Demo

Blog

  • İSG Katip Kullanım Kılavuzu

    16.01.2024 Tarihli Duyuru: İSG KATİP Ölçüm Sonuç Giriş Ekranı hakkında bilgi almak için tıklayınız.

  • Kep Adresi Güncellemesi

    Sayın İş Hijyeni Laboratuvarı Yetkilileri,
    Eski KEP adresimiz artık kullanılmamaktadır. Yeni KEP adresimiz aşağıda belirtilmiştir:
    Yeni Kep Adresi: csgb@hs01.kep.tr
    Bu değişiklik doğrultusunda tüm resmi yazışmalarınızın belirtilen yeni kep adresine yönlendirilmesi hususu önem ile duyurulur.

     

  • SANAYİDE YEŞİL DÖNÜŞÜM

    Sanayide Yeşil Dönüşüm (SYD) çevresel etkiyi ve sürdürülebilirliği dikkate alan, yenilikçi ve en iyi çevresel uygulamalar ile enerji ve kaynak verimliliğini artıran, sürdürülebilir      tüketim ve üretim modellerini benimseyen dönüşüm sürecidir. 

     

    Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği; çevrenin ve insan sağlığının bütüncül olarak korunması için sıfır kirlilik hedefleri doğrultusunda entegre kirlilik önleme ve kontrol yaklaşımıyla hava, su, toprak, gürültü ve koku kirliliğine neden olan sanayi kaynaklı emisyonları ve atık oluşumunu kaynağında önlemek ve azaltmak ile kaynakları verimli kullanmak için sanayide yeşil dönüşüme, döngüsel ekonomiye ve karbonsuzlaşmaya yönelik idari ve teknik usul ve esasları düzenlemek amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanmıştır. Milli güvenlik kapsamında görev ve yetkisi bulunan kurum ve kuruluşlar, araştırma ve geliştirme faaliyetleri, yeni ürün ve süreçlerin test edilmesi için kullanılan işletmeler veya işletme bölümleri bu Yönetmeliğin kapsamı dışında olmak beraber; yönetmeliğin EK-1 ve EK-2’sinde yer alan faaliyetlerin gerçekleştirildiği işletmeleri kapsar.

     

    EK-1’de yer alan faaliyetlerin bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak işletildiğini gösteren belgeye SYD belgesi denir. SYD belgelendirme sürecinde başvuru dosyası kabul edilen işletme için Bakanlıkça yapılan düzenlemelerde ve Mevcut En İyi Teknikler (MET) dokümanları doğrultusunda hazırlanan ve içeriği EK-4’te yer alan rapora ‘değerlendirme raporu’ denilmektedir. Tesiste yapılması planlanan değişikliğe yönelik olarak hazırlanan rapor ise ‘değişiklik raporu’ olarak isimlendirilir. Bu Yönetmelik kapsamında yer alan toprak kirliliği ve yer altı ve yer üstü suyunun kirlilik durumu hakkında, ilgili mevzuat kapsamında Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluş tarafından 8/6/2010 tarihli ve 27605 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik kapsamında hazırlanan rapor ise ‘mevcut durum raporu’ olarak hazırlanır. SYD belgesi gözden geçirme sürecinde tesise ilişkin hazırlanan rapor ise gözden geçirme raporudur. SYD sürecindeki iş ve işlemlerin elektronik ortamda gerçekleştirileceği çevrimiçi sistem e-SYD sistemidir. SYD belgesi şartlarını belirlemek için getirilmiş asgari olarak 10/9/2014 tarihli ve 29115 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği kapsamındaki emisyon sınır değerleri ve diğer şartlar genel bağlayıcı kuralları oluşturur.

    Bir tesisin SYD belgesinde yer alan bilgiler kapsamında tesisin yapısında veya işleyişinde, prosesinde, besleme sisteminde, kapasite veya boyutlarında, insan sağlığı ve çevre üzerinde önemli olumsuz etkileri olabilecek olan çevre izin ve lisans belgesinin yenilenmesini gerektiren değişiklik veya genişletme önemli değişiklik olarak geçer.

    Mevcut En İyi Teknikler (MET); çevrenin bir bütün olarak en yüksek düzeyde korunmasında teknolojik ve ekonomik sürdürülebilirliği uluslararası kabul görmüş olan, Bakanlıkça yayımlanan ve SYD belgesinin gerekliliklerine temel oluşturan, en etkin, ileri, uygulanabilir, temiz üretim tekniklerdir.

    Sektörel MET dokümanlarında, belli bir zaman dilimi içerisinde, belirli referans koşulları altında ortalama bir değer olarak ifade edilen, MET veya MET kombinasyonu uygulanarak elde edilen, normal işletme koşullarında erişilen emisyon seviyesi aralığına ‘MET ile ilişkili emisyon seviyesi (MET-İES)’ denir. EK-1’de yer alan faaliyetler için EK-7’de yer alan kriterler dikkate alınarak, sektörel olarak hazırlanan uygulanan teknikleri, mevcut emisyonları, azaltım seviyelerini, MET’in belirlenmesinde göz önünde bulundurulan kriterleri, MET sonuç belgelerini ve gelişmekte olan teknikleri içeren ve Bakanlıkça yayımlanan doküman MET referans dokümanı (MET-Ref)dır.

    MET ile ilgili sonuçlar, tanımlar, MET uygulanabilirliğinin değerlendirilmesi için gerekli bilgiler, MET-İES, bu tekniklerle ilişkili çevresel performans seviyeleri, izleme, azaltım seviyeleri ve saha iyileştirilmesi uygulandığı durumlarda iyileştirme tedbirleri dahil olmak üzere bir çevre yönetim sisteminin içeriğini ortaya koyan bir MET-Ref dokümanının bölümlerini içeren ve Bakanlıkça yayımlanan belge MET sonuç belgesidir.

    Bu Yönetmelik kapsamında yer alan faaliyetler için uluslararası kabul görmüş uygulanan teknikleri, mevcut emisyonları, izleme azaltım seviyelerini, MET’in belirlenmesinde göz önünde bulundurulan kriterleri, MET-İES’i, saha iyileştirilmesi uygulandığı durumlarda iyileştirme tedbirlerini ve gelişmekte olan teknikleri içeren ve sektörel olarak hazırlanan ulusal teknolojik altyapı ile uyumlu Bakanlıkça yayımlanan dokümanlar sektörel MET dokümanlarıdır. Sektörel MET dokümanlarında ve MET-Ref dokümanlarında ESD’leri verilmiş olan kirleticiler yerine, tesisin özelliklerine göre göz önünde bulundurulacak parametre veya teknik tedbirleri eşdeğer parametreler veya teknik tedbirler olarak nitelendirebiliriz.

    Tüketim seviyeleri, malzemeler, su ve enerji kaynakları ile ilgili kaynak verimliliği, emisyon değerleri, malzemelerin ve suyun yeniden kullanımı ve atık üretimi ile ilgili performanslar ‘çevresel performans’ olarak tanımlanır. İlgili mevzuatla belirlenen, belirli bir kirletici veya kirletici gruplarının çevrede ya da alıcı ortamda insan sağlığı ve çevreyi korumak için sağlanması gereken değerler ise çevresel kalite standartlarını oluşturur.

    İklim nötr hedefi doğrultusunda; işletme tarafından bir tesisin tamamının veya bir kısmının tasarımında veya mevcut bir tesisin teknolojisinde büyük bir değişiklik yapılmasını içeren, çapraz medya etkilerini de dikkate alarak MET sonuçlarında belirlenen tekniklerle elde edilebilecek düzeylere kadar çevresel ortak faydaları optimize eden ve sera gazı emisyonlarında kayda değer bir azalma sağlayan MET’in veya yeni tekniklerin uygulanması ‘derin endüstriyel dönüşüm’ olarak nitelenebilir.

    Maddelerin, titreşimin, ısı veya gürültünün işletme veya tesiste yer alan bir veya birden fazla kaynaktan havaya, suya ya da toprağa doğrudan veya dolaylı biçimde bırakılması emisyon oluşturur. Bir emisyonun belirli parametrelerle ifade edilen kütlesinin, belirli zaman dilimi içinde aşılmaması gereken konsantrasyonu ve/veya seviyesine ESD (emisyon sınır değeri) denilmektedir. Kirlilik; insan faaliyetlerinin doğrudan veya dolaylı sonucu olan maddelerin, titreşimlerin, gürültünün veya ısının ve kokunun insan sağlığına, çevre kalitesine, maddi varlıklara zararlı olabilecek veya çevrenin kalitesini bozacak ve meşru amaçlarla kullanılmasına engel olabilecek şekilde havaya, suya veya toprağa doğrudan ve dolaylı biçimde bırakılması sonucu oluşan durumudur.

    Ticari olarak geliştirilmesi halinde daha yüksek seviyede çevre ve insan sağlığı korumasını sağlayacak veya mevcut tekniklerin uygulanma maliyetinden daha düşük maliyetli ve asgari olarak mevcut çevre koruma düzeyinin muhafaza edilmesine imkân sağlayacak endüstriyel faaliyetlere yönelik yeni bir teknik, gelişmekte olan tekniktir.

    Bakanlığın yetki ve sorumlulukları

    Bakanlık;

    1. a) Belgelendirme sürecinde uygulanacak MET’i, MET-İES’i, ESD ve ilgili hükümleri belirlemekle,
    2. b) SYD belgelendirme sürecine ilişkin düzenlemeleri, MET dokümanlarını ve rehber dokümanları hazırlamak ve yayımlamakla,
    3. c) SYD belgelendirme sürecini yürütmek ve ilgili kurum ve kuruluşlarla bu kapsamda gerçekleştirilen çalışmaları desteklemekle,

    ç) SYD belgelendirme sürecinde görev alacak SYD sorumluları ve başsorumlularına ilişkin eğitim, sınav uzmanlaşma belgelendirilme, yetkilendirme ve denetimine yönelik usul ve esaslarını belirlemekle,

    1. d) Sanayide en iyi çevresel uygulamalar, sıfır kirlilik, derin endüstriyel dönüşüm, sürdürülebilir tüketim ve üretim, temiz üretim konularında ülke politikaları ve stratejilerini belirlemek ve bu kapsamda ilgili kurum ve kuruluşlarla yürütülen ulusal ve uluslararası çalışmaları koordine etmekle,
    2. e) Ülke genelinde sıfır kirlilik hedefini yakalamaya yönelik olarak tüm alıcı ortamlarda kirliliğin azaltılmasına ilişkin sektörel hedef ve eylemleri belirlemek, koordine etmek ve çalışmaları teşvik etmekle,
    3. f) SYD belgelendirme sürecinde faaliyetlerin bulunduğu alan, bölgenin kirlilik yükü gibi unsurları dikkate alarak uyulması gereken ilave tedbirleri ve/veya hükümleri belirlemekle,
    4. g) SYD belgesinde belirtilen, izlenmesi gereken emisyon parametrelerine yönelik ölçüm yöntemini, sıklığını ve değerlendirme prosedürünü içeren izleme koşullarını belirlemekle,

    ğ) Sıfır kirlilik, derin endüstriyel dönüşüm, sürdürülebilir tüketim ve üretim, temiz üretim, MET konusundaki uluslararası gelişmeleri takip etmek, MET konusunda teknolojilerin geliştirilmesini desteklemek, mevzuatı hazırlamakla,

    1. h) SYD sürecinde ilgili kurum ve kuruluşlarca yürütülen çalışmaları desteklemek ve bilgi, belge, veri sağlamakla,

    ı) İlgili kurum ve kuruluşlar tarafından inovatif ve çevreci en iyi uygulamaların yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesine yönelik yürütülen çalışmalarda asgari olarak bu Yönetmelik hükümlerinin esas alınmasını sağlamakla,

    1. i) Sektörel MET dokümanları kapsamında çevresel kalite standartlarını belirlemekle,

    yetkili ve sorumludur.

     

    İl müdürlüğünün yetki ve sorumlulukları

    İl müdürlükleri SYD belgelendirme süreci kapsamında;

    1. a) Sanayide en iyi çevresel uygulamalar, sıfır kirlilik, derin endüstriyel dönüşüm, sürdürülebilir tüketim ve üretim, temiz üretimin yaygınlaşmasına yönelik olarak illerde çalışma yürütmekle ve ilgili kurum kuruluşlarla koordinasyon sağlamakla,
    2. b) EK-3’te yer alan başvuru dosyası içeriği ve belgelendirme sürecine ilişkin işletmecileri bilgilendirmekle,
    3. c) Tesisin SYD belgelendirme sürecinde sunulan değerlendirme raporundaki koşullarda faaliyet gösterdiğine ilişkin yerinde tespit raporunu hazırlama ve e-SYD sistemine yüklemekle,

    ç) Belgesi bulunan tesisin, belgede yer alan koşullarda faaliyet gösterdiğine ilişkin takip sürecini yürütmek ve EK-6’da yer alan hususlara göre gözden geçirme sürecinde görev almakla,

    1. d) EK-1 ve EK-2’de yer alan faaliyetlerin kayıt işlemlerini takip etmekle,

    yetkili ve sorumludur.

     

    Üçüncü taraf doğrulama kuruluşlarının yetki ve sorumlulukları

    Ulusal ve uluslararası tanınan üçüncü taraf doğrulama kuruluşları;

    1. a) SYD belgelendirme sürecinde uygunluk incelemesini yürütmekle,
    2. b) Uygunluk raporunu hazırlayarak işletmeciye iletmekle,

    yetkili ve sorumludur.

     

    İşletmecinin yükümlülükleri

    EK-1 ve EK-2’de yer alan faaliyetleri yürüten işletmeciler Bakanlıkça belirlenen sektörel takvim doğrultusunda elektronik sisteme bilgilerini girerek kayıt olmak ve her yıl 1 Nisan tarihine kadar bilgilerini güncellemekle yükümlüdür.

    (2) SYD belgesi alacak tesis işletmecileri çevre izin ve lisans belge başvurusu ile eş zamanlı bir şekilde bu Yönetmelik kapsamında istenen bilgi ve belgeleri Bakanlığa ibraz etmekle yükümlüdür. Tesislerde, çevre izin ve lisans sürecinin tamamlanması için SYD belgesi gerekir.

    (3) SYD belgesi bulunan tesisler için işletmeciler;

    1. a) SYD belge şartlarına göre faaliyet göstermekle,
    2. b) İşletmenin çevre izin ve/veya lisans belgesinin yenilenmesi durumunda otuz gün içinde Bakanlığa bilgi vermek ve SYD belgesini yenilemekle,
    3. c) Meydana gelebilecek kazaların önlenmesi ve insan sağlığı ile çevre kalitesine etkilerinin sınırlandırılması amacıyla ilgili mevzuatla belirlenen tedbirleri almakla,

    ç) Kirliliğin kaynağında önlenmesi ve azaltılması, atık, atık su ve emisyonların azaltılması, enerji, su, hammadde ve diğer kaynakların verimli kullanılması için; MET’i uygulayarak gerekli önleyici tüm tedbirleri almakla,

    1. d) Kirleticilerin hava, su ve toprak gibi alıcı ortamlara salımı ile atık sudaki kirleticilerin ve atıkların taşınmasına yönelik toplulaştırılmış yıllık yük bilgisini elektronik veri tabanına kaydetmekle,
    2. e) MET-İES’e ve ESD’lere uymakla ve/veya buna yönelik yeşil dönüşümü gerçekleştirmekle,
    3. f) Saha ziyaretleri, yerinde tespit incelemesi, uygunluk değerlendirme, denetleme ve kontrol faaliyetlerinde iş birliği sağlamakla,
    4. g) Faaliyetlerin kesin olarak sona ermesi durumunda kirlilik riskinin önlenmesi ve faaliyet sahasının eski haline veya planlanan yeni kullanım amacına uygun hale getirilebilmesi için gerekli tedbirleri almakla,

    yükümlüdür.

    (4) İşletmeci; SYD belgesi başvuru, belgelendirme, gözden geçirme, sahanın kapatılması dahil tüm SYD sürecinde sunulan bilgi, belge ve raporların doğruluğundan ve mevzuata uygunluğundan sorumludur.

     

    SYD Belgelendirme Süreci

    SYD belgesi, Bakanlıkça yapılan düzenlemelerde yer alan MET’e uyum durumuna ve MET-İES’den seçilecek ESD’lere göre Bakanlıkça sınıflandırılır. SYD belgesi tesisler için Bakanlıkça yapılan düzenlemelerde yer alan faaliyetle ilişkili MET’in uygulanmasına ve MET-İES’e uyum durumuna göre A (100 puan), B (90-99 puan), C (80-89 puan), D (70-79 puan), E (60-69 puan), F (50-59 puan) kategorilerine göre düzenlenir. Bakanlık, SYD belgesinin, aynı alan üzerinde aynı işletmeci tarafından işletilen bir veya daha fazla işletmeyi veya işletme bölümlerini kapsamasına karar verebilir.

    Bir işletmenin EK-1 kapsamında birden fazla faaliyeti bulunması halinde faaliyet kodu ile birlikte kategorisi belirtilerek işletme için tek bir SYD belgesi düzenlenir.

    Tesislerin, çevresel performansı SYD belgesi kategorileri ile belirtilir/ilan edilir. Tesisler en az D seviyesinde SYD belgesi alacak şekilde planlanır, tasarlanır, inşaasına başlanır. Gözden geçirme süreci sonucunda SYD belgesi kategorisinin D seviyesinin altına düşmesi halinde belge iptal edilir. İşletmeci SYD belgesi ile, ilgili mevzuatına göre teşvik, hibe, kredi benzeri finansal mekanizmalara başvuruda bulunabilir. SYD için uygulanacak teşvik, hibe ve kredilerde belge ile birlikte kategorisi ve çevresel performansı dikkate alınır. SYD belgesi, ilgili mevzuat gereğince alınması gereken diğer yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. Bakanlıkça gerekli görüldüğü durumlarda tüm alıcı ortamlar gözetilerek, SYD belgesi kapsamına daha sıkı/esnek ESD’ler ve/veya çevresel kalite standardı bazlı ESD’ler ve/veya ilave önlemler dahil edilir. Çevresel kalite standardı bazlı ESD’ler ve geçiş süreci Bakanlık tarafından belirlenir.

    Belgelendirme sürecinde e-SYD üzerinden elektronik ortamda yapılan bildirimler işletmeye tebliğ edilmiş kabul edilir.

    Bakanlık, SYD belge şartlarında belirtmek kaydıyla toplamda dokuz ayı aşmayan bir süre boyunca MET referans belgesinde belirtilmiş olan yeni gelişen tekniklerin test edilmesi ve kullanılması için geçici süreli muafiyetler verebilir. Muafiyet süresinden sonra, SYD belgesi koşullarında belirtilen MET-İES’e uygun faaliyet gösterilmesi sağlanır ya da uygulama sonlandırılır. SYD belgesinin verilmesi, yenilenmesi ve gözden geçirilmesi için ödenecek bedel her yıl Bakanlık tarafından belirlenir. SYD belgelendirme sürecine ilişkin diğer hususlar Bakanlıkça belirlenir.

     

    Belge işlemleri

    (1) SYD belgesi başvurusu, EK-1’de yer alan tesislerin işletmecileri tarafından Bakanlığın sistemine elektronik ortamda yapılır.

    (2) EK-1’de yer alan faaliyet kategorilerinden kapasite eşiğinin altında üretim yapan tesislerin işletmecileri de başvuru yapabilir.

    (3) İşletmeci EK-3’te belirtilen bilgi, belge ve raporlar ile elektronik ortamda Bakanlığa başvuruda bulunur.

    (4) Elektronik ortamda yapılan başvuru dosyası içeriği Bakanlık tarafından otuz gün içinde incelenir.

    (5) Başvurunun EK-3’te belirtilen gereklilikleri karşılamaması durumunda eksik bilgilerin tamamlanması için Bakanlık tarafından işletmeciye en fazla altmış gün süre verilir.

    (6) Eksik bilgilerin düzeltilmemesi ve eksikliklerin belirtilen sürede giderilmemesi halinde SYD belgesi başvurusunun işletmeci tarafından geri çekildiği kabul edilir.

    (7) Eksikliklerin süresi içinde tamamlanması durumunda başvuru kabul edilir.

    (8) İşletmeci, başvurusu kabul edilen faaliyetler için Bakanlık tarafından görevlendirilen SYD başsorumlusu koordinasyonunda hazırlanan değerlendirme raporunu en geç bir yıl içerisinde elektronik ortamda Bakanlığa sunar.

    (9) Değerlendirme raporu Bakanlıkça altmış gün içerisinde incelenir.

    (10) Değerlendirme raporunun Bakanlıkça uygun bulunmaması halinde, işletmeciye en fazla altı ay süre verilir, verilen süre içerisinde uygunsuzluğun giderilmemesi halinde başvurunun geri çekildiği kabul edilir.

    (11) Değerlendirme raporunun Bakanlıkça uygun bulunmasının ardından A kategorisi belge başvurularında ve/veya işletmecinin talebi üzerine kırk beş gün içerisinde uygunluk incelemesi yapılarak hazırlanan uygunluk raporu e-SYD sistemine yüklenir.

    (12) Değerlendirme raporunun Bakanlıkça uygun bulunmasının ardından A kategorisi dışındaki belge başvurularında; tesisler için il müdürlüğü tarafından yerinde tespit raporu hazırlanarak e-SYD sistemine kırk beş gün içerisinde yüklenir.

    (13) Sürecin olumlu tamamlanmasının ardından işletmeciye gözden geçirme sürecine tâbi olmak, bu Yönetmelik hükümleri ile diğer mevzuata uygun çalışmak ve EK-5’te yer alan belge şartlarını sağlamak koşulu ile Bakanlık tarafından elektronik ortamda SYD belgesi düzenlenir.

    (14) Yerinde tespit veya uygunluk incelemesi sırasında işletmede değerlendirme raporunda belirtilen kriterlerin sağlanmadığının tespit edilmesi halinde, yüz yirmi güne kadar eksiklikleri gidererek sisteme inceleme başvurusunda bulunur. Bu süre sonunda;

    1. a) İşletmenin değerlendirme raporunda belirtilen kriterleri sağladığının tespit edilmesi durumunda SYD belgesi düzenlenir.
    2. b) Belirtilen süre sonunda işletmenin değerlendirme raporunda belirtilen kriterleri sağlamadığının tespit edilmesi durumunda başvuru reddedilir.

    (15) Uygun bulunan değerlendirme raporları ve olumlu ibareli uygunluk ve yerinde tespit raporları mevzuatta veya tesiste önemli bir değişiklik olmaması koşuluyla en fazla beş yıl geçerlidir.

    SYD belge şartlarının gözden geçirilmesi

    Bakanlık, SYD belgesi olan ve faaliyette bulunan işletmelerin belge şartlarını, belge düzenleme tarihinden itibaren her beş yılda bir gözden geçirir ve gerekli olduğu durumlarda belge şartlarını günceller. İşletmeci bu süre bitiminden bir yıl önce gözden geçirme sürecinin başlatılması için Bakanlığa başvurur, gözden geçirme raporunun hazırlanması için Bakanlık tarafından SYD başsorumlusu ve sorumluları görevlendirilir. İşletmeci yüz seksen gün içerisinde hazırlanan raporu e-SYD sistemi üzerinden Bakanlığa sunar. EK-6’da yer alan SYD belgesi gözden geçirme raporu formatına göre hazırlanan raporun Bakanlıkça uygun bulunması halinde işletmeye gözden geçirme sürecinin olumlu olduğu bildirilir ve işletme EK-5’te yer alan SYD belgesi şartlarını sağlamak koşulu ile faaliyetine devam eder. SYD belgesi gözden geçirme sürecinde işletmede belge şartlarına uygunsuzluk tespit edilmesi halinde işletmeciye uygunluğu sağlaması için en fazla altı ay süre verilir. Süresi içinde uygunsuzluğun giderilmesi halinde işletmeye gözden geçirme sürecinin olumlu olduğunu bildirir ve işletme EK-5’te yer alan SYD belgesi koşullarını sağlaması şartıyla faaliyetine devam eder. Uygunsuzluk süresi içinde giderilmediği takdirde Bakanlık tarafından SYD belgesi iptal edilir.

     

     

    SYD belgesinin yenilenmesi

    Çevre izin ile çevre izin ve lisans belgelerinin yenilenmesini takiben en geç otuz gün içinde EK-3’te yer alan hususlara göre belge yenileme başvurusu yapılır. İşletmenin ünvan/vergi numarasının değişmesi durumunda geçerlilik süresi değişmemek kaydıyla SYD belgesi yeniden düzenlenir. İşletmenin ünvanı ve/veya vergi numarasının değişmemesi, sadece işletmenin sahibinin değişmesi/ortaklık yapısının değişmesi veya işletmenin kiralanması durumunda, Bakanlıkça talep edilmesi halinde sunulmak üzere, değişikliğe ilişkin ilgili bilgi ve belgeler işletmede saklı bulundurulur. Yeni işletme sahibi veya kiralayan, mevcut belge ekindeki çalışma koşullarına uymakla yükümlüdür. İşletmelerde önemli değişiklik olması durumunda güncel değerlendirme raporu ile belge yenileme süreci başlatılır. Yapılan değişiklikle birlikte SYD kriterlerinin sağlanmaması durumunda mevcut belge iptal edilir.

     

    SYD belgesinin ön koşulu olarak EK-1’de yer alan faaliyetler için genel bağlayıcı kurallar uygulanır. SYD belgesine esas teşkil eden ESD’leri, eşdeğer parametreler ve teknik tedbirler Bakanlıkça belirlenir ve Bakanlığın resmî internet sayfasında duyurulur.mKirletici maddelere ilişkin ESD’leri, emisyonların ilgili ünite ve/veya tesis çıkış noktası için geçerlidir. Kirletici maddelerin suya dolaylı deşarjında tesisin ESD’leri atık su arıtma tesisinin etkisi dikkate alınarak belirlenir. Ancak bu durumda eşit düzeyde çevresel koruma gerçekleşeceği güvence altına alınır ve söz konusu durumun daha yüksek düzeyde çevre kirliliğine yol açmaması sağlanır.

    Bakanlık; bir tesise yönelik SYD belgesi verilmesi ve/veya belge şartlarının güncellenmesi, işletmeci tarafından sonlandırılan faaliyete ilişkin alanın kapatılması halinde tesise yönelik ticari sır niteliğindeki bilgiler haricindeki çevresel iyileştirme konularına kamuoyunun çevresel bilgiye etkin ve zamanında erişebilmesini sağlar ve sürecin sonucuna ilişkin bilgileri yayımlar. SYD belgelendirme sürecine ilişkin kamuoyunun çevresel bilgi talebi gizlilik esasları dikkate alınarak ilgili mevzuat çerçevesinde karşılanır.

     

    Bakanlık, işletmeci tarafından faaliyetlerin kesin olarak sonlandırıldığı durumlarda, alanın kapatılmasını, değerlendirme raporu içerisinde yer alan mevcut durum raporuna göre değerlendirir. Faaliyet sonlandırma süreci de dahil olmak üzere herhangi bir aşamada hazırlanan mevcut durum raporuna göre, bu Yönetmeliğe uygun olarak ilk defa SYD belgesi alınmasından önceki süreçte gerçekleştirilen faaliyetlerin bir sonucu olarak toprak, yer altı ve yer üstü sularında insan sağlığı üzerinde önemli risk oluşturacak ölçüde kirliliğe sebep olunduğunun tespit edilmesi durumunda işletmeci, Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik kapsamında öngörülen gerekli tedbirleri alır ve gerekli iyileştirmeleri yapar.

     

    SYD belgesi şartlarının kaybedilmesi durumunda işletmeci, Bakanlığı derhal bilgilendirmekle ve Bakanlıkça verilecek süre içerisinde belge şartları ile uygunluğun tekrar sağlanması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. SYD belgelendirme koşullarına uyum sağlanana kadar belge askıya alınır. Verilen sürenin sonunda uygunsuzluğun devam etmesi durumunda belge iptal edilir. SYD belgesinin şartlarının insan sağlığına doğrudan zarar verecek veya çevre üzerinde doğrudan olumsuz etkiye sebep olacak şekilde kaybedilmesi durumunda, süre verilmeksizin belge iptal edilir. Belgenin askıya alınması ya da iptali, 2872 sayılı Kanunda yer alan yaptırımların uygulanmasına engel teşkil etmez.

     

    Feyza SAK

    YESU

    KAYNAKLAR

    https://www.resmigazete.gov.tr/

     

  • YEŞİL BİNALAR VE EKOTONLAR: Doğayla Uyumlu Yaşam Alanları

    Son yıllarda sürdürülebilirlik kavramı, mimari ve şehir planlamasında önemli bir yer edinmiştir. Yeşil binalar, doğayla uyumlu, enerji tasarruflu ve çevre dostu tasarımlarıyla bu anlayışı desteklerken, ekotonlar doğanın biyolojik çeşitliliği en yüksek alanlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Peki, bu iki kavram birbiriyle nasıl bir bağlantı kurabilir?

    Yeşil Binalar Nedir?

    Yeşil binalar, enerji verimliliği, su tasarrufu, atık azaltma ve çevresel etkiyi minimize etme gibi sürdürülebilirlik ilkeleri üzerine tasarlanır. Çatı bahçeleri, yağmur suyu toplama sistemleri ve enerji etkin malzemelerin kullanılması, yeşil bina tasarımlarının öne çıkan özelliklerindendir. Bu yapılar, sadece insanlar için yaşam alanı sunmakla kalmaz, aynı zamanda doğal ekosistemlerin korunmasına da katkı sağlar.

    Ekotonlar ve Ekolojik Önemi

    Ekotonlar, farklı ekosistemler arasındaki geçiş bölgeleridir. Örneğin, bir orman ile çayır arasındaki alan bir ekotondur. Bu bölgeler hem flora hem de fauna açısından zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Ekotonlar, doğal ekosistemler için kritik birer bağlantı noktası olmanın yanında, erozyon kontrolü ve karbon depolama gibi ekosistem hizmetleri de sunar.

    Yeşil Binalar ve Ekotonlar Arasındaki Bağlantı

    1. Ekotonlardan İlham Alan Tasarımlar: Yeşil binalar, doğadan ilham alarak tasarlandıkları için ekotonların çeşitliliği ve dayanıklılığından esinlenebilir. Örneğin, bir binanın çatısında oluşturulan yaşam alanları, bir ekoton gibi farklı türlere barınak sağlayabilir.
    2. Doğal Bağlantı Noktaları: Ekotonların özelliği, farklı ekosistemleri birleştirmesidir. Yeşil binalar, kentsel alanlar ile doğal ekosistemler arasında bir bağlantı oluşturarak bu işlevi destekleyebilir.
    3. Biyolojik Çeşitliliği Destekleme: Yeşil bina projeleri, ekotonlara benzer şekilde biyolojik çeşitliliği artırabilir. Dikey bahçeler ve yeşil çatılar hem bitkiler hem de hayvanlar için mikro habitatlar oluşturabilir.
    4. Erozyon ve Su Yönetimi: Ekotonların erozyon kontrolü gibi ekolojik hizmetleri, yeşil bina tasarımlarıyla entegre edilebilir. Yağmur suyu toplama sistemleri ve doğal drenaj alanları, bu bölgelerin su döngüsüne benzer bir şekilde işlev görebilir.

    Ekotonlardan İlham Alan İyi Uygulamalar

    • Singapur’daki Marina One: Bina kompleksi, ekotonlardan esinlenerek tasarlanmış bir “yesil kalp” alanı içerir. Bu alan, binalar arasında doğal bir geçiş bölgesi oluşturarak hem insanlar hem de doğa için yaşam alanı sağlar.
    • Viyana’daki Aspern Seestadt: Proje, kentsel alanın ekosistemle bütünleşmesi üzerine odaklanmıştır. Binaların etrafındaki yeşil alanlar ve sulak bölgeler, ekoton benzeri bir işlev görür.

     

    Yeşil binalar ve ekotonlar, insan ve doğa arasında bir köprü kurar. Ekotonlardan ilham alan mimari yaklaşımlar, doğal döngüleri destekleyen, biyoçeşitliliği artıran ve daha yaşanabilir şehirler oluşturmanın anahtarı olabilir. Bu iki kavramı entegre ederek, daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek mümkün.

    Feyza SAK

    Yeşil Sertifika Uzmanı

     

    KAYNAKLAR

    1. UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Programı)
    2. European Environment Agency (EEA)
    3. World Green Building Council – Yeşil Binalar ve Sürdürülebilirlik

  • EKOTON NEDİR VE EKOLOJİK ÖNEMİ NEDİR?

    Ekoton, ekosistemler veya biyolojik topluluklar arasındaki “geçiş bölgesi” olarak tanımlanır. Farklı habitatların kesişim noktasında yer alan ekotonlar, biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengindir. Orman ile çayır arasındaki alanlar, nehir kenarları ya da deniz ile karasal alanları birleştiren mangrov ormanları ekotonlara örnek verilebilir.

    Ekotonun Temel Özellikleri

    1. Geçiş Alanı: Ekotonlar, iki farklı ekosistemin kesişim noktalarında bulunur ve her iki ekosistemin de özelliklerini bir araya getirir.
    2. Biyolojik Çeşitlilik: Ekotonlar, farklı ekosistemlere ait türleri barındırdığı için genellikle çevrelerindeki alanlardan daha zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir.
    3. Kenar Etkisi: Bu bölgelerde “kenar etkisi” olarak bilinen bir fenomene rastlanır. Kenar etkisi, farklı habitatların birleştiği noktalarda tür çeşitliliğinin ve birey sayısının artması anlamına gelir. Bu, ekotonları ekolojik olarak daha önemli kılar.

    Ekotonlara Örnekler

    Ekotonlar dünyanın farklı bölgelerinde çeşitli biçimlerde bulunabilir. İşte yaygın ekoton örnekleri:

    • Orman ve Çayır Geçişi: Ormanlık alanlarla çayırlar arasında yer alan bölgeler, iki ekosistemden türlerin buluştuğu alanlardır.
    • Nehir ve Göl Kıyıları: Karasal ekosistemlerle sucul ekosistemlerin buluştuğu bu bölgeler, biyolojik çeşitliliğin yoğun olduğu alanlardır.
    • Mangrov Ormanları: Deniz ve kara ekosistemlerini birleştiren mangrov ormanları hem sucul hem de karasal türlere ev sahipliği yapar.
    • Dağ Etekleri: Yüksek rakımlı alanlar ile düzlükler arasında bulunan bu bölgeler, farklı bitki ve hayvan türlerini barındırır.

    Ekotonların Ekolojik Önemi

    Ekotonların ekosistem dengesinin korunmasında çok önemli bir rolü vardır. İşte bu bölgelerin sağladığı bazı kritik ekolojik hizmetler:

    1. Biyolojik Çeşitliliğin Korunması: Ekotonlar, farklı habitatlardan türlerin bir arada yaşayabildiği alanlardır. Bu da türlerin hayatta kalmasını destekler.
    2. Bağlantı Noktası: Ekotonlar, farklı ekosistemler arasında bağlantı bölgeleri oluşturarak ekosistemlerin birbirleriyle etkileşim kurmasını sağlar.
    3. Ekosistem Hizmetleri: Erozyon kontrolü, karbon depolama, su filtreleme gibi kritik ekosistem hizmetlerini desteklerler.
    4. İklim Değişikliğine Direnç: Geçiş bölgeleri, çevresel değişikliklere karşı daha dayanıklı olabilir ve ekosistemlerin adaptasyonuna yardımcı olur.

    Ekotonlar ve Koruma Stratejileri

    Ekotonların korunması, ekosistemlerin sürdürülebilirliği için büyük önem taşır. Koruma stratejileri şu şekilde olabilir:

    • Planlama ve Arazi Kullanımı: Ekotonların doğal özelliklerini bozmayacak şekilde arazi kullanımı planlanmalıdır.
    • Eko-Koridorların Oluşturulması: Ekotonların birbirine bağlanması, ekosistemlerin dayanıklılığını artırabilir.
    • Doğal Dengenin Desteklenmesi: İnsan kaynaklı etkilerin azaltılması, ekotonların sağlıklı kalmasını sağlar.

     

    Ekotonlar, farklı ekosistemlerin bir araya geldiği benzersiz ve hayati alanlardır. Yüksek biyolojik çeşitliliğini destekleyen bu bölgelerin korunması hem ekosistemlerin devamı hem de insanlık için kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle, ekotonları koruma ve sürdürülebilir bir biçimde yönetme konusuna daha fazla önem verilmelidir.

     

    Feyza SAK

    Yeşil Sertifika Uzmanı

     

    KAYNAKLAR

    1. UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Programı) – Ekotonlar ve Biyolojik Çeşitlilik
    2. European Environment Agency (EEA) – Avrupa’da Ekotonların Korunması
    3. Türkiye Doğa Koruma Vakfı (2024)

  • DENİZLERDE KARA KÖKENLİ KİRLETİCİLER: Sorunlar ve Çözüm Önerileri

    Denizler, ekosistemin önemli bir parçasını oluşturarak insanlık için oksijen üretiminden gıda tedarikine kadar hayati roller oynar. Ancak, özellikle kara kökenli kirleticiler nedeniyle deniz ekosistemi büyük bir tehdit altındadır. Bu yazıda kara kökenli kirleticilerin kaynaklarını, etkilerini ve çözüm yollarını ele alacağız.

    Kara Kökenli Kirleticiler Nedir?

    Kara kökenli kirleticiler, insan faaliyetleri sonucu karadan denizlere taşınan kirleticilerdir. Bunlar çoğunlukla:

    1. Tarım Kaynaklı Kirleticiler
    • Kimyasal gübreler ve pestisitler: Topraktan suya sızarak su ekosistemlerini kirletir.
    • Tarım arazilerindeki erozyon: Toprağın suya taşınmasıyla beraber organik madde, fosfor ve azot kirliliğine yol açar.
    1. Sanayi Kaynaklı Kirleticiler
    • Ağır metaller (ör. cıva, kurşun, kadmiyum): Sanayi atıkları ile doğrudan veya dolaylı olarak su kaynaklarına karışır.
    • Kimyasal atıklar: Üretim süreçlerinden arta kalan toksik maddeler suya taşınabilir.
    1. Evsel Kaynaklı Kirleticiler
    • Kanalizasyon suları: Bakteriyel ve organik kirleticiler taşır.
    • Plastikler ve mikroplastikler: Çöpler yoluyla su ortamlarına ulaşır.
    1. Madencilik ve İnşaat Faaliyetleri
    • Askıdaki katı maddeler: İnşaat ve madencilik alanlarından taşınan partiküller su ekosistemlerini fiziksel olarak etkiler.
    • Kimyasal sızıntılar: İşlem gören minerallerin kimyasal etkileri vardır.
    1. Enerji Üretimi ve Fosil Yakıtlar
    • Petrol sızıntıları ve kömür yan ürünleri su kirliliğine neden olabilir.
    • Termal kirlenme: Enerji üretim süreçlerinde sıcak su boşaltımıyla suyun sıcaklığı değişir, ekosistem dengesi bozulur.

    Kirleticilerin Deniz Ekosistemine Etkileri

    1. Biyoçeşitlilik Kaybı

    Ağır metaller ve toksik kimyasallar, deniz canlılarının sağlığını etkileyerek ekosistemin dengesini bozar. Özellikle plankton ve balık türlerinde önemli kayıplar görülür.

    1. Ötrofikasyon
      Gübrelerdeki azot ve fosfor, alg patlamalarına neden olur. Bu durum oksijen seviyesini düşürerek deniz yaşamını tehdit eder.
    2. Mikroplastik Kirliliği

    Kara kökenli plastik atıklar, denizlerde mikroplastik olarak canlıların besin zincirine dahil olur.

    1. Halk Sağlığı Sorunları

    Kirli sularda yetişen deniz ürünlerinin tüketimi, insanlarda toksik etkiler yaratabilir.

    Kara Kökenli Kirleticilerin Azaltılması için Çözüm Önerileri

    1. Atık Yönetimi ve Arıtma Tesisleri
      • Sanayi ve evsel atıkların etkin bir şekilde arıtılması için modern arıtma tesisleri kurulmalı.
      • Plastik atıkların azaltılması ve geri dönüşüm sistemleri yaygınlaştırılmalı.
    2. Tarımda Sürdürülebilir Uygulamalar
      • Pestisit ve gübre kullanımını minimize edecek sürdürülebilir tarım yöntemleri kullanılmalı.
      • Organik tarım uygulamaları teşvik edilmeli.
    3. Hukuki Düzenlemeler ve Denetim
      • Kirletici kaynakların denetlenmesi için yasal düzenlemeler artırılmalı.
      • Mevcut yasalar, etkin şekilde uygulanmalı.
    4. Toplumsal Bilinç ve Eğitim
      • Halkın atık yönetimi ve çevre bilinci konularında eğitilmesi sağlanmalı.
      • Okullarda çevre eğitimi müfredatlara dahil edilmeli.

    Uluslararası Örnekler

    • Baltık Denizi Eylem Planı (HELCOM)
    • Baltık Denizi’nde kara kökenli kirliliği azaltmak için bölge ülkeleri arasında iş birliğini teşvik eden bir plan.
    • Akdeniz Eylem Planı (UNEP/MAP)
    • Akdeniz’in kirliliğini azaltmak için Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yürütülen bir girişim.

     

    Feyza YALÇIN

    Kimyager

     

    KAYNAKLAR

    1. United Nations Environment Programme (UNEP), Land-based Pollution
    2. HELCOM, Baltic Sea Action Plan
    3. European Environment Agency (EEA), Marine Pollution
    4. Plastics Europe, Microplastics in the Oceans

  • SU POZİTİFLİK

    Su pozitiflik, bir kuruluşun veya bireyin kullandığından daha fazla temiz su sağlaması ya da su kaynaklarının korunmasına katkıda bulunması anlamına gelir. Su pozitifliği, su tüketimini azaltmanın ötesine geçerek, çevredeki su döngüsünü destekleyen, su kaynaklarını yenileyen ve su ekosistemlerini iyileştiren eylemleri içerir. Bu yaklaşım, özellikle su stresinin yoğun olduğu bölgelerde sürdürülebilirliği sağlamak için kritik bir öneme sahiptir.

    Su Pozitiflik Neden Önemlidir?

    Dünya nüfusunun artışı, şehirleşme, endüstrileşme ve iklim değişikliği gibi faktörler su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Su pozitiflik, bu baskıyı hafifletmek ve gelecekte suya erişimi güvence altına almak için bir çözüm sunar.

     

    Su pozitifliğin önemi şu alanlarda ortaya çıkar:

    1. Ekosistemlerin Korunması: Su döngüsünün sağlıklı işleyişini destekler.
    2. Toplum Sağlığı: Temiz suya erişim artırılarak halk sağlığı iyileştirilir.
    3. Ekonomik Faydalar: Su krizine bağlı maliyetlerin azaltılmasına yardımcı olur.
    4. Şirketlerin İtibarı: Su pozitif olmayı hedefleyen şirketler, çevre bilincine sahip tüketiciler için daha cazip hale gelir.

    Su Pozitifliği Nasıl Sağlanabilir?

    1. Su Yönetimi: Şirketler ve bireyler, su kullanımını ölçerek ve azaltarak işe başlayabilir.
    2. Yağmur Suyu Hasadı: Yağmur sularını toplayarak su kaynaklarının tüketimi azaltılabilir.
    3. Atık Su Geri Dönüşümü: Evlerde ve endüstride atık suyun yeniden kullanımı teşvik edilmelidir.
    4. Doğal Alanların Korunması: Ormanlar, sulak alanlar ve nehir ekosistemleri korunarak su döngüsü desteklenebilir.
    5. Toplum İş birliği: Yerel toplulukların su yönetimi süreçlerine dahil edilmesi, su pozitifliğin başarısını artırır.

    Dünyada Su Pozitiflik Yaklaşımları

    Hindistan: Coca-Cola, Hindistan’da su pozitiflik hedeflerini gerçekleştirmek için yerel su kaynaklarının korunmasına yönelik projeler yürütüyor.

    Avustralya: Su kıtlığıyla mücadelede atık suyun geri dönüşümü ve akıllı su yönetimi uygulamaları yaygın.

    Avrupa: Almanya ve Hollanda gibi ülkeler, su yönetimi politikalarını sıkılaştırarak ve yenilikçi su arıtma teknolojileri geliştirerek su pozitiflik yolunda ilerliyor.

    Türkiye’deki Durum

    Türkiye, su stresli ülkeler arasında yer aldığı için su pozitiflik stratejileri oldukça önemlidir. Belediyeler, şirketler ve bireyler, suyun korunması ve sürdürülebilir kullanımı için daha fazla sorumluluk almalıdır. Yağmur suyu toplama projeleri, gri su geri dönüşüm sistemleri ve su tasarruf cihazları bu alandaki bazı öncü adımlar arasında sayılabilir.

    Su pozitiflik hem bireylerin hem de kuruluşların su kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde yönetmesi için bir rehberdir. Doğru stratejiler ve iş birlikleri ile bu hedefe ulaşmak mümkündür. Temiz suya erişimi artırmak ve doğal kaynakları korumak için her birimizin su pozitif olma yolunda adım atması gerekiyor.

     

     

    Feyza SAK

    Kimyager

    KAYNAKLAR

    1. https://www.wwf.org.tr/
    2. https://turkiye.un.org/tr
    3. https://www.tarimorman.gov.tr/

  • ASETİK ANHİDRİT MARUZİYETİ  

    Asetik anhidrit (C₄H₆O₃), kimya endüstrisinde sıklıkla kullanılan, güçlü bir asetik asit türevidir. Renksiz ve hafif keskin kokulu bir sıvı olan bu bileşik hem endüstriyel hem de laboratuvar uygulamaları için önemlidir. Ancak doğru şekilde kullanılmadığında ciddi sağlık ve güvenlik riskleri taşır.

    Asetik anhidrit, asetik asidin bir dehidrasyon ürünü olup renksiz, keskin kokulu bir sıvıdır. Suyla temas ettiğinde asetik asit üretir.

    1. Kullanım Alanları
      Asetik anhidrit, çeşitli endüstrilerde geniş bir kullanım yelpazesine sahiptir:
      Kimya ve İlaç Endüstrisi:
      Asetilasyon reaksiyonlarında kullanılır. Ağrı kesiciler (ör. aspirin) ve diğer ilaçların üretiminde önemli bir ara madde olarak görev alır.
    2. Polimer ve Plastik Endüstrisi:
      Selüloz asetat gibi polimerlerin üretiminde kullanılır. Bu polimerler, fotoğraf filmleri, tekstil ve plastik ürünlerde kullanılır.
    3. Tarım ve Gıda Endüstrisi:
      Baharatların ve tatlandırıcıların üretiminde katkı sağlar. Gıda endüstrisinde doğrudan kullanılmamakla birlikte dolaylı katkı maddesi olarak yer alabilir.
    4. Boyalar ve Kaplamalar:
      Organik sentezlerde çözücü veya ara madde olarak işlev görür.

    Maruziyet Durumunda Etkileri

    Asetik anhidrit maruziyeti, işçiler üzerinde ciddi sağlık etkilerine yol açabilir:

    1. Solunum Yolu Tahrişi: Buharına maruz kalmak, burun, boğaz ve akciğerlerde tahrişe neden olabilir.
    2. Cilt ve Göz Tahrişi: Sıvı veya buhar cilde temas ettiğinde yanma, kızarıklık veya şişlik görülebilir. Gözle temasında ciddi hasar riski taşır.
    3. Aşırı Maruziyet Durumları: Uzun süreli veya yoğun maruziyet durumlarında, akciğer ödemi ve solunum zorluğu gelişebilir.

    Riskler ve Alınması Gereken Önlemler

    Asetik anhidritle çalışırken maruziyet riskini azaltmak için dikkat edilmesi gerekenler:

    Riskler

    Tutuşma Riski: Yanıcı bir sıvı olup, açık alev veya yüksek sıcaklıkla temasında yangın tehlikesi oluşturabilir.

    Kimyasal Reaktivite: Suyla temas ettiğinde ekzotermik bir reaksiyonla asetik asit üretir.

    Sağlık Riskleri: Solunum, cilt ve gözlerle temas durumunda ciddi tahriş ve hasara neden olabilir.

    Önlemler

    1. Kişisel Koruyucu Ekipman (KKE):

    Kimyasal dayanıklı eldiven, koruyucu gözlük ve maske kullanımı şarttır. Buhara maruz kalmamak için uygun solunum koruma cihazları kullanılmalıdır.

    1. Havalandırma:

    Çalışma alanında iyi bir havalandırma sistemi olmalı, kapalı alanlarda çalışılmamalıdır. Buhar konsantrasyonunu düşürmek için kimyasal çekmece kullanılabilir.

    1. Kimyasal Depolama:

    Asetik anhidrit serin, kuru ve iyi havalandırılan bir ortamda saklanmalı. Su kaynaklarından uzak tutulmalı ve asitlerle temas ettirilmemelidir.

    1. Acil Durum Planı:

    Dökülme veya kazara temas durumunda acil tahliye ve temizlik prosedürleri oluşturulmalıdır. Gözle temas durumunda en az 15 dakika suyla yıkama yapılmalı ve tıbbi yardım alınmalıdır.

    Asetik anhidrit, kimya endüstrisi için vazgeçilmez bir bileşik olmakla birlikte, sağlık ve güvenlik açısından ciddi riskler taşır. İş yerlerinde doğru eğitim, uygun ekipman ve sıkı güvenlik önlemleri ile bu riskler minimize edilebilir. Sağlıklı bir çalışma ortamı, hem işçiler hem de üretim süreçleri için sürdürülebilirliği destekler.

     

    Feyza SAK

    Kimyager

     

    KAYNAKLAR

    1. National Institute for Occupational Safety and Health (NIOSH). “Asetik Anhidrit Güvenlik Bilgi Formu.”

    1. European Chemicals Agency (ECHA). Chemical Safety Information.

    1. OSHA. “Chemical Hazards in the Workplace.” Link

    1. PubChem. “Acetic Anhydride Properties.” Link
  • 2025 Yılı Asgari Fiyat Tarifesi yayımlanmıştır.

    2025 Yılı Asgari Fiyat Tarifesi yayımlanmıştır.

    25.12.2013  tarih  ve  28862  sayılı  Resmi  Gazete’de  yayımlanan;  Çevre  Ölçüm  ve  Analiz Laboratuvarları  Yeterlik  Yönetmeliği’nin  23  ncü  maddesinde belirtilen hüküm gereği, Bakanlıkça  belirlenen ve 01.01.2025 tarihinden itibaren geçerli olacak 2025 Yılı Asgari Fiyat Tarifesi yayımlanmıştır. 2025 Yılı Asgari Fiyat Tarifesi Ekte yer almakta olup, gerekli fiyat güncellemelerinin yapılabilmesi için, 02.01.2025 tarihine kadar MELBES kapatılmıştır.

    İlgililere önemle duyurulur…

    Dokümanlar
  • SKKY Toplam Sülfür Analizi Hakkında Duyuru

    17 Aralık 2022 tarih ve 32046 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (SKKY) Tablo  22: Atık suların Atık su Altyapı Tesislerine Deşarjında Öngörülen Atık su Standartları bölümünde bazı sektör tablolarında Toplam Sülfür (S) sınır değeri 1 ila 2 mg/L, sülfat (SO42- ) sınır değeri ise 1700 ila 2000 mg/L olarak  belirtilmektedir.

    Bilindiği üzere Toplam Sülfür:  Sülfür (S2-), Sülfit (SO32-), Sülfat (SO42-) iyonlarının toplamıdır. Bu nedenle, tablodaki Toplam Sülfür (S) değerinin Sülfat (SO42-) sınır değeri ile uyumsuz olması Toplam Sülfür ifadesinin metalik sülfür (S) mü yoksa sülfür iyonu (S2-) mu olduğu konusunda tereddüte neden olmuştur.

    Sülfür parametresi yoğunluklu olarak tekstil, deri, kimya, metal ve petrol sanayinden kaynaklanmakta olup SKKY’nin ekinde yer alan diğer  sektörel deşarj  standartları tablolarında  ise çoğunlukla kükürtün, Sülfat (SO42-) ve Sülfür (S2-) iyonu formlarında izlenmektedir. SKKY Tablo  22:  Atıksuların  Atıksu  Altyapı  Tesislerine  Deşarjında Öngörülen Atıksu Standartları tablosunda yer alan Toplam Sülfür (S) parametresinin SKKY’nin diğer tablolarında yer alan Toplam Sülfür (S2-) iyonu olarak izlenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

    Bu kapsamda, Toplam Sülfür (S2-) ve Sülfür (S2)  parametrelerinden su ve atıksu kapsamlarında spektrofotometrik metotlardan ( örn: SM 4500 S-2-D, EPA 376.2 ) yetki almış laboratuvarlar:

    •             Verifikasyon ve ölçüm belirsizliği, iç kalite kontrol çalışmalarını Su ve atıksu kapsamlarında ayrı ayrı yapmaları,
    •             Atıksu kapsamında çalışma aralığının en alt noktasını (Ölçüm/Tespit Limiti (LOQ) metodun en alt noktası olarak belirlemeleri,
    •             Su kapsamında ise numunenin bulanık veya renkli olup olmadığının, partikül madde içeriğinin kontrolüyle, Tube B ile sıfırlama işlemi yapılarak 5 cm küvet ile çalışma aralığının en alt noktasını 2 ug/L den başlatması gerekmektedir.

     

    İlgili laboratuvarların dikkatine.