri ile her gün her yerde, hatta evimizde bile bizi gizli gizli zehirlemeye devam eder.

    Formaldehit maruziyetinin kısa süreli ya da uzun süreli olması çeşit çeşit semptoma neden olur, fakat en korkuncu kanserdir. Kapalı alanlarda sigara içilmemesi, evlerin sık sık havalandırılması; hele ki yeni mobilyalar, tadilat vs söz konusu ise sürekli havalandırma yapılması; mümkünse bir süre o ortamda yaşanmaması alınabilecek bazı önlemlerdendir. Tabi yine en garantili önlem formaldehit içermeyen malzeme ve eşyalar kullanmak olacaktır.

     

    Feyza YALÇIN
    Kimyager

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                                                Okumak İsteyebilirsiniz: Kloroform ve Kloroform Maruziyeti

     

    Kaynaklar:

    https://dergipark.org.tr/download/article-file/146504

    http://www.ttb.org.tr/STED/sted1205/mobilya.pdf

  • MADEN SEKTÖRÜ ve MARUZİYET RİSK ETMENLERİ

    Maden Sektörü ve Maruziyet Risk Etmenleri

    Madencilik farklı mesleklerin bir arada bulunduğu bir endüstridir. Madencilik sektöründeki başlıca hava kirleticileri; çeşitli partiküller, doğal olarak bulunan gazlar ve bazı kimyasal buharlardır. Temel fiziksel tehlikeler; gürültü, titreşim, ısı, barometrik basınç ve iyonize radyasyondur. Yapılan iş, tehlike kaynağına uzaklık, kontrol önlemlerinin etkinliği gibi faktörler, maruziyet üzerinde etkilidir.

    Madencilikte en sık görülen hava kirleticileri solunabilir kömür tozu ve kristal silikadır.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Kömür tozu; kesme, patlatma, delme ve taşıma işlemleri sırasında oluşur. Kömür tozu, kömür çalışanı pnömokonyozuna neden olur ve kronik bronşit, amfizem gibi kronik solunum yolları hastalıklarını oluşturur.

    Kristal silika, silika içeren kayaçların delinmesi, parçalanması patlatılması veya ince silika partiküllerinin pulverize edilmesi gibi işlemler sırasında oluşur ve bunlar genelde solunabilir boyuttaki partiküllerdir.

    Kömür tozu ve silika maruziyeti; akciğerlerde akut hasar, pnömokonyoz ve solunum fonksiyon bozukluğu oluşturabilir.

    Kömür madenlerinde yüksek düzeyde maruz kalınan gazlar; metan ve hidrojen sülfür, uranyum ve diğer madenlerde ise radondur. Oksijen eksikliği de, madenlerde önemli gaz sorunudur. Metan yanıcıdır, kömür madeni patlamalarının çoğu zaman nedenidir. İkinci sırada kömür tozu patlamaları gelir.

    Madencilik sektöründe diğer bazı hava kirleticileri akciğer kanserine neden olabilir. Bazı asfiksanlar yüksek konsantrasyonlarda, oksijenle yer değiştirerek saniyeler içinde ölüme neden olabilirler. Yeraltı kömür madenciliğinde kapalı alan ve bu kısıtlı alan içindeki havalandırma akımları, hava kirleticileri için taşıyıcılık yapabilir. Kapalı ve kısıtlı alan içerisinde toplu halde yaşamak da verem, hepatit (B ve E) ve insan immün yetmezlik virüsü (HIV) gibi bazı enfeksiyöz ajanlara maruziyet riskini artırır. Çözücüler ve temizlik maddeleri, poliüretan spreyler, yapıştırıcılar, emülsiyon sıvıları ve madencilikte kullanılan diğer ürünler çeşitli tehlikeler içerebilir. Egzoz dumanları, iyi havalandırılmayan alanlardan kaynaklanan karbondioksit veya metan da solunum zararı oluştururlar.

     

    Kübra Çisil KANAT
    Çevre Mühendisi/ Raportör

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                    Okumak İsteyebilirsiniz: Atık Yağ, Madeni Yağ ve Motor Yağlarının Yönetimi

     

    Kaynaklar:

    http://www.isgip.gov.tr/

    http://www.clouds.com.tr/web/uploads/dosya/7587.pdf

  • GÜRÜLTÜNÜN İNSAN PSİKOLOJİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

    Gürültünün İnsan Psikolojisi Üzerine Etkileri

    Gürültü; akustik açıdan gelişigüzel bir dalga biçiminde ve birbirleriyle harmonik bir ilişkisi olmayan, hoş olmayan, istenmeyen ve işitmeyi rahatsız edici karmaşık sesler topluluğudur. Sanayileşme, çarpık kentleşme, nüfus artışı, ulaşım araçları ve insanlar, çevre ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen gürültü kirliliğine yol açan en önemli gürültü kaynaklarıdır.

    Günlük hayatta farkında olmadan çok çeşitli gürültülere maruz kalınmaktadır. İnsanların çoğu gürültüden rahatsız olduklarını dile getirmeseler de insan vücudunun yüksek seslere bilinçsiz bir şekilde tepki verdiği yapılan çalışmalar sonucu tespit edilmiştir. Çeşitli psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkma nedenlerinin araştırıldığı çalışmalar incelendiğinde gürültüye maruz kalmanın da önemli bir yeri olduğu görülmektedir.  Gürültüye maruz kalmanın en belirgin karşılığı sıkıntı ve gerilim duygusu olarak karşımıza çıkmakla birlikte diğer etkileri aşağıda verilmiştir.

    • Kaygı
    • Depresyon
    • Sinir Bozukluğu
    • Tedirginlik
    • Öfkelenme
    • Stres Hormonlarında Artma
    • Korku

     

     

     

     

    Nazan BÜKER
    Çevre Y. Mühendisi-Kimyager
    Raporlama KOORDİNATÖRÜ

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                                                        Okumak İsteyebilirsiniz: Gürültü Maruziyeti Ölçümü

     

    Kaynaklar:

    www.cevreonline.com

    www.ejmanager.com

    http://www.ttb.org.tr

    https://dergipark.org.tr

    http://www.cygm.gov.tr

    https://demo.haliccevre.com/

  • HAVA KALİTESİ MODELLEMESİ

    Hava kalitesi modellemesi, emisyonlar, meteoroloji, atmosferik konsantrasyonlar, birikim ve diğer faktörler arasındaki nedensel ilişkiyi tanımlamak için kullanılan sayısal bir araçtır. Modelleme, hava kirleticilerini etkileyen ve atmosferde dağıldıkları ve tepki gösterdikleri fiziksel ve kimyasal süreçleri simüle etmek için matematiksel ve sayısal teknikleri kullanır. Bu modeller, meteorolojik veri girdileri, emisyon oranları ve baca yüksekliği gibi kaynak bilgilerine dayanarak, doğrudan atmosfere yayılan birincil kirleticileri ve bazı durumlarda atmosfer içindeki karmaşık kimyasal reaksiyonların bir sonucu olarak oluşan ikincil kirleticileri karakterize etmek için tasarlanmıştır.

    Hava kalitesinin belirlenmesinde hava kirleticilerinin uzak mesafelere taşınımı oldukça önemlidir. Hava kalitesi ölçümlerinin yapılamadığı yerlerde modelleme çalışmaları, o bölgelerdeki kirlilik kaynakları ile çevre hava kalitesi üzerindeki etkileri arasındaki ilişkiyi tahmin etmek için, hava kalitesi sorunlarına kaynak katkılarını belirlemeye ve zararlı hava kirleticilerini azaltmak ve etkili stratejilerin tasarımına yardımcı olmak için ve izin verme sürecinde yeni bir kaynağın ortam hava kalitesi standartlarını aşmayacağını doğrulamak veya gerektiğinde uygun ek kontrol gereksinimlerini belirlemek için hava kirliliğini kontrol etmekle görevli kurumlar tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır.

    Mevcut işletmelerde veya yeni kurulacak tesislerin tümünde, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’ndeki (SKHKKY) sınır değerlerin aşılması halinde, tesis etki alanında hava kirliliği seviyesinin ölçülmesi ve işletmenin kirleticiliğinin değerlendirilmesi amacıyla uluslararası kabul görmüş bir dağılım modeli kullanılması gerekmektedir. Bu nedenle birçok hava kalitesi modelleme tekniği bulunmakta ve kullanılmaktadır. Hava kalitesi modelleme çalışmalarında Environmental Protection Agency (EPA) tarafından geliştirilmiş ve yayınlanmış olan ISCST3, ISCLT3 ve AERMOD modelleri kullanılmaktadır.

    T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, hava kalitesi modelleme çalışmalarında uluslararası kabul görmüş hava kalitesi dağılım modellerinden (Aermod, Calpuff vs.) “AERMOD” modelinin kullanılması ve tesis etki alanında hava kalitesi ve emisyon ölçümleri, akredite edilmiş veya Bakanlıkça uygun bulunan laboratuvarlara sahip olan özel veya kamu kurum/kuruluşları tarafından yapılması istenmekte olup, kurumumuz tarafından ölçümler ve modelleme çalışmaları gerçekleştirilmektedir.


    Didem YOLSAL KUZU
    Raportör/Çevre Yüksek Mühendisi

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                                             Okumak İsteyebilirsiniz: Hava Kalitesi Modellemesi Nedir?

     

     Kaynaklar:

     https://www.epa.gov/air-quality-management-process/managing-air-quality-air-quality-modeling

    zhttps://www.epa.gov/scram/air-quality-models

    https://webdosya.csb.gov.tr/

    http://haliccevre.com/images/htm/sanayi_kaynakli_yonetmelik.pdf

  • ISI BASKISININ ÇALIŞANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

    Isı baskısı; bir işçinin, metabolik ısının, çevresel faktörlerin (yani hava sıcaklığı, nem, hava akım hızı ve radyant ısı) ve giysi ısısının birleştirilmiş katkılarından maruz kalabileceği net ısı yüküdür.

    Isının vücuttaki etkileri nelerdir?

    Hava sıcaklığı veya nem, konfor için aralığın üstüne çıktığında, problemler ortaya çıkmaktadır. Fazla ısıya maruz kalmak sağlık sorunlarına neden olmakta ve performansı etkilemektedir.

     Tipik belirtiler;

    . Konsantre Olamamak
    . Kas Krampları
    . İsilik
    . Şiddetli Susuzluk
    . Bayılma
    . Yorgunluk, Halsizlik, Mide Bulantısı, Baş Ağrısı
    . İnme, sıcak ve kuru cilt, kafa karışıklığı, kasılmalar ve sonunda bilinç kaybı ile sonuçlanır. Bu gelinebilecek en son durumdur
    ve erken bir aşamada tespit edilmezse ölümle sonuçlanabilir.

     

    Havaların ısınması ile birlikte çalışma ortamındaki ısı baskısının da etkisi artmaktadır. Mevsimsel değişimlerinin ölçümü etkileyebileceği göz önüne alınarak özellikle yaz aylarında ölçümlerin tekrarlanmasında fayda bulunmaktadır.

     

    Nihan ERMİŞ GÜLENÇ
    Kalite Mühendisi / Yüksek Fizikçi

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                                        Okumak İsteyebilirsiniz: TS EN İSO 7243 İle Gelen Değişiklikler

     

    Kaynaklar:

    http://www.hse.gov.uk/temperature/heatstress/

    https://demo.haliccevre.com/termal-konfor-nedir/

  • KUM HAVUZU ve SİLİKOZİS TEHLİKESİ

    Silikozis Nedir?

    Silikozis en eski meslek hastalıklarından bir tanesidir. Solunum yoluyla alınabilecek büyüklükteki silika tozlarının akciğerlerde kalıcı ve git gide ilerleyen hasara yol açmasıyla ortaya çıkan önemli bir akciğer hastalığıdır. Maruz kalma süresi ve oranına göre de etki gücü değişen bu hastalığın geri dönüşü mümkün değildir. 0,1-5,0 mikron boyutundaki tozlar solunabilir toz sınıfına girerler.

    Solunabilir Toz Nedir?

    Silika bir mineraldir ve normalde kristal ya da kristal olmayan formlarda bulunabilir. Özellikle kristal formda olanı ezme, kesme, yontma gibi fiziksel muameleler sonucu solunabilir toz çıkmasına neden olur ve buna genellikle 10 mikrondan küçüktür. Dolayısıyla göz ile görmek mümkün olmaz fakat bu boyuttaki tozlar çok rahat bir şekilde ciğerlerin en derinlerine kadar gidebilir. 0,5 mikron ve üzeri büyüklüğe sahip toz parçaları akciğerden bir şekilde atılabilir aslında ama daha küçük boyutlular için bu durum söz konusu değildir.

    Deniz Kumu ve Parktaki Kum Havuzu Arasındaki Fark

    Deniz kumunun ana yapısı neredeyse tamamen silisten oluşur ama kum tanecikleri 100 mikron civarı olduğu için silikozise neden olmaz. Yine de aynı durum çocukların oynadıkları kum havuzları için geçerli değildir. Çünkü bu havuzlardaki kum çocuklar üzerinde oynadıkça ufalanır, ezilerek tozlaşır ve akciğere girip oraya yapışacak kadar küçük taneli bir hale gelebilir.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Silika zaten Çevresel Sağlık Tehlike Değerlendirme Ofisi (OEHHA)’ nın Öneri 65 listesinde yer alan bir kimyasaldır. Bu liste Kaliforniyalılara kansere, doğum kusurlarına veya diğer üreme zararlarına neden olan kimyasallara önemli maruz kalma durumları hakkında bunlara sebep olan işletmelerin uyarı mahiyetinde bilgi vermesini gerektirir.


    Feyza YALÇIN
    Kimyager

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                                   Okumak İsteyebilirsiniz: Formaldehit ve Formaldehit Maruziyeti

     

    Kaynaklar:

    http://www.esrefatabey.com.tr/

    http://www.meslekhastaligi.org

    http://kotiscileri.org/silikozis-nasil-bir-hastalik/

    http://haliccevre.com/images/PDF/tozlamucadele.pdf

  • ATIK SU ve ÖZELLİKLERİ

    Atık Su ve Özellikleri

    İnsanlığın geldiği konum itibariyle endüstrileşme yaygınlaşmış, dünya nüfusunun artışı ise büyük bir ivme almıştır. Tüketimin artması ile beraber birçok kaynakazalmaya ve kirlenerek kullanılamaz hale gelmeye başlamıştır. Bu kaynakların en hayati değere sahip olanlarından birisi de sudur.

    Evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer kullanımlar sonucunda kirlenmiş veya özellikleri kısmen ya da tamamen değişmiş sulara atık su denilmektedir. Anayasa’ da yer alan Çevre Kanunu’na göre; “Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır. Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.” Evlerde veya endüstride kullanan suların çıkış değerleri alıcı ortam standartlarına göre limitlendirilmiştir ve limit değerlere uymayanların ise atık su arıtma tesislerinde yapılacak prosesler nihayetinde deşarj değerlerinin bu limitlerin altına indirilmesi gerekmektedir. Atık suların deşarj edildiği veya dolaylı olarak karıştığı göl, akarsu, kıyı ve deniz suları ile yeraltı suları gibi yakın veya uzak çevreler ‘alıcı ortam’ şeklinde tabir edilmektedir. https://demo.haliccevre.com/atik-su-ve-ozellikleri/

    Evsel atık sular; evler, siteler, konutlar, motel ve oteller gibi yerleşim birimlerindeki kullanım sonucu oluşan kirli kanalizasyon sularıdır. Bu sulardaki en büyük kirlilik yüklerini deterjanlar, organik maddeler ve yağlar oluşturmaktadır.

    EVSEL ATIKLAR ATIK SU

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Atık Su Karakterizasyon Belirleme Çalışmaları

    Atık suların tanımlanmasında iki temel faktör vardır:

    1. Karakterizasyonu
    2. debisi

    Evsel atık suların içerik ve debileri az çok belli olsa da endüstriyel atık suların debileri ve içerikleri çok değişken olabilir. Endüstriyel atık sular, sanayide üretim aşaması sonucunda ortaya çıkan atık sulardır.

    Atık suların karakterizasyonu belirlenirken de fiziksel, kimyasal ve biyolojik kompozisyonlarından yararlanılır. Renk, koku, sıcaklık gibi parametreler fiziksel özelliklere örnek verilebilir. Uçucu organik bileşikler, yağ-gress, pestisitler ise kimyasal parametrelere örneklerdir. Biyolojik içerik ise virüsler, hayvanlar ve bitkilerden oluşur.

    Numune alma noktaları, numune alma teknikleri, kullanılan ekipmanlar, numune alma sıklığı ve numunelerin saklama koşulları da atık su karakterizasyon çalışmalarında çok önemlidir. Mesela akarsularda atık su numune alma noktaları homojen numunelerin toplanabileceği yerlerden seçilmelidir. Homojen su kalitesi oluşmuyorsa, numuneler bütün nehrin enkesit genişliği boyunca birkaç noktadan ve farklı derinliklerden alınır. Ayrıca numune alma esnasında çözünmüş gazların uçmasına yol açacak derecede türbülans oluşturulmaması gerekir. Analiz 24 saat içinde gerçekleşmeyecekse gerekli koruma yöntemlerini uygulamış olmak gerekir. Hatta mevsim bile atık su karakterizasyon çalışmalarında çok büyük önem taşır, örneğin kirleticiler için yaz aylarında kritik koşullar oluşur. Numune alma zamanı kirletici yüklerinin yoğun olduğu üretim zamanlarına denk gelmelidir. Bunlar gibi daha bir çok önemli detay ‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Numune Alma Ve Analiz Metodları Tebliği’ de yer almaktadır.

    Atık suların karakterizasyon çalışmaları doğru şekilde yapılmalıdır ki uygun arıtma tesisi tasarımında kullanılabilsin. Yazının en başında da belirttiğimiz gibi dünyadaki su kaynakları hızla tükenmekte. Arıtılmadan alıcı ortamlara bırakılan atık sular, miktarı her geçen gün azalan su kaynaklarının bir de kirlenmesine neden olmaktadır. Bu yüzden atık suların uygun şekilde arıtılması, bunun için de doğru artıma tesisinin tasarlanabilmesi adına atık su karakterizasyonunun en hassas şekilde yapılması çok önemlidir.

     

    Feyza YALÇIN
    Kimyager

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                                                      Okumak İsteyebilirsiniz: Atıksuda Sahit Numune

     

    Kaynaklar:

    http://haliccevre.com/images/PDF/skky2pdf.pdf (Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği)

    http://haliccevre.com/images/PDF/su02.pdf (Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği)

    http://haliccevre.com/images/PDF/STYD6.pdf (Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Numune Alma Ve Analiz Metodları Tebliği)

  • ÇAĞRI MERKEZLERİNDE GÜRÜLTÜ İLE BAŞA ÇIKMANIN YOLLARI

     

     

     

     

     

     

    ÇAĞRI MERKEZLERİNDE GÜRÜLTÜ İLE BAŞA ÇIKMANIN YOLLARI

    • Arka plan gürültüsü bir çok çağrı merkezinde gerçek bir Bu arka plan gürültüsü müşteri ile görüşmelerde iletişimi zorlaştırabilir ve kulak için gürültü seviyesinin artmasına sebep olabilir. Peki hangi olası çözümler mevcut?

     

     

     

    1. Kadro Yoğunluğunun Azaltılması

     

    En etkili fakat en pahalı seçeneklerden biri, çalışan personellerin bulunduğu ortamdaki yoğunluğu azaltmaktır. İdeal olarak, her bir çalışan için yaklaşık 10 m2’lik bir alan olmasıdır.

    Çağrı merkezinde çalışanlar için nefes almak ve çağrı merkezini daha rahat bir ortam haline getirmek için daha fazla alan sağlanmalıdır.

     

     

     

    2.      Çağrı Merkezlerinde Kütüphane Gibi Davranın
    • Destek uzmanlarının veya çözüm arayan müşteri temsilcilerinin sorunları çözmeye konsantre olması için bulundukları ortamın sessiz olması Tabi bu ne kadar mümkün!
    3.Beyaz Gürültü Makineleri
    • Yapay seviyelerde arka plan gürültüsü oluşturmaya yardımcı olmak için beyaz gürültü makineleri kullanılabilir. Bu gürültü makineleriyle dikkati dağıtabilecek rahatsız edici sesler

     

     

     

     

     

     

     

    4.Akustik Bölmeler

     

    • Çalışanların bulunduğu alanları akustik bölmeler konularak arka plan gürültüsü azaltılabilir ve bu bir derecede gizlilik sağlamış
    • Gürültü azaltıcı izolasyon malzemelerinin kullanılması ve bu bölmelerdeki mesafenin artırılması kesinlikle gürültü seviyesinin azalmasına yardımcı olacaktır.

     

     

    5. Yumuşak Zeminler

    Sert duvarlar ve ahşap zeminler ses dalgalarının sıçramasına sebep olacak ve buda ofisinizdeki ses seviyesini artıracaktır. Ahşap veya beton zemini halı ile değiştirin ve ortamdaki gürültüyü emmeye yardımcı olmak için ofisinizde bazı bitkiler kullanın.

    6. Ofis Bitkileri Kullanın

     

    • Ofiste büyük bitkilerin kullanılması gürültüyü engellemede yardımcı Tabi bitkileri sulayacak birinin olduğundan emin olun!

     

     

     

     

    7.İki Kulaklık Kullanın

    Çağrı merkezlerinde gerçekten yoğun ve gürültülü ortamlardır. Bu nedenle telefonda söylenenleri duymak oldukça zor Buda karşı tarafla iletişimi engellemektedir. İkili kulaklıklar(binaural) arka plan gürültüsünü azaltarak daha net bir duyuş sağladığı için özellikle iyidir. İkili kulaklık kullanılırken ses, telefondaki kullanıcının her iki kulağına da yönlendirilir. Çalışanlar böylece tamamen görüşmelere odaklanmış olur ve karşı taraftaki kişiyi duymak için daha yüksek sesle konuşmaya çalışmayacaktır.

     

     

     

    8.Gürültü Önleyici Kulaklıklar Kullanın

     

    • Kulaklık teknolojisi, son birkaç yıl içinde, gürültü önleyici ve kablosuz özelliklerin bir araya gelmesiyle önemli ölçüde gelişti.
    • Ancak kulaklık tipi oldukça önemlidir. Bu yeni tip kulaklıklar arka plan gürültüsünü filtreleyerek karşı tarafa daha net bir ses gitmesine olanak sağlar.

     

     

    9.Gürültü Maruziyet Gürültü Seviyelerini Hatırlayın
    • Ve yasal yükümlülükleri unutmayın.
    • Çalışanların gürültü ile risklerden korunması ile ilgili yönetmelikte yer alan sınır değerlerin sağlanması ofis ortamında çalışanları korumayı amaçlamaktadır. Çalışanların günlük ortalama sese maruz kalma seviyesinin 85dbA ‘nın altında tutulması gerektiğini öngörmektedir. Yönetmeliğin ayrıntısını aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
    • http://haliccevre.com/images/PDF/calisanlaringurultu.pdf
    • Zaman zaman çağrı merkezi operatörleri, ani bir yüksek ses çıkması yada kulaklıktan gelen yüksek seslerden istenmeyen ve beklenmedik gürültü yaşarlar. Buda irkilme refleksine sebep Bu seslerin kulak zarında fiziksel rahatsızlıklara sebep olabilir.
    10.       Maruziyet Ölçümlerinin Yapılması

     

    • Maruziyet ölçümleri yaptırmak oldukça önemlidir. Arka plan gürültüsü seviyesini belirlemek için ortamda yapılan ölçümler ile çalışan operatörün kulak içinde yapılan ölçülerden elde edilecek sonuçlara göre arka plan gürültüsünde iyileştirmeler ve kullanılan kulaklık ile ilgili iyileştirmeler öngörülebilir.

     

     

    11.Maruziyet Ölçümlerinin Yapılması

     

    Maruziyet ölçümleri yaptırmak oldukça önemlidir. Arka plan gürültüsü seviyesini belirlemek için ortamda yapılan ölçümler ile çalışan operatörün kulak içinde yapılan ölçülerden elde edilecek sonuçlara göre arka plan gürültüsünde iyileştirmeler ve kullanılan kulaklık ile ilgili iyileştirmeler öngörülebilir

    Haliç Çevre ve İş Hijyeni Laboratuvarı

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                       Okumak İsteyebilirsiniz: TS EN 689 Standartlarıyla Gelen Yenilikler

  • KROM+6 MARUZİYETLERİ

    Krom Metali

    Krom kokusuz ve tatsız bir metaldir. Doğada çeşitli kaya, toprak, cevher ve volkanik toz türlerinde ayrıca bitkilerde, hayvanlarda ve insanlarda oluşur.

    Ortamdaki en yaygın krom formları; üç değerlikli krom (krom3), altı değerlikli krom (krom6) ve metalin krom formudur (krom0).

     

    Krom VI (Krom+6)

    Metal türlerinden biri olan Krom 6 çevrede doğal olarak bulunur, ancak endüstriyel projeler tarafından da yüksek miktarlarda yan ürün olarak (Örneğin; deri tabaklama ve deri ürünleri üretimi veya depolanması esnasında) oluşturulabilir. Krom+6 işlenmiş kereste boya vs. gibi maddelerde de bulunur. Boya ve cilayı güçlendirip paslanmaya karşı dayanıklılığı arttırır. Örneğin; trenlerin astar boyalarında Krom+6 kullanılır.

    Krom VI’ nın içme suyunda bulunan potansiyel sağlık riski birçok toplumda ve ulusal düzeyde artan bir sorun olmasına rağmen, riski doğrulamak veya bunun hangi düzeyde kirleneceğini tespit etmek için yeterli bilimsel kanıt yoktur.

    Krom+6 Maddesinin Sağlığa Zararları

    Yapılan araştırmalar sonucu krom 6 maddesi astar boyada sabit biçimde olabilme ihtimali keşfedilmiştir. Bu durumda solunumla vücudumuza giremez ve sağlık açısından bir tehlike oluşturmaz. Fakat krom 6 bir şekilde (zımparalama, bileme veya kesme yoluyla) boyadan ayrılırsa solunum yoluyla, partikülleri yutma yoluyla ve deriden geçme yoluyla vücudumuza girebilir.  Kanserojen bir maddedir ve cildi tahriş eder. Bu nedenle pek çok ülkede yasaklanmıştır.

    Küçük miktarlarda bile; cilt yanıklarına, zatürreye, doğum sırasındaki komplikasyonlara ve mide kanserine neden olabilir.

    Sağlığa etkisinin belirlenmesi ise bütün maruziyet parametrelerinde olduğu gibi; maruziyet süresine, maruziyet miktarına, maruziyet yoluna (solunum, deriden, vs.) bağlıdır.

    Krom VI ve Diğer Krom Bileşikleri Sınır Değerleri

    Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik Sınır Değeri;

    İnorganik Krom (II) Bileşikleri ve İnorganik Krom (III) Bileşikleri için 8 saatlik sınır değeri 2 mg/m3‘tür.

    IARC: International Agency for Research on Cancer (Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı) Sınıflandırması

    Grup 1: İnsan için kanserojen anlamına gelir.

    EPA içme suyunda bulunabilecek toplam kromu (sadece krom 6 değil) sınırlar. Krom 6 ve krom 3 aynı standart kapsamında değerlendirilmektedir, çünkü kromun bu biçimleri, çevresel koşullara bağlı olarak suda ve insan vücudunda ileri geri dönebilir.

    OSHA, NIOSH ve ACGIH Standartlarına ait 8 saatlik (TWA) ve 15 dakikalık (STEL) maruziyet sınır değerleri aşağıdaki tabloda verilmiştir;

    Ayrıntılı sınır değer bilgileri için; bkz. https://www.osha.gov

     

    Sinem KURTULUŞ
    Çevre Mühendisi/Raportör

     

    Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://demo.haliccevre.com/blog/                                                                   Okumak İsteyebilirsiniz: Metal İşleme Sıvıları

     

    Kaynakça:

    https://www.ika-ned.nl

    https://www.pbs.org

    https://www.niehs.nih.gov

    https://www.osha.gov