Demo

Blog

  • TOPRAKTA JİPS

    Jips, kimyasal adıyla kalsiyum sülfat dihidrat (CaSO₄·2H₂O), doğal bir mineral olup genellikle beyaz veya gri renkli bir tortul kayaçtır. Toprak bilimi açısından jips, toprakta çözünür bir tuz olarak önemli bir bileşen olabilir. Özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde doğal olarak bulunan jips, kalsiyum ve sülfat içerdiği için toprak özelliklerini etkileyebilir.

    Jipsin Toprakta Faydaları

    1. Toprak Yapısını İyileştirme

    Jips, toprakta bulunan sodyumu azaltarak toprağın tuzluluğunu düşürür. Bu, alkali toprakların yapısını iyileştirerek su geçirgenliğini artırır.

    Kil yapılı topraklarda partiküllerin birbirine yapışmasını önleyerek toprağın havalanmasını sağlar.

    1. Bitki Besin Desteği

    Jips, kalsiyum ve sülfat içerdiğinden bitkiler için temel besin maddelerinden birini sağlar. Bu, özellikle kalsiyum eksikliği yaşanan topraklar için önemlidir.

    1. Toprak Erozyonunu Azaltma

    Jips, suyun toprağa daha kolay nüfuz etmesini sağlayarak yüzey akışını ve dolayısıyla erozyonu azaltabilir.

    Jipsin Toprakta Zararları

    1. Tuzluluk Sorunu

    Jipsin aşırı miktarda kullanımı, toprakta çözünür tuz miktarını artırarak bitki gelişimini olumsuz etkileyebilir. Özellikle tuza duyarlı bitkiler için yüksek jips konsantrasyonu zararlı olabilir.

    1. Toprak Sıkışması

    Yüksek oranda jips içeren topraklar, özellikle ağır yağış durumlarında sıkışmaya ve drenaj sorunlarına neden olabilir.

    1. Mikrobiyal Aktivitenin Azalması

    Toprakta aşırı jips bulunması, mikrobiyal aktiviteleri olumsuz etkileyebilir ve organik madde dönüşümünü yavaşlatabilir.

    Jipsin Kullanım Alanları

    Tarımsal Toprak Islahı: Alkali toprakların düzeltilmesinde sıkça kullanılır.

    Erozyon Kontrolü: Suya dayanıklı yapısı sayesinde toprak kaybını önler.

    Kirlilik Kontrolü: Endüstriyel atıkların arıtılmasında jips bir bağlayıcı olarak kullanılabilir.

    Türkiye’de Jips ve Toprak Yönetimi

    Türkiye’nin farklı bölgelerinde, özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi yarı kurak bölgelerde jipsli topraklar yaygındır. Bu alanlarda jips, tarım için hem bir avantaj hem de bir sorun yaratabilir. İyi bir toprak yönetimiyle jipsin faydaları artırılabilir ve olası zararlar minimize edilebilir.

    Topraktaki jips, doğru şekilde yönetildiğinde toprak yapısını ve bitki sağlığını olumlu etkileyebilir. Ancak aşırı kullanım veya uygun olmayan koşullarda jips, toprak kalitesini düşürebilir. Bu nedenle, jipsin tarımda veya toprak ıslahında kullanımı sırasında toprak analizi yapılması ve uzman görüşü alınması önemlidir.

    Feyza SAK

    Kimyager

    KAYNAKÇA

    https://www.nrcs.usda.gov/

    https://www.soils.org/

    https://www.tarimorman.gov.tr/

  • TOPRAKTA SATÜRASYON

    Toprakta satürasyon, topraktaki boşlukların (gözeneklerin) tamamen su ile dolduğu durumdur. Satürasyon seviyesi, suyun toprak içinde hareketi ve bitkiler tarafından kullanılabilirliği açısından önemli bir parametredir. Bu seviye, toprak türüne, organik madde miktarına ve çevresel koşullara bağlı olarak değişir.

    Satürasyon durumu, toprağın sağlıklı bir su-hava dengesine sahip olup olmadığını anlamada önemli bir göstergedir. Toprağın sürekli satüre olması ya da yeterince su tutamaması, tarımsal verimlilik ve bitki gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.

    Satürasyon, toprak türüne göre değişiklik gösterir. İdeal bir toprak, su ve havanın dengeli bir şekilde bulunmasını sağlayan gözeneklere sahiptir.

    Kumlu Toprak: Gözenekleri büyüktür, suyu hızlı süzer. İdeal satürasyon seviyesi düşük tutulmalıdır.

    Killi Toprak: Su tutma kapasitesi yüksektir, ancak fazla su birikimi sorun yaratabilir. Orta düzeyde satürasyon idealdir.

    Tınlı Toprak: Su ve havayı dengeleyebildiği için en ideal toprak türü kabul edilir.

    Toprakta Satürasyon Olmazsa Ne Olur?

    1. Su Eksikliği (Düşük Satürasyon):

    Bitki kökleri ihtiyaç duyduğu suyu alamaz, bu da kuraklık stresine yol açar. Toprak erozyonuna ve organik madde kaybına neden olabilir. Mikrobiyal aktiviteler azalır, toprak verimliliği düşer.

    1. Aşırı Satürasyon:

    Toprakta hava boşlukları azalır ve kökler oksijensiz kalır (hipoksi). Kök çürümesi ve bitki ölümleri meydana gelebilir. Toprakta suyun uzun süre durması, tuzluluğu artırabilir ve tarım alanlarını olumsuz etkileyebilir.

    Toprakta Satürasyon Nasıl Düzeltilir?

    1. Düşük Satürasyonu Düzeltmek İçin:

    Organik Madde Eklemek: Toprağın su tutma kapasitesini artırır. Kompost ve iyi çürümüş gübre kullanılabilir.

    Toprak Yapısını İyileştirmek: Tarlada tınlı toprakla karıştırma gibi işlemler yapılabilir.

    Sulama Yöntemleri: Damla sulama gibi kontrollü sulama yöntemleri tercih edilmelidir.

    1. Aşırı Satürasyonu Düzeltmek İçin:

    Drenaj Sistemleri Kurmak: Fazla suyun tahliye edilmesi için drenaj kanalları açılabilir.

    Toprak İşleme: Toprağı düzenli olarak havalandırmak, gözeneklerin açılmasını sağlar.

    Doğru Eğim: Erozyonu önlemek ve fazla suyun birikmesini engellemek için araziye uygun eğim oluşturulabilir.

    Toprakta Satürasyonun Önemi

    Bitki Sağlığı: Bitkilerin su ve besin maddelerini doğru şekilde alabilmesi için satürasyon dengesi kritik bir öneme sahiptir.

    Toprak Mikrobiyolojisi: Mikroorganizmalar hem suya hem de havaya ihtiyaç duyar. Dengeli satürasyon, bu organizmaların hayatta kalmasını sağlar.

    Erozyon Kontrolü: Doğru satürasyon seviyesi, toprak kaybını önleyerek çevresel sürdürülebilirliği artırır.

    Toprakta satürasyon, suyun toprak içindeki dağılımını ve bitki gelişimini etkileyen temel bir faktördür. Satürasyon seviyesinin düşük ya da yüksek olması, tarımsal verimliliği ve çevresel dengeyi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, toprağın düzenli analizi yapılmalı ve uygun iyileştirme yöntemleri uygulanmalıdır.

    Feyza SAK

    Kimyager

    KAYNAKLAR

    https://www.fao.org/home/en/

    https://www.tarimorman.gov.tr/

  • SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRÜN SERTİFİKASI

    Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların korunması ve çevre dostu üretim süreçlerinin benimsenmesi açısından günümüz iş dünyasında büyük bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, sürdürülebilir ürün sertifikası, ürünlerin çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan sürdürülebilir olduğunu kanıtlayan bir belgedir. Tüketicilerin çevre dostu ürünleri tanımasını sağlarken, şirketlere de önemli avantajlar sunar.

     

    Sürdürülebilir ürün sertifikasını şu kişiler veya işletmeler alabilir:

    1. Üreticiler: Gıda, tekstil, mobilya, elektronik ve daha pek çok sektörde faaliyet gösteren üreticiler.
    2. Hizmet Sağlayıcılar: Sürdürülebilir bir hizmet sunan işletmeler, örneğin enerji şirketleri veya geri dönüşüm hizmetleri.
    3. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ): Özellikle ihracat hedefleyen KOBİ’ler, bu sertifika sayesinde uluslararası pazarlara erişim sağlayabilir.

     

     

    Sertifikayı Nereden ve Nasıl Alabilirsiniz?

    1. Yetkili Kuruluşlar

    Sürdürülebilir ürün sertifikasını almak için akredite kuruluşlara başvurmanız gerekir. Türkiye’de Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ve uluslararası ölçekte tanınan Global Organic Textile Standard (GOTS) veya Fair Trade gibi sertifikasyon kuruluşları bu hizmeti sunar.

    1. Süreç Adımları

    Ön Değerlendirme: Üretim süreçlerinin ve ürünlerin sürdürülebilirlik standartlarına uygunluğu kontrol edilir.

    Belge Başvurusu: Yetkili kuruluşa başvuruda bulunulur ve gerekli dokümanlar hazırlanır.

    Denetim ve Analiz: Denetçiler, üretim tesislerini ziyaret eder ve ürünlerin çevresel etkilerini değerlendirir.

    Sertifika Onayı: Denetim süreci başarıyla tamamlandıktan sonra sertifika verilir.

    1. Gereken Belgeler

    • Üretim süreçlerine dair detaylı raporlar.
    • Hammaddelerin kaynağı ve tedarik zinciri belgeleri,
    • Çevreye olan etkilerin analizini içeren dokümanlar.

    Sürdürülebilir Ürün Sertifikasının Faydaları

     

    1. Marka Güvenilirliği: Tüketiciler, sürdürülebilir ürünlere daha fazla güvenir ve tercih eder.
    2. Pazar Avantajı: Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde, sürdürülebilir ürünlere yönelik talep yüksektir.
    3. Maliyet Avantajı: Çevre dostu süreçler, uzun vadede enerji ve hammadde maliyetlerini düşürebilir.
    4. Yasal Uyumluluk: Türkiye ve AB gibi bölgelerde sürdürülebilirlik gerekliliklerine uygun hareket eden firmalar yasal avantaj elde eder.

    Sürdürülebilir ürün sertifikasının benzeri diğer sertifikalar:

    Çevresel Yönetim Sertifikası (ISO 14001): Şirketlerin çevresel performansını iyileştirdiğini kanıtlar.

    Karbon Ayak İzi Sertifikası: Üretim süreçlerinde karbon salınımını azaltma taahhüdünü belgelemek için alınabilir.

    LEED Sertifikası: İnşaat sektöründe çevre dostu binalar için kullanılan bir belge.

    Sürdürülebilir ürün sertifikası, çevreyi korumak ve toplumsal sorumluluğunuzu göstermek için önemli bir araçtır. Bu sertifika, sadece çevre dostu olmayı değil, aynı zamanda iş dünyasında rekabet avantajı sağlamayı da beraberinde getirir. İşletmenizin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için akredite bir kuruluşa başvurarak süreci başlatabilirsiniz.

     

     

    Feyza SAK

    Yeşil Bina Sertifika Uzmanı

     

    KAYNAKLAR

    https://www.tse.org.tr/

    https://global-standard.org/

    https://www.fairtrade.org.uk/

  • GREEN CHECK SERTİFİKASI

    Green Check Sertifikası, bir ürünün, hizmetin ya da işletmenin çevresel standartlara uygunluğunu belgelendiren uluslararası bir sertifikadır. Bu sertifika, işletmelerin çevresel etkilerini azaltma konusundaki çabalarını şeffaf bir şekilde tüketicilere ve paydaşlara sunmasını sağlar.

    Küresel ısınma, doğal kaynakların tükenmesi ve çevre kirliliği gibi sorunlar, sürdürülebilirlik konusunu toplumun gündemine taşımıştır. Bu bağlamda, işletmeler ve tüketiciler arasında çevreye duyarlı ürünlere olan ilgi artmaktadır. Green Check Sertifikası, sürdürülebilirlik konusundaki bu çabaların bir göstergesi olarak öne çıkmaktadır.

    Green Check Sertifikası, bir işletmenin tüm üretim ve tedarik süreçlerini değerlendirerek belirli sürdürülebilirlik kriterlerine uyup uymadığını kontrol eder. Bu süreçte dikkate alınan başlıca kriterler şunlardır:

    Enerji ve Su Yönetimi: Yenilenebilir enerji kullanımı ve su kaynaklarının etkin yönetimi.

    Karbon Emisyonlarının Azaltılması: Sera gazı emisyonlarının ölçülmesi ve azaltılması.

    Atık Yönetimi: Geri dönüşüm uygulamaları ve sıfır atık politikalarının benimsenmesi.

    Sürdürülebilir Malzeme Kullanımı: Çevre dostu ve geri dönüştürülebilir ham maddelerin tercih edilmesi.

    Biyolojik Çeşitliliğin Korunması: Üretim süreçlerinin doğal ekosistemler üzerindeki etkisinin en aza indirilmesi.

    Green Check Sertifikası Neden Önemlidir?

    1. Çevresel Sorumluluk: Sertifikalı ürünler, çevreye olan zararı en aza indirir ve tüketicilere bilinçli bir tercih yapma imkânı sunar.

    1. Pazar Avantajı: Green Check Sertifikası, işletmelere hem ulusal hem de uluslararası pazarlarda rekabet avantajı sağlar.

    1. Yasal Uyumluluk: Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat gibi çevresel düzenlemelerine uyum sağlamayı kolaylaştırır.

    1. Marka Güveni: Tüketiciler, çevreye duyarlı işletmelere ve ürünlere daha fazla güven duyar.

    Türkiye ve Avrupa’da Green Check Sertifikası

    Türkiye: Sürdürülebilirlik konusundaki farkındalık artarken, işletmeler Green Check Sertifikası gibi belgelerle uluslararası standartlara uyum sağlamaya çalışıyor. Özellikle ihracat yapan firmalar, Avrupa Birliği’nin karbon düzenlemelerine uyum için bu tür sertifikaları önemsemektedir.

    Avrupa: Avrupa’da Green Check Sertifikası, sürdürülebilirlik standartlarına uygunluğun bir göstergesi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), bu sertifikaya sahip olmayı bir rekabet unsuru haline getirmiştir.

    Green Check Sertifikası Nasıl Alınır?

    Green Check Sertifikası almak isteyen işletmeler, uluslararası akreditasyona sahip bir denetim kuruluşuna başvurarak süreçlerini değerlendirmelidir. Süreç şu aşamaları içerir:

    1. Başvuru: İşletmenin süreçleri ve ürünleri hakkında detaylı bilgi sunulur.
    2. Denetim: Üretim süreçleri, enerji kullanımı, atık yönetimi ve diğer sürdürülebilirlik kriterleri değerlendirilir.
    3. Raporlama: Denetim sonuçları, şeffaf bir şekilde raporlanır.
    4. Belgelendirme: Uygun bulunan işletmelere Green Check Sertifikası verilir.

    Green Check Sertifikası, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak isteyen işletmeler için bir yol haritası sunar. Aynı zamanda, çevreye duyarlı tüketiciler için güvenilir bir rehber niteliği taşır. Hem çevresel etkileri azaltmak hem de rekabet avantajı sağlamak isteyen işletmeler, bu sertifikayı alarak geleceğin ekonomisinde yerlerini sağlamlaştırabilir.

     

    Feyza SAK

    Yeşil Bina Sertifika Uzmanı

     

    KAYNAKLAR

    https://commission.europa.eu/index_en

    https://www.csb.gov.tr/

    ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Standardı

  • CCUS (Carbon Capture, Utilization, and Storage)

    CCUS (Carbon Capture, Utilization, and Storage)

    CCUS, karbon emisyonlarını azaltmayı amaçlayan yenilikçi bir teknoloji kombinasyonudur. Bu teknoloji, atmosfere salımdan önce karbon dioksitin (CO₂) yakalanmasını, çeşitli süreçlerde kullanılmasını ve uygun jeolojik formasyonlarda güvenli bir şekilde depolanmasını kapsar. İklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir araç olarak görülür.

    CCUS Teknolojisinin Aşamaları;

    1. Karbon Yakalama (Carbon Capture):

    Sanayi tesisleri, enerji santralleri gibi kaynaklardan çıkan CO₂, emisyon kontrol ekipmanlarıyla yakalanır. Üç ana yakalama yöntemi vardır:

    • Ön yakma (Pre-combustion): Yakıtın yanmasından önce CO₂’nin ayrıştırılması.
    • Son yakma (Post-combustion): Yakıtın yanmasından sonra çıkan gazlardan CO₂’nin ayrıştırılması.
    • Oksijen yakıtlı yanma (Oxy-fuel combustion): Yakıtın saf oksijenle yakılması sonucu oluşan yüksek konsantrasyonlu CO₂’nin yakalanması.
    1. Karbonun Kullanımı (Utilization):
    • Yakalanan CO₂, endüstriyel süreçlerde yeniden kullanılabilir. Örneğin: Beton ve çimento üretiminde hammadde olarak.
    • Kimyasal ürünlerin üretiminde.
    • Tarımsal amaçlarla gübreleme.
    1. Karbon Depolama (Storage):

    Kullanılmayan CO₂, yeraltındaki jeolojik yapılar, tükenmiş petrol ve gaz rezervuarları gibi güvenli bölgelerde depolanır.

    CCUS’nin Önemi

    İklim değişikliğiyle mücadele: Küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlandırma hedefini destekler.

    Sanayi ve enerji sektörlerinde dönüşüm: Çelik, çimento ve enerji üretimi gibi yüksek emisyonlu sektörlerin karbon nötr hale gelmesine katkı sağlar.

    Ekonomik fırsatlar: Yeni iş alanları ve teknolojik inovasyon için potansiyel yaratır.

    CCUS’nin Avrupa ve Türkiye’deki Durumu

    Avrupa, CCUS teknolojisinin gelişimini destekleyen birçok projeyi finanse etmektedir. Özellikle Norveç’teki Northern Lights projesi, karbon depolama konusunda öncü projelerden biridir. Avrupa Yeşil Mutabakatı doğrultusunda CCUS projelerine yapılan yatırımlar hızla artmaktadır.

    Türkiye’de henüz geniş çaplı CCUS projeleri bulunmamakla birlikte, bazı akademik çalışmalar ve sanayi iş birlikleri mevcuttur. Ülke, enerji dönüşümü ve karbon emisyonlarını azaltma hedefleri doğrultusunda CCUS teknolojisine yatırım yapabilir.

    Zorluklar ve Gelecek Perspektifi

    Zorluklar; Yüksek maliyetler, Depolama alanlarının sınırlılığı, Teknolojinin geniş ölçekte uygulanabilirliği.

    Gelecek; CCUS, karbon nötr bir gelecek için kritik bir çözüm olarak değerlendirilmektedir. Teknolojik ilerlemeler ve maliyetlerin düşmesiyle, CCUS’nin hem ekonomik hem de çevresel faydalarının artması bekleniyor.

    CCUS, hem mevcut karbon emisyonlarını azaltmak hem de fosil yakıtların daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını sağlamak için umut vadeden bir teknolojidir. Ancak, bu teknolojinin yaygınlaşması için küresel iş birliği, kamu-özel sektör ortaklıkları ve yatırımların artması gereklidir.

    Feyza SAK

    Yeşil Bina Sertifika Uzmanı

    KAYNAKLAR

    https://www.iea.org/

    https://commission.europa.eu/index_en

    https://www.mta.gov.tr/dogalkaynaklar/

  • ÜRÜN KARBON AYAK İZİ

    Ürün karbon ayak izi, bir ürünün yaşam döngüsü boyunca atmosfere salınan toplam sera gazı miktarını ifade eder. Bu yaşam döngüsü; ham madde temini, üretim, dağıtım, kullanım ve atık yönetimi aşamalarını kapsar. Karbon ayak izi, genellikle karbondioksit eşdeğeri (CO₂e) cinsinden ölçülür.

    Küresel ısınma ve iklim değişikliği, dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biridir. Bu sorunlara çözüm bulma çabalarının bir parçası olarak, karbon ayak izi ölçümü giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Özellikle ürün karbon ayak izi ölçümü, işletmelerin çevresel etkilerini anlamaları ve azaltmaları için etkili bir yöntemdir.

    Neden Önemlidir?

    1. Çevresel Etkiyi Azaltır: Karbon ayak izi ölçümü, üretim süreçlerindeki çevresel etkileri belirlemeye yardımcı olur. Böylece daha sürdürülebilir alternatifler geliştirilebilir.
    2. Tüketici Bilinci Artar: Günümüz tüketicileri, satın aldıkları ürünlerin çevresel etkilerini bilmek istemektedir. Düşük karbon ayak izine sahip ürünler, markaya olan güveni artırır.
    3. Yasal Uyumluluk ve Rekabet: Pek çok ülke, karbon salınımlarını azaltmaya yönelik düzenlemeler getirmektedir. Ürün karbon ayak izi ölçümü, işletmelerin yasalara uygun hareket etmesine yardımcı olur. Ayrıca, sürdürülebilirlik odaklı bir yaklaşım, işletmelere rekabet avantajı sağlar.

    Karbon Ayak İzi Nasıl Ölçülür?

    Karbon ayak izi ölçümü, uluslararası standartlar ve protokoller çerçevesinde yapılır. En yaygın kullanılan standartlar arasında ISO 14067 ve GHG Protokolü bulunmaktadır. Ölçüm süreci şu adımları içerir:

    1. Sistem Sınırlarının Belirlenmesi: Ürünün yaşam döngüsünün hangi aşamalarının değerlendirileceğine karar verilir.
    2. Veri Toplama: Ham madde tüketimi, enerji kullanımı, lojistik gibi süreçlere dair veriler toplanır.
    3. Emisyon Faktörlerinin Kullanımı: Her süreç için emisyon faktörleri uygulanarak karbon salınımı hesaplanır.
    4. Raporlama: Elde edilen sonuçlar, şeffaf bir şekilde raporlanır.

     

    Türkiye’de ve Avrupa’da Durum

    Türkiye: Türkiye’de ürün karbon ayak izi ölçümü konusunda farkındalık artmaktadır. Bazı büyük şirketler bu konuda öncülük etmekte ve düşük karbonlu üretim modelleri geliştirmektedir. Ancak, özellikle KOBİ’ler için farkındalık ve altyapı eksikliği devam etmektedir.

    Avrupa: Avrupa Birliği, Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi girişimlerle karbon emisyonlarını azaltmayı hedeflemektedir. Bu düzenlemeler, Avrupa ile ticaret yapan Türk şirketlerini de doğrudan etkilemektedir.

    Sürdürülebilir Gelecek İçin Çözüm Önerileri

    Dijitalleşme ve IoT Kullanımı: Üretim süreçlerinin izlenmesi ve karbon ayak izinin hesaplanması için dijital teknolojilerden faydalanılabilir.

    Yenilenebilir Enerji: Üretim süreçlerinde fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynakları tercih edilmelidir.

    Tedarik Zinciri Optimizasyonu: Ulaşım süreçlerinde düşük karbonlu lojistik yöntemleri kullanılabilir.

    Ürün karbon ayak izi ölçümü, işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarında kritik bir araçtır. Hem çevreye hem de işletme imajına olumlu katkı sağlayan bu süreç, geleceğin ekonomisinde rekabet avantajı sağlayacak önemli bir unsurdur.

     

    Feyza SAK

    Yeşil Bina Sertifika Uzmanı

     

    KAYNAKLAR:

    https://commission.europa.eu/index_en

    ISO 14067 Standard

    Türkiye Yeşil Mutabakat Eylem Planı

  • TOPRAK BÜNYESİ ANALİZLERİ: Tarımsal Verimliliğin Temeli

    Toprak bünyesi, bir toprağın fiziksel özelliklerini belirleyen kum, mil ve kil oranlarının bir bileşimidir. Bu özellikler, toprağın su tutma kapasitesinden hava geçirgenliğine ve bitkisel üretim üzerindeki etkisine kadar birçok kritik faktörü etkiler. Toprak bünyesi analizleri, özellikle tarımsal faaliyetlerde, toprak kalitesini ve verimliliğini artırmak için hayati bir rol oynar.

    Toprak Bünyesi Neden Önemlidir?

    Toprak bünyesi, toprağın fiziksel yapısını ve davranışını etkiler. Örneğin:

    • Kil oranı yüksek topraklar suyu daha fazla tutar, ancak havalandırma ve su geçirgenliği sınırlıdır.
    • Kum oranı yüksek topraklar iyi bir drenaj sağlar, ancak suyu ve besinleri tutma kapasitesi düşüktür.
    • Mil içeriği kum ve kil arasındaki bir dengeyi sağlayarak toprağın su tutma ve geçirgenlik özelliklerini optimize edebilir.

    Bu özellikler, bitkilerin kök gelişiminden su ve besin alımına kadar birçok süreç üzerinde doğrudan etkili olduğundan, doğru bünye analizi tarımsal üretimde kritik öneme sahiptir.

    Toprak Bünyesi Analiz Yöntemleri

    Toprak bünyesi analizleri çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilir. Bunlardan bazıları şunlardır:

    1. Mekanik Analiz (Hidrometre Yöntemi): Topraktaki partikül boyutlarının oranını ölçerek kum, mil ve kil yüzdesini belirler.
    2. Tekstür Üçgeni Kullanımı: Analiz sonuçları tekstür üçgeni üzerinde değerlendirilerek toprağın hangi sınıfa ait olduğu belirlenir (örneğin, tın, killi tın, kumlu tın).
    3. Elde Yoğurma Testi: Hızlı ve pratik bir yöntem olarak, toprağın elde yoğrularak yapışkanlık, plastiği ve dağılma özellikleri gözlemlenir.

    Toprak Bünyesi Analizlerinin Faydaları

    1. Bitki Seçimi ve Tarımsal Uygulamalar: Analiz sonuçları, hangi bitki türlerinin o toprakta daha iyi yetişebileceğini anlamaya yardımcı olur.
    2. Sulama ve Gübreleme Yönetimi: Toprağın su tutma kapasitesine göre sulama planları oluşturulabilir ve uygun gübreleme yöntemleri belirlenebilir.
    3. Erozyon Kontrolü: Toprağın eğilimleri belirlenerek erozyon riski en aza indirilebilir.

    Türkiye’de Toprak Bünyesi Analizlerinin Önemi

    Türkiye, farklı iklim koşulları ve geniş bir toprak çeşitliliği ile dikkat çeken bir coğrafyaya sahiptir. Ancak toprak erozyonu ve yanlış tarımsal uygulamalar, verimli toprakları tehdit etmektedir. Bu nedenle, toprak bünyesi analizlerinin düzenli olarak yapılması, sürdürülebilir tarım uygulamalarının temel taşlarından biridir.

    Toprak bünyesi analizleri, toprağın fiziksel özelliklerini anlamaya yönelik kritik bir süreçtir ve tarımsal verimliliği artırmada önemli bir rol oynar. Modern laboratuvar tekniklerinin yanı sıra, çiftçilerin bu analiz sonuçlarını doğru bir şekilde yorumlaması ve kullanması, tarım sektöründe sürdürülebilir bir geleceği mümkün kılabilir.

     

    Feyza SAK

    Kimyager

     

    KAYNAKLAR:

  • Atık Ek 2 Alanında düzenlenen YT/LAK Organizasyonunda Askıya Alınan Laboratuvarlar ile İlgili

    TUÇEV /İZAYDAŞ/ Bakanlık Organizasyonu ile atık deney alanında düzenlenen Atık Ek-2 analizleri kapsamında TR 217 ve TR 222 YT/LAK testlerinde TS EN 12457-4 Katıdan Özütleme Metodu ile ön işlem gerektiren parametrelerde askıya alınan laboratuvarların, Metaller hariç diğerlerinin tamamında başarılı z skoru almış olması, Metallerde parametre sayısının Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik Ek-2 de yer alan Metal parametre sayısının, en az P sinde performans değeri  başarılı z skor olarak hesaplanmış olması şartı ile askıları kaldırılacaktır.

    Bu kapsamda, ilgili laboratuvarların gerekli bilgileri ve belgeleri (dilekçe ve objektif  YT  katılım belgelerinigamze.yucel@csb.gov.tr adresine maili ile 07.02.2025 tarihine kadar göndermeleri gereklidir.  Bu tarihe kadar bilgilendirme yapmayan laboratuvarların durumunda iyileştirmeye gidilmeyecektir.

    İlgili laboratuvarların dikkatine,

     

    Kaynak : https://lab.csb.gov.tr/atik-ek-2-alaninda-duzenlenen-yt-lak-organizasyonunda-askiya-alinan-laboratuvarlar-ile-ilgili-duyuru-455487

  • 2025 Yılı YT/LAK Organizasyon-1

    Çevre Referans Laboratuvarı – TÜÇEV – İZAYDAŞ arasında 20.09.2022 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde;

    TR253 Sabit Kaynak Emisyonu

    (Baca Gazı)

    Krom (VI) Tayini 22.01.2025

    30.01.2025

    TR254 Sabit Kaynak Emisyonu

    (Baca Gazı)

    Halojen Emisyonlarının Tayini (HCl, HF, HBr) 22.01.2025

    30.01.2025

    Turları, ISO 17043 akreditasyon kapsam dışı olarak düzenlenecektir. Tüm laboratuvarlar, daha önceden başka bir tura katılmış olsalar dahi, Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuvarları Yeterlik Yönetmeliği Madde 35 uzaktan denetim amaçlı olması nedeni ile İZAYDAŞ ile birlikte koordine edilecek TR 253 ve TR 254 duyurularına katılmak zorunludur.

    Gerçekleşen Turlarda Değerlendirme;

    Madde 35 (2) Bakanlıkça düzenlenen veya katılması zorunlu tutulan yeterlik/karşılaştırma testinde, test sonucu kabul edilebilir sınırların dışında olan laboratuvar, altı ay süre içerisinde ikinci kez yeterlik/karşılaştırma testine katılım sağlar. Sonuçların ikinci kez de kabul edilebilir sınırların dışında çıkması halinde, altı ay süre içerisinde üçüncü kez yeterlik/karşılaştırma testine katılım sağlanır. Bu süreç sonunda olumlu sonuç alamayan laboratuvarların kapsam veya parametreleri Bakanlıkça askıya alınır katılmakla zorunludur.” hükmü gereği uygulanacaktır.

    Söz konusu Yeterlilik Test turuna dair süreç ile yeterlilik test ücretleri, tur tarihi ve başvuru koşulları Yeterlilik Test Organizatörü İZAYDAŞ tarafından hazırlanan programda detaylandırılmıştır.   

    İletişim-bilgi: www.izaydas.com.tr;  e-mail:yeterlilik@izaydas.com.tr
         

     

    Yeterlilik Test Çevrim süreci boyunca İZAYDAŞ tarafından sunulan program çerçevesinde hareket edilecek olup, laboratuvarların uymakla zorunlu oldukları yükümlülükler için, 30 Eylül 2022 tarihinde Bakanlık resmi web adresinde yer alan Uzaktan Denetim Kapsamında YT/LAK Testleri Hakkında Duyuru dikkate alınacaktır.

     İlgililerin Dikkatine

     

    Kaynak : https://lab.csb.gov.tr/2025-yili-yt-lak-organizasyon-1-duyuru-455486

  • BÜKREŞ SÖZLEŞMESİ VE KARADENİZ’İN GELECEĞİ

    Karadeniz, Avrupa ve Asya arasındaki jeopolitik önemi çevresel hassasiyetiyle dikkat çeken bir bölgedir. Ancak, bu deniz sadece coğrafi özellikleriyle değil, aynı zamanda çevresel tehditlerle de ön plana çıkmaktadır. Endüstriyel atıklar, tarımsal kirlenme ve gemi kaynaklı kirlilik, Karadeniz ekosistemini tehlikeye sokuyor. Bu noktada, çevresel koruma için uluslararası bir çaba olarak Bükreş Sözleşmesi devreye girmektedir.

    Bükreş Sözleşmesi Nedir?

    1992 yılında imzalanan Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunmasına Dair Bükreş Sözleşmesi, Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler arasında çevresel sorunlarla mücadele etmek için imzalanmış bir anlaşmadır. Bu ülkeler; Türkiye, Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve Gürcistan’dır. Sözleşme, deniz kirliliğini azaltmaya yönelik çeşitli protokoller ve aksiyon planları öngörmektedir.

    Sözleşmenin Ana Hedefleri

    1. Deniz Ekosisteminin Korunması: Karadeniz’in biyolojik çeşitliliğini korumak ve iyileştirmek.
    2. Kirlilik Kaynaklarının Azaltılması: Endüstriyel, tarımsal ve evsel atıklardan kaynaklanan kirliliği kontrol altına almak.
    3. Sınır Aşırı Kirliliğin Önlenmesi: Karadeniz’e dökülen akarsular ve uluslararası gemi taşımacılığı yoluyla gelen kirliliği engellemek.
    4. Bilimsel Araştırmaların Teşviki: Deniz kirliliği konusunda veri toplama ve ülkeler arası bilimsel iş birliğini artırmak.

    Türkiye’nin Rolü

    Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerden biri olarak Türkiye, Bükreş Sözleşmesi kapsamında aktif bir rol oynamaktadır. Özellikle, sanayi ve kentsel gelişimin yoğun olduğu Marmara Bölgesi’nden Karadeniz’e akan atıkların kontrol altına alınması için çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Bunun yanı sıra, ulusal mevzuat uyumu ve kirliliği azaltma konusundaki yatırımlar hâlâ çözülmesi gereken zorluklar barındırsa da olumlu ilerlemeler kaydedilmektedir.

    Avrupa Birliği ve Karadeniz

    Avrupa Birliği, Karadeniz’in korunması için Bükreş Sözleşmesi’ni destekleyen çeşitli projeler ve fonlar sunmaktadır. AB Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi, üyelerinin bölge denizlerinin çevresel durumunu iyileştirme taahhüdüdür. Bu, Karadeniz’e kıyısı olan AB ülkeleri Romanya ve Bulgaristan için özellikle önemlidir.

    Eleştiriler ve Zorluklar

    Bükreş Sözleşmesi kapsamındaki en önemli eleştirilerden biri, uygulanabilirlik konusunda yaşanan sorunlardır. Ülkeler arasındaki ekonomik ve politik farklılıklar, ortak çözüm üretilmesini zorlaştırmaktadır. Bunun yanı sıra, izleme ve denetim mekanizmalarının eksik kaldığı durumlar, çabaların etkisini sınırlamaktadır.

    Karadeniz’in korunması, sadece bölge ülkelerinin değil, tüm uluslararası toplumun sorumluluğundadır. Bükreş Sözleşmesi, çevresel diplomasi ve iş birliğinin bir örneği olarak karşımızda duruyor. Ancak, etkili uygulama ve sürekli izleme ile bu sözleşmenin hedeflerine ulaşması mümkün olacaktır.

     

    Feyza SAK

    Kimyager

     

    KAYNAKLAR