Demo

Blog

  • ÇİNKO ALAŞIMLARI

    Çinko alaşımı, en az birinin çinko olduğu iki veya daha fazla elementten oluşan herhangi bir metali ifade eder. Çinko, doğal olarak en çok bulunan 24. Elementtir. Ortaya çıkan metal alaşımı doğası gereği tekdüzedir ve arttırılmış fiziksel, kimyasal, elektriksel ve korozyona dayanıklı özelliklere sahiptir. Çinko, çinko alaşımları oluşturmak için baz metallere yaygın olarak kullanılan bir katkı maddesidir. Bu alaşımlar, birlikte alaşımlanan metal türlerine bağlı olarak çeşitli uygulamalarda oluşturulabilir ve işlenebilir.

    Birçok baz metal kendi başına belirli mekanik, elektriksel ve termal özellikler sağlar. Ancak fiziksel özellikleri onları bazı uygulamalar için uygunsuz hale getirebilir. Diğer metallerin eklenmesiyle baz metaller, daha dayanıklı, sünek, daha güçlü veya daha az kırılgan hale getirilebilecek şekilde özelliklerini geliştirebilir.

    Çinko Özellikleri ve Alaşımları

    Baz metal çinko genellikle çok zayıf bir metal olarak kabul edilir. Ayrıca diğer metallerin yük taşıma görevi üstleneceği kaplama ve galvanizleme uygulamalarında da kullanılabileceğinden oldukça kırılgandır. Ancak çinko diğer güçlü malzemelerle alaşımlandığında daha yüksek darbe dayanımı elde edilebilir. Alaşımlı metal aynı zamanda elektrokimyasal özellikler de sağlar ve 200°F ila 300°F arasındaki düşük çalışma koşullarında son derece esnektir. Bu özelliklerinden dolayı metal daha karmaşık imalat ve galvanizleme işlemlerinde kullanılabilir. Çinko ayrıca iyi korozyon direnci özelliklerine sahiptir.

    Oluşturulan çinko alaşımlarının türleri, bu baz metale eklenen diğer metallerin türlerine ve miktarlarına göre belirlenecektir. En iyi bilinen çinko alaşımlarından biri pirinçtir. Pirinç %95 bakır ve %55 çinko içerir. Bu metal çok çeşitli mücevherat, sanat dökümü ve mekanik uygulamalarda kullanılabilir. Ev eşyalarında, pompalarda, bağlantı elemanlarında, motor parçalarında, heykellerde ve müzik aletlerinde bulunabilir.

    Diğer spesifik çinko alaşımları arasında alaşımlama işleminde magnezyum, alüminyum ve bakır içeren Zamak bulunur. Zamak, eklenen alüminyum miktarı bakımından diğer alaşımlardan benzersizdir. Zamak’ın Zamak 3, Zamak 5, Zamak 7 ve Zamak 12 gibi farklı kaliteleri olmakla birlikte her birinde %4 sabit miktarda alüminyum bulunur. Zamak, Avrupa ve Amerika’da basınçlı döküm uygulamalarında sıklıkla kullanılmaktadır.

    Tombak veya Tombac, başka bir pirinç tipi çinko alaşımıdır. Daha düşük düzeyde çinko (yaklaşık %28) ve daha yüksek miktarda bakır içerir. Ne kadar çok çinko eklenirse metal o kadar güçlü olur. Bu alaşım esas olarak dekoratif amaçlarla ve sanatsal döküm için kullanılır. Daha yaygın çinko alaşımları arasında nikel gümüşü, ticari bronz, çinko alüminyum ve spin döküm çinko alaşımı bulunur.

    Uygulamalar

    Çinko alaşımı uygulamaları endüstriye göre büyük farklılıklar gösterir. Ayrıca çinkonun saflık seviyesi de çinkonun hangi uygulamada kullanılacağını belirleyecektir.

    • Otomotiv: Çinko alaşımları genellikle galvanizli çelik kaplamalarda kullanılır. Araçlardaki çelik parçaların ve bileşenlerin galvanizlenmesi korozyonun önlenmesine yardımcı olur.
    • Tıbbi: Çinkonun çevresel olarak güvenli olduğu düşünüldüğünden, tıbbi cihazlarda çinko alaşımları kullanılır.
    • İnşaat ve Binalar: Çinko alaşımları inşaat endüstrisinde çok çeşitli ürün ve uygulamalarda kullanılmaktadır. Lehim olarak, ev eşyalarında ve çatı ve kaplama ürünlerinde kaplama olarak kullanılabilir.
    • Denizcilik: Çinko alaşımları genellikle deniz taşıtları ve tuzlu su ortamlarına maruz kalacak diğer uygulamalar için anot olarak kullanılır.

     

     

    Feyza YALÇIN
    Kimyager

     

    KAYNAKLAR

    https://www.belmontmetals.com/

  • AKMA NOKTASI

    Akma noktası, belirli bir laboratuvar testinde yağın aktığı en düşük sıcaklıktır. Özellikle akma noktası, laboratuvar numune kabı 5 saniye boyunca yatay tutulduğunda yağın hareket göstermediği sıcaklığın 3°C (5℉) üzerindedir. Yani akma noktası, yağın yerçekimi altında akabileceği en düşük sıcaklığı temsil eder. Yüksek kaynama noktalı fraksiyonların önemli düşük sıcaklık özelliklerinden biridir.

    Sıcaklık bir petrol ürününün akma noktasından düşük olduğunda depolanamaz veya bir boru hattı aracılığıyla aktarılamaz. Ham petrollerin akma noktası parafin içeriğiyle ilgilidir: parafin içeriği ne kadar yüksek olursa akma noktası da o kadar yüksek olur. Sıcaklık düştükçe parafinler (veya mumlar) çökelmeye başlayacaktır. Bir noktada çökeltiler, sıvının artık akamayacağı noktaya kadar birikir. Bu olay ağır yağların yanı sıra hafif yağlarda da meydana gelebilir. Yağlayıcının türüne bağlı olarak akma noktası yaklaşık -65°C ila -10°C. Yağ donduğunda parafinler kristalleşir ve çapraz bağlanır. Yağ sütlü ve bulanık hale gelir. Yağın viskozitesi katı, mumsu bir kütle haline gelinceye kadar artar. Yağ katılaştığında, yağ artık yağlama noktalarına ideal şekilde dağıtılmadığından yağlama özellikleri bozulur.

    Akma noktası, yağın soğuk sıcaklık özelliklerinin bir göstergesidir. Ancak yağın bir ekipmandaki yataklara akacağı en düşük sıcaklık, bir hidrolik yağın en düşük çalışma sıcaklığı veya dişlilerin yeterli yağlama aldığı en düşük sıcaklık ile ilgili olmayabilir.

    Hiçbir zaman bir yağlayıcı ürünü yalnızca akma noktasına göre seçmeyin. Yüksek akma noktasına sahip petrol veya sentetik çamurlar, derin su kuyularında veya düşük sıcaklıklara maruz kalan diğer işlemlerde yetersiz taramadan ve aşırı basınç dalgalanmalarından zarar görebilir.

     

    Akma Noktası Düşürücü Nedir?

    Akma noktası düşürücü, yağların ve yağlayıcıların bu soğuk sıcaklıklarda ağır mum oluşumu olmadan çok düşük sıcaklıklarda akmasını sağlayan ve yağın pompalanabilir (akıcı) kalmasını sağlayan bir katkı maddesidir (polimer). Örneğin; Alkillenmiş balmumu naftalin, polimetakrilatlar, alkillenmiş balmumu fenolü vs. Genellikle son derece düşük makine başlatma sıcaklığı koşullarının mümkün olduğu uygulamalarda parafinik baz yağlarda kullanılırlar. Parafinik motor yağlarının çoğunda akma noktası düşürücüler kullanılır. Akma Noktası Düşürücüler, değiştiriciler olarak çalışır ve kristalize mum ile yağ arasındaki arayüzü değiştirir.

     

     

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

     

    KAYNAKLAR
    https://dutton.psu.edu/
    https://www.tribonet.org/
    https://www.machinerylubrication.com/
    https://www.slb.com/

  • BİYOLOJİK OKSİJEN İHTİYACI (BOİ)

    Biyolojik oksijen ihtiyacı (BOİ), bakteriler ve diğer mikroorganizmalar tarafından, belirli bir sıcaklıkta aerobik (oksijen mevcut) koşullar altında organik maddeyi ayrıştırırken tüketilen oksijen miktarını temsil eder.

    Yeterli miktarda çözünmüş oksijen konsantrasyonunun varlığı, akarsuların ve göllerin su yaşamını ve estetik kalitesini korumak için kritik öneme sahiptir. Organik maddenin bir akarsu veya göldeki çözünmüş oksijen (ÇO) konsantrasyonunu nasıl etkilediğini belirlemek su kalitesi yönetiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Sudaki organik maddenin bozunması biyokimyasal veya kimyasal oksijen ihtiyacı olarak ölçülür. Oksijen talebi, bir su numunesindeki ÇO konsantrasyonlarını azaltabilen oksitlenebilir madde miktarının bir ölçüsüdür.

    Belirli çevresel stresler (yaz sıcaklıkları) ve insan kaynaklı diğer faktörler (su kütlesine aşırı gübre verilmesi), su kütlesindeki çözünmüş oksijen miktarını azaltabilir ve bu da yerel su yaşamı üzerinde strese neden olabilir. Bakterilerin ve diğer mikroorganizmaların aerobik ortamda (oksijen mevcut) organik maddeyi ayrıştırırken tükettikleri oksijen miktarı üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için kullanılan bir su analizi, biyokimyasal oksijen ihtiyacının (BOİ) ölçümüdür.

    Organik maddenin bir akarsu veya göldeki çözünmüş oksijen konsantrasyonunu nasıl etkilediğini belirlemek su kalitesi yönetiminin ayrılmaz bir parçasıdır. BOİ, aerobik bakteriler (yalnızca oksijen içeren bir ortamda yaşayan bakteriler) tarafından ayrışma sürecinde atık organik maddenin sudan uzaklaştırılması için gereken oksijen miktarının bir ölçüsüdür. Atık organik madde, işlerini yapmak için oksijene ihtiyaç duyan canlı bakteriyel organizmalar tarafından ayrıştırılarak stabil hale getirilir veya itiraz edilemez hale getirilir. BOİ, genellikle atık su arıtma tesislerinde, sudaki organik kirlilik derecesinin bir göstergesi olarak kullanılır.

    Biyolojik oksijen talebinin kaynakları arasında yapraklar ve odunsu döküntüler, ölü bitki ve hayvanlar, hayvan gübresi, kağıt hamuru ve kağıt fabrikalarından, atık su arıtma tesislerinden, besleme ünitelerinden ve gıda işleme tesislerinden gelen atıklar, başarısız septik sistemler ve kentsel yağmur suyu akışı yer alır.

    Su sistemlerinde BOİ’yi etkileyen en önemli besinlerden biri evlerinden kaynaklanan fosfat kirliliğidir.

    BOİ nasıl belirlenir?

    En yaygın kullanılan yöntem; bir numunedeki çözünmüş oksijendeki farkı beş gün boyunca analiz eder. Bilinen bir numune hacminin başlangıç ​​ÇO içeriği kaydedilir ve 20°C’de beş günlük bir inkübasyon periyodundan sonra numune inkübatörden çıkarılır ve nihai ÇO içeriği alınır.

    Daha sonra BOİ değeri, kullanılan numunenin tükenmesinden ve boyutundan hesaplanır. ÇO okumaları genellikle milyonda bir (ppm) cinsindendir. Daha yüksek BOİ, daha fazla oksijenin gerekli olduğunu gösterir, bu da daha düşük su kalitesine işaret eder. Düşük BOİ, sudan daha az oksijenin uzaklaştırıldığı anlamına gelir, dolayısıyla su genellikle daha saftır.

    Soğuk su, oksijeni sıcak suya göre daha iyi tuttuğundan, ÇO genellikle yaz aylarında daha düşüktür.

    BOİ testindeki en büyük zorluk zamanla ilgilidir; BOİ numunesinin bekleme süresi, toplamadan itibaren 48 saattir. BOİ’ nin düzgün çalışması için şişede yeterli sayıda sağlıklı bakteri popülasyonunun bulunması gerekir.

     

     

    Feyza YALÇIN
    Kimyager

     

    KAYNAKLAR
    https://www.usgs.gov/
    https://www.wwdmag.com/

  • KİMYASAL OKSİJEN İHTİYACI (KOİ)

    Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOİ), suda bulunan Amonyak veya Nitrat gibi organik maddeyi ve inorganik besinleri kimyasal olarak oksitlemek için gereken oksijen miktarını ölçen bir testtir. KOİ miktarının belirlenmesine yönelik en eski yöntemler yaklaşık 150 yıl önce geliştirildi ve su örnekleriyle karıştırıldığında, karıştırılan permanganat çözeltisinin renk değişikliklerinin kaydedilmesini içeriyordu. Ancak bu bileşiği kullanan numuneler arasında önemli farklılıklar vardı.

    KOİ, bir numunenin güçlü bir kimyasal oksidan ile belirli bir zaman aralığında ve sabit sıcaklıkta (genellikle 150°C’de 2 saat) inkübe edildiği bir laboratuvar tahlili yoluyla ölçülür.). En yaygın kullanılan oksidan potasyum dikromattır, kaynayan sülfürik asitle birlikte kullanılır. Kimyasal oksidantın organik veya inorganik bileşiklere spesifik olmadığını, dolayısıyla oksijen talebinin her iki kaynağının da KOİ tahlilinde ölçüldüğünü belirtmek önemlidir. Ayrıca asetat gibi bazı çözünmüş organik bileşiklerle ilişkili oksijen tüketme potansiyelini de ölçmez. Bu nedenle, ölçümler Biyokimyasal Oksijen İhtiyacı (BOD) ile doğrudan karşılaştırılamaz ancak fikir edinmek için kullanılabilir (ancak bazen yedek ölçü olarak da kullanılır).

    KOİ önemli bir su kalitesi parametresidir ve aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok çeşitli uygulamalarda kullanılır:

    • Atık su tahliyesinin ve atık arıtma prosedürünün düzenleyiciler tarafından belirlenen kriterleri karşıladığının teyit edilmesi;
    • Atık su atıklarının biyolojik olarak parçalanabilir fraksiyonunu ölçmek için (BOİ ve KOİ arasındaki oran);
    • KOİ veya BOİ ölçümleri aynı zamanda belirli bir konum için gerekli olan atık su arıtma tesisinin büyüklüğünün bir göstergesi olarak da kullanılır.

     

     

    Feyza YALÇIN
    Kimyager

    KAYNAKLAR
    https://proteus-instruments.com/

  • Deniz Suyunda Gizlenen Tabakalaşma: Derinliklerdeki Sırları Çözme Yolculuğu

    Deniz suyunda tabakalaşma, su kütlesinin farklı özelliklere sahip katmanlara ayrılması durumudur. Bu katmanlar, sıcaklık, tuzluluk ve yoğunluk gibi farklı su özelliklerine bağlı olarak oluşur. Deniz suyunda tabakalaşmayı anlamak ve ölçmek, okyanus bilimcileri ve çevre bilimcileri için önemlidir çünkü bu durum, deniz ekosistemleri üzerinde derin etkileri olabilir. Deniz suyunda tabakalaşma ile ilgili ölçüm yöntemleri hakkında daha fazla bilgi:

    CTD Ölçümleri (Conductivity, Temperature, Depth):

    CTD ölçümleri, deniz suyundaki sıcaklık, tuzluluk ve derinlik gibi temel parametreleri ölçmek için kullanılan en yaygın yöntemlerden biridir. CTD cihazları, denizaltı araştırma gemileri veya sabit istasyonlar aracılığıyla suya indirilir ve su sütununun farklı derinliklerinde ölçümler yapar.

    Yüzey Gözlemleri:

    Deniz yüzeyindeki tabakalaşmayı belirlemek için görsel gözlemler kullanılabilir. Örneğin, denizcilik ve okyanus bilimcileri, denizdeki su renk değişikliklerini veya yüzeydeki dalgaların karakteristiklerini inceleyebilirler.

    Plankton Netleri ve Örnek Toplama:

    Deniz tabakalaşmasının biyolojik etkilerini incelemek için plankton netleri ve örnek toplama cihazları kullanılabilir. Bu yöntemler, farklı derinliklerde plankton örnekleri toplamak için kullanılır.

    Akustik Yöntemler:

    Akustik denizaltı görüntüleme sistemleri, deniz suyunun iç yapısını ve tabakalaşmayı incelemek için kullanılır. Bu sistemler, ses dalgalarının su içindeki yansımalarını kullanarak su sütununun yapısını belirler.

    Termosalinografik Yüzerler:

    Bu yüzerler, deniz suyu özelliklerini sürekli olarak ölçmek için deniz yüzeyinde dolaşan otonom cihazlardır. Sıcaklık ve tuzluluk profillerini kaydederek tabakalaşmayı izlerler.

    Denizaltı İstasyonlar:

    Denizaltı istasyonları, belirli derinliklerde sabit bir konumda bulunur ve deniz suyu özelliklerini sürekli olarak ölçer. Bu, derin su tabakalaşmasını daha iyi anlamak için önemli bir veri sağlar.

    Röntgen Floresans Spektrometrisi:

    Bu laboratuvar tabanlı teknik, deniz suyunda çeşitli elementlerin konsantrasyonlarını ölçmek için kullanılır ve deniz suyunda kimyasal tabakalaşmayı anlamak için önemlidir.

    Deniz suyunda tabakalaşma, deniz ekosistemlerinin sağlığı, iklim değişikliği etkileri ve denizcilik için önemli bir faktördür. Bu ölçüm yöntemleri, araştırmacılara ve çevre bilimcilere bu fenomeni daha iyi anlama ve takip etme fırsatı sunar. Tabakalaşma hakkında daha fazla bilgi edinmek, deniz kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde yönetmek için kritik bir adımdır.

     

     

    İlker CİVİL

    Laboratuvar Sorumlusu

  • SINAV SONUÇLARI

    Bakanlığımızca, 25 Aralık 2013 tarih ve 28862 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuvarları Yeterlik Yönetmeliği” kapsamında, 31 Temmuz – 14 Ağustos 2023 tarihleri arasında sırasıyla  “Su ve Atık Sudan Numune Alma Eğitimi”,  “Arıtma Çamuru, Toprak, Katı Atık, Atık Yağlar ve İzolasyon Sıvılarından Numune Alma Eğitimleri”,  “Emisyon – İmisyon Ölçümleri, Ölçüm ve Numune Alma Eğitimi” ve “Emisyon – İmisyon Ölçümleri, Raporlama Personeli Eğitimi” online gerçekleştirilmiştir.

    Söz konusu eğitimlere ilişkin sınavlar 21.08.2023 tarihinde yapılmış olup sınavların sonuçları ekte yer almaktadır.

    Bu sınavlarda başarılı olamayan katılımcılar için yapılacak  olan telafi sınavının, Tarihi ve Başvuru şartları hakkında ayrıca duyuru yapılacaktır.

    İlgililere önemle duyurulur.

     

    NOT: Emisyon – İmisyon Ölçümleri, Raporlama Personeli Eğitimi Sınavında   “Baca gazında toz tayini için yapılan bir çalışmada aşağıdaki veriler elde edilmiştir………” ile başlayan sorunun tablosunda verilen sıcaklık değerinin biriminin hatalı olması nedeniyle bu soru iptal edilmiş ve katılımcıların tamamının bu soruyu doğru cevapladığı kabul edilmiştir.

     

    Ek-1: Su ve Atık Sudan Numune Alma Eğitimi Sınav Sonucu

    Ek-2: Arıtma Çamuru, Toprak, Katı Atık, Atık Yağlar ve İzolasyon Sıvılarından Numune Alma Eğitimleri Sınav Sonucu

    Ek-3: Emisyon – İmisyon Ölçümleri, Ölçüm ve Numune Alma Eğitimi Sınav Sonucu

    Ek-4: Emisyon – İmisyon Ölçümleri, Raporlama Personeli Eğitimi Sınav Sonucu

     

    Bilgilerinize.

  • YT/LAK Organizasyonu 2023

    Çevre Referans Laboratuvarı – TÜÇEV – İZAYDAŞ arasında 20.09.2022 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde; Atık deney alanında Ek 2 tabloda eksik kalan TR 230 Mineral Yağ ve TR 231 PCB parametrelerinde 2. Kez Yeterlilik Testi düzenlenecektir.

     

    2022 yılı YT organizasyonunda İZAYDAŞ ile birlikte ilk düzenlenen Atık deney alanında Mineral Yağ ve PCB parametrelerinde başarısız olan ve performans değerlendirilmesi yapılmayan Bakanlıkça yetkili tüm laboratuvarlar, daha önceden başka bir tura katılmış olsalar dahi, Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuvarları Yeterlik Yönetmeliği Madde 35 uzaktan denetim amaçlı olması nedeni ile İZAYDAŞ ile birlikte koordine edilecek TR 230 ve TR 231 turlarına katılmak zorundadır.

    Turlarda değerlendirme;

    Madde 35 (2) Bakanlıkça düzenlenen veya katılması zorunlu tutulan yeterlik/karşılaştırma testinde, test sonucu kabul edilebilir sınırların dışında olan laboratuvar, altı ay süre içerisinde ikinci kez yeterlik/karşılaştırma testine katılım sağlar. Sonuçların ikinci kez de kabul edilebilir sınırların dışında çıkması halinde, altı ay süre içerisinde üçüncü kez yeterlik/karşılaştırma testine katılım sağlanır. Bu süreç sonunda olumlu sonuç alamayan laboratuvarların kapsam veya parametreleri Bakanlıkça askıya alınır katılmakla zorunludur.” hükmü gereği uygulanacaktır. Bu kapsamda 3. Kez aynı turlar Bakanlık olarak düzenlenmeyecek olup, başarısız sonuç alan laboratuvarlar, TS EN ISO/IEC 17043 akreditasyonu olan bir YT sağlayıcısından ilgili metotlarda YT katılımı sağlamak ve Bakanlığa sonucu beyan etmekle yükümlüdürler.

    Söz konusu Yeterlilik Test turuna dair süreç ile yeterlilik test ücretleri, tur tarihi ve başvuru koşulları Yeterlilik Test Organizatörü İZAYDAŞ tarafından hazırlanan programda detaylandırılmıştır.   

    İletişim-bilgi: Libraesva ESG has detected a possible fraud attempt from “imsva91-ctp.trendmicro.com” claiming to be www.izaydas.com.tr;  e-mail:yeterlilik@izaydas.com.tr

     

    Yeterlilik Test Çevrim süreci boyunca İZAYDAŞ tarafından sunulan program çerçevesinde hareket edilecek olup, laboratuvarların uymakla zorunlu oldukları yükümlülükler için, 30 Eylül 2022 tarihinde Bakanlık resmi web adresinde yer alan Uzaktan Denetim Kapsamında YT/LAK Testleri Hakkında Duyuru dikkate alınacaktır.

     İlgililerin Dikkatine.

  • e-obk Sistemi Devreye Alındı

    Bazı Zararlı Kimyasalların İhracatı ve İthalatı Hakkında Yönetmelik (PIC Yönetmeliği) kapsamında e-obk sistemi devreye alınmış olup, bugünden itibaren ihracat ve ithalat bildirimleri sistem üzerinden yapılabilecektir.